Ecem'den...
Dışarıdan gelen seslerle uyandım. İlk defa alarmla uyanmamıştım. Hırkamı giyip dışarı çıktım. Galiba şoktayım. Şu an rüya görüyorum herhalde. Savaş ve Furkan Nazlı'yı sürüklüyorlardı. Yoksa Nazlı'yı öldürdüler mi? Oha Nevzo da oradaydı. Nevzo da mı katil olmuştu. Oley ! Yeni matematik hocası gelene kadar matematik dersimiz boş geçecekti hem de Nevzo ilk sınavımı 84'ten 85 yapmamıştı. Oh iyi oldu. Ne diyorum ben ya? Savaş'la Furkan da katil olmuşlardı. Hemen koşarak Savaş ve Furkan'ın yanına gittim. Nevzat Hoca; "Ne işin var senin burada Ecem?" dedi. "Sesleri duyunca geldim hocam. Nazlı'ya ne oldu?" dedim. Savaş; "Orada duracağına gel yardım et Nazlı'yı gömeceğiz. Ama bu aramızda kalacak." dedi. "Nasıl gömeceğiz ya? Nazlı'yı gömmek için buldozer gerekir. Ve ormanda buldozer olmadığına göre ne yapacağız?" dedim. "Esprinin sırası değil Ecem cim. Bildiğin gömeceğiz işte. Sadece Nazlı'yı değil benim matematik kariyerimi de tarihe gömeceğiz." dedi. Acıdım ya. Valla matematik hocası Nevzo'ya acıyacağımı hiç düşünmezdim. Ay ağlayacağım şimdi, içim acıdı. Ama hak etti. Etme bulma dünyası Nevzo. Ben sana o 84'ü 85 yapmanı istediğimde 1 puansa o zaman 83 de yapabilirim demiştin. Hatırla o günleri Nevzat. "Hocam bir şey soracağım. Sadece meraktan yani. Nazlı'yı kim, nerede, ne zaman, nasıl ve neden öldürdü? Bunların cevaplarını vermeden size yardım edemem." dedim. "Yuh Ecem. İyi ki bir şey soracağım dedin. Yüz tane soru sordun hangi birine cevap versin adamcağız?" dedi. Sınav sonuçları açıklandığında küfür ettiği adam şimdi adamcağız oldu iyi mi? "Savaş sen cevapla evladım. Benim halim yok kaç saattir Nazlı'yı gömecek yer arıyoruz zaten kız şişman. Off ölünün arkasından dan konuşulmaz ama..." dedi Nevzo. Savaş'a "Hadi anlat." dedim. "O kadar çok soru sordun ki hangi birinden başlayayım?" dedi. "Kolay sorudan başla evladım." dedi Nevzo. Savaş her şeyi anlattı. Ben de ağzım açık şaşkınlıkla onu dinledim. "Ağzını kapat sinek kaçar." dedi Savaş öküzü. "Yardım edecek misin artık?" Of resmen suça ortaklık ediyordum. Hayatım bir gecede Pretty Little Liars'a döndü. Başımı salladım. Nazlı'yı ormana sürüklemeye başladık. Ne yapıyorum ben ya. Birden Nazlı hareket etti. Ve Nazlı'yı bıraktık. Yere fırlattık desem daha doğru olur aslında. Canlandı acaba bu? Tövbe tövbe. Tam da tepede bırakmışız. Nazlı yuvarlanmaya başladı. Ay gidiyor valla kız. Ben çığlık atınca Savaş; " Ne çığlık atıyorsun ya kamptakileri de buraya toplamak için mi?" dedi. "Nazlı yuvarlandı farkındaysan." dedim. "Gördüm." dedi. Bu çocuk harbi manyak bir öküz ya. "Of Savaş gidip bir baksana ölmüş mü diye." dedim. "Zaten ölmemiş miydi ?" dedi Furkan. "Evet. Yani benim gördüğümde baygındı. Hatta gergedan zannettim. Sonra Nevzat Hoca kafasına kepçeyle vurunca ölmüş olması lazım." dedi. "Nabzına bakmadınız mı?" dedim. "Hayır." dedi Savaş. İyi halt ettiniz. "Belki ölmemişti. Zaten hareket etmişti ama bu tepeden yuvarlandıktan sonra pek te canlı olabileceğini düşünmüyorum valla." dedim. Hemen aşağıya doğru koştuk. Ben Savaş'la Furkan'ın elini tuttum. Tepe baya bir yüksekti. Yokuş gibi bir şey. Baya yüksek bir yokuş. Nevzat Hoca'da arkadan düşe düşe yerde yuvarlanarak geliyordu. Hemen Nazlı'nın yanına oturdum. Nabzına baktım. "Ölmemiş." dedim. Nevzat Hoca; "Katil olmadım." diye bağırdı sonra da elimizden tutup "Hadi halay çekiyoruz. Çok mutluyum." dedi. Ormanda türkü söyleyen Nevzat Hoca, halay çeken biz ve yerde yatan Nazlı... Birisi bizi böyle görse bizi Bakırköy kaçağı zannedip Bakırköy'e yollar valla.
![](https://img.wattpad.com/cover/37830161-288-k134552.jpg)