İyi Okumalarrrr <3
Multimedia da uyuyamayan bir Savaş Aslan var :)Savaş'tan...
Ah başım. Başım çatlıyor. Dün gece hem rakıyı fazla kaçırdım hem de Ecem'le Zeynep'i eve bıraktıktan sonra Furkan'la da içmiştik. İyi de ben eve nasıl geldim? "Savaş uyandın mı canım?" dedi faaili meçhul cırtlak bir kız sesi. Kim lan bu? Düşündüğüm şey değil demi? Yok be Furkan'ın sesidir o. Karı gibi sesi var zaten. "Uyandım da Furkan sen misin lan"? diye bağırdım. Kim ya bu? Kalkıp üstümü giyinip yüzümü yıkayıp aşağıya indim. Of bu muydu yani? Eski sevgililerimden biri. Ama bunun ne işi var burada? İsmini de hatırlamıyorum. Zaten, isim, kişilik hiç önemli olmamıştı benim için ama hala öyle mi bilmiyorum. "Senin ne işin var burada?" dedim. "Seni ben getirdim eve biraz daha kibar olabilirsin her neyse senin arabanla bıraktığım için seni o yüzden arabam orada kaldı. Vakit te geç olduğu için burada kaldım." dedi. " Şey ben seni hatırlamıyorum. Adın neydi?" dedim. " Ne? Hatırlamıyor musun? Ben Gül. " diye cırladı. "Bak Lale biraz sesiz ol. Zaten yeni uyandım. Kız mız demem neyse ben uykuma kaldığım yerden devam edip Adriana Lima'yla olan rüyamı tekrar görmeye çalışacağım. Seni de Furkan bırakır." dedim ve merdivenlere doğru yürüyordum ki kız yine bağırdı "Gül adım Gül. " diye. Ha Gül ha Lale ne fark eder? Furkan süzme salağı da "Bu ne gürültü ya? Bir uyutmadınız insanı." diye böğürdü odasından. "Lan sen kendine insan mı diyorsun be? Horlamaların ve anırmalarından uyuyamıyorum, neyse bunları boş verelim kardeşim canım benim gel Manolya Hanım'ı eve bırak hadi kardeşim." dedim. "Gül diyorum anlamıyor musun?" dedi Papatya. "Yok canım gülmek istemiyor uyumak istiyorum." dedim. "Senin anan güzel herhalde Savaş. Hem uykumdan uyandır hem hayvan de sonra işin düşünce kardeşim yok canım. Ne halt yersen ye umrumda değil." dedi vicdansız. Çaresizlik... Hay ben bunun tribine de. "Ben de uykumdan uyandırıldım Menekşe Hanım sağ olsun. Kaderimizde hafta sonu erken uyandırılmak varmış kardeşim hadi kalk bak valla bir şey istemiyeceğim başka. Hem ben sana hiç hayvan der miyim kardeşim?" dedim. "Lan anırmalarından uyuyamıyorum dedin daha ne diyeceksin?" dedi bağırarak. "Tamam be uyu sen gerizekalı türü belirlenememiş hayvan türü." dedim ve Nilüfer Hanım'a dönüp; "Otobüs durağı biraz ileride gerçi bu topuklu ayakkabılarla siz ordan sağ çıkamazsınız. Ben size taksi çağırayım Sardunya Hanım." dedim. "Of istemez. Ev ev değil tımarhane resmen. Sen bana taksi çağıracağına kendin ve arkadaşın için Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nden randevu al. İyiki ayrılmışım senden. Deli midir nedir?" deyip kapıyı çarpıp çıktı. Kapıyı açıp; " Ben sizi terk etmiştim yalnız Kaktüs Hanım bu bir, bir daha bu kapıyı çarpmayın kapı sizden değerli ben buna ne kadar para verdim biliyor musun? bu iki, deliysem deliyim sizi ilgilendirmez Kaktüs Hanım bu da üç. Şimdi gidebilirsin bu da dört. Hadi Eyvallah. Sizin de ruh sağlığınızı bozduk. Hakkınızı helal edin." dedim. Ve içeriye tam giriyordum ki kız çantasını kafama vurup; " Adım Gül. Kaç kere söyleyeceğim. Hani çiçek ismi, pembe olur kırmızı olur sarı, beyaz falan olur, üç harfli Gül."diye bağırdı. "Üç harfli deyip durmayın sabah sabah Kardelen Hanım. Hem Kaktüs çiçek değil mi? Kaktüs hayvan mı? Niye dışlıyorsunuz kaktüsü? Kaktüs de bir çiçek bir kere." diye bağırıp kapıyı kapattım.