HKB_14

1.1K 52 14
                                    

Haftasonundan önce paylaşamayacaktım ama yarın sınavım olmasına rağmen yazımı tamamladım ve paylaşıyorum. Yorum ve vote bekliyorum. Umarım beğenirsiniz :) :) İyi okumalar!

Bugün artık Azra ile konuşma günüydü ve ben feci halde istemsizdim. Dün aklımdan hiç çıkmıyordu ve bu olanları Azraya nasıl anlatacağıma dair hiçbir fikrim yoktu. Bunları bu kadar anlattığıma mı kızacak yoksa bu duruma mı sevinecek yoksa Denize sen ile ben sorusunu tersleyişime mi kızacak bilemiyordum. Hepsine razıydım ama biran önce geçmesini istiyordum.

Hafta sonu çok hızlı geçmişti. Kapıyı açtığımda gene arabasına yaslanmış bana bakan Denizi gördüm. Hiçbir şeye cevap vermiyordu ve bu nereye kadar devam edecekti bilmiyorum. Öylesine yaşıyorduk gibi bir durumdaydık. Sorgulayamadan... Yaklaşmamla hareketlenip bana yaklaştı.

Yeteri kadar yakınlık sağlandığında gülümseyerek "Günaydın meleğim" dedi karnıma ağrı saplanmasına sebep olacak şekilde.

Gülümseyerek " Günaydın" dedim ve ona eskiden taktığım lakabı içimden söyleyerek kendi tarafıma yürümeye başladım. Ona hala bir şey taktığımı söylememiştim. Ah bu çok çocukçaydı ama 5 yıl önce sonuçta. Onun kadar olguncasını bulamamışım.

Arabadayken "Sen de bana hiç isim takmış mıydın?" dedi.

"İçimi mi okudun?" dediğimde gülerek " Bu evet oluyor ve söylesem mi diye düşünüyordun demek" dedi.

"Söyleyemem çok çocukça" dedim ve ekledim " Ergenlik hatası, seninki kadar iyi değil"

"Hadi ama bir şey kaybetmezsin ukala"

"Artık iki lakabım mı var?" dediğimde "Bu yeni eklendi, eskiden böyle değildin, değişmişsin, herkes değişir değil mi?" dedi sonlara doğru ciddileşerek.

"Evet, mesela sen eskiden her soruma cevap verirdin, artık kaale bile almıyorsun" dedim alayla.

" Lakabı artık söyleyecek misin?" dediğinde okulun bahçesinden içeri girmiştik.

"Ah hayır bir gülme dalgasıyla başa çıkamam" dedim ve kapıyı açıp indim.

Arkamdan indikten sonra yan yana yürümeye başladık ve tam okul binasına yaklaşmışken aniden durarak "Meleğim" dedi tatlıca. Ama söylemeyecektim, dalga geçmesine izin veremem.

"Hayır, Deniz söy le me ye ce ğim" dedim heceleyerek.

"Heceleyince ayrı bir tatlı oldun Ela, söylemeden geçemiyorum" dediğinde utanarak gözlerimi kaçırdım. Ah bundan nefret ediyordum.

"Meleğim" dedi tekrar.

"Hayır" dedim kesince. Birden Azra gelince tam bu konu kapanıyor dedim ki demez olaymışım. Günaydın faslından hemen sonra Deniz Azraya yaklaştı hemen.

"Azracığım, sen Elanın eskiden bana taktığı lakabı biliyor musun?" dedi kolunu omzuna atıp benden uzaklaştırarak. Azra kesin söylerdi. Ah neden ille de öğrenmek zorundasın.

"Ah Azra hayır" diye arkalarından bağırıyor ve gidiyordum. Bu rezaletti.

Birden Denizin kahkahasıyla durdum. Bildiğin dalga geçiyordu.

Hemen yanıma gelip "Bu harika" dedi ve bana sarılıp "Değişmişsin derken yanılmışım meleğim, tam da beklediğim gibi bir şey çıktı, çocuk ruhlu meleğim..." diye ekledi.

"Neyse okul çıkışı görüşürüz" dedi ve okul binasına doğru yürümeye başladı.

Hemen arkasından gidip "Beğenmene sevindim sosisim" dediğimde bana dönüp gülümsedi. Evet, ona sosis lakabını takmıştım. Çok komik olabilir ama öyle işte.

"Hem de bayıldım" dedi ve binaya doğru yürümeye devam etti. Gözden kaybolduğunda Azranın yanıma geldiğini fark ettim.

"İlk dersin ne?" dediğinde "Girmesem de olur" dedim.

Gülümseyerek "Haydi kantine o zaman" deyip beni çekiştirmeye başladı. Gün daha yeni başlıyordu.

--

Kantinde her şeyi anlatana kadar susmuştu. Şaşırsam da tepki vermedim. İlk defa bu kadar düşünmüştü. Çünkü normalde aklına ilk gelenleri sıralardı.

Zilin çalmasıyla "Tatlım teneffüste düşüncelerimi açıklarım, şimdi gitmeliyim" dedi ve koşarak uzaklaştı. Şaşkın bir şekilde arkasından bakarken masaya oturan kişiye kendimi o tarafa dönmeye zorladım.

"Merhaba" dedi adını unuttuğum kız. O günkü Denizin arkadaşlarından biriydi. Ama Elvan değildi. Onun adını unutmadım, unutamam da sanırım.

"Merhaba" dedim gülümsemeye çalışarak.

"Hatırladın mı bilmiyorum ama ben Nehir, Denizin arkadaşı" dediğinde biraz daha gülümseyerek "Hatırladım, sadece adını hatırlayamamıştım. Nasılsın?" dedim.

"Çok iyi. Sen nasılsın?" dediğinde "Harika" dedim ellerimi yana doğru açıp arkama yaslanarak. Bunun üzerine gülerek "Denizin sabahtan beri neden sırıttığı belli oldu. Neler oluyor? Hiç bir şey anlatmıyorlar bana" dedi kendini acındırmaya çalışarak.

"İlk olarak Denizle hiçbir alakam yok. Denizin neden güldüğünden bilgim yok. Sana ne anlatmıyorlar ki?" dediğimde kahkaha atarak "Denizin anlattığından hiçbir farkın yok" dedi.

Şaşkınlığım giderek artıyordu ve bir halt anlamamıştım.

Onlar beni tanımıyordu ve Deniz ne anlatmıştı ki? Soru işaretleriyle ona bakarken " Hey şöyle bakmayı kes, şaşırdığında nasıl baktığı defalarca Denizden dinledim. " dediğinde daha da şaşırarak " Hiçbir şey anlamadım" dedim.

Benim bu sözüm üzerine bana yaklaşarak " Seninle aslında yeni tanışmadık. Ah bir dakika tahmin edeyim Deniz sana daha hiçbir şey anlatmamıştır. " dediğinde sözünü kestim.

Derin bir nefesle " Şimdi beni dinliyorsun Nehir. İlk olarak sırayla soracağım çünkü konudan konuya atlayarak karışık olan kafamı daha da karıştırıyorsun. Anlaşıldı mı?" dediğimde gülümseyerek kafasını salladı.

"Yeni tanışmadık konusuna açıklık gelse diyorum" dedim.

"Tamam, biz seni hep takip ederdik. Nereye gidersen gelirdik. Yani şu 3 yıldır tanıyorum Denizi ve o günden beri de seni tanıyorum" dedi.

"Neden takip ediyordunuz?" dedim şaşkınca. Bugün şaşkınlıktan öleceğim sanırım.

"Bunu bilmiyorum. Denizin umurunda olan tek kişiydin" dediğinde acayip şaşırmıştım ama bunu sonraya erteleyip sıradaki soruya geçtim.

Gülümseyerek "Peki, beni size anlatma muhabbetine de açıklık gelse" dediğimde gülümseyerek "Tabiî ki" dedi.

"Sizin bir 3 ayınız varmış. Onu anlata anlata öldü. Oradaki tüm hareketlerini inceliyormuş ve en ince ayrıntısına kadar başımızı ağrıtırdı. Bir şeyi yirmi kere dinlemişimdir emin ol" dediğinde acayip şaşkındım.

"Bu bir şaka olmalı" dedim kendime hâkim olamayarak.

Tam devam edecekken " Neymiş şaka olan meleğim?" diyerek Deniz gelip masaya oturdu ve ben susmaya karar verdim. Sadece "Hoş geldin" dedim ve zilin çalmasıyla ayaklandım.

Gülümseyerek "Bu derse girmeliyim. Sonra görüşürüz Nehir, Deniz" diyerek sınıfa doğru ilerledim.

Her şey daha karışık olmaya başlamıştı ve çoğu şeyin cevabı için Nehiri kullanabilirdim. Şuan kötü biri gibi görünüyor olabilirim ama benim niyetim kötü değil ve benimki tam anlamıyla kullanmak olmuyor.

Hayallerim Kadar BüyükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin