Vote ve yorumu unutmazsanız seviniriz iyi okumalar Vinili günler.
Ecem'den...
Savaş'la çadırdan çıkıp kahvaltıya gittik. O kadar açım ki Nevzo'yu bile yiyebilirim. Of uykumu alamadığım için yine saçmalıyorum. Tabii dün maceranın aksiyonun dibine vurduğumuz için saçmalamam normal. Nazlı Nevzat Hoca'nın yanında oturmuş ayı gibi yemek yiyordu. Hayret Savaş'ı görünce yerinden fırlamadı. Biz de Savaş'la, Furkan'ın yanına oturduk. "Günaydın." dedim ağzıma salatalık atıp "Günaydın, uykucular. " dedi Furkan. "Valla onu Savaş'a söyle. Ben uykucu değilim bir kere." dedim Savaş'a bakıp sırıtarak. Hep o mu sırıtacak. "2 saat uyanmadı demi?" dedi Furkan gülerek. "Evet. Bir de uyurken horluyorsun Savaş." dedim. "Ne ben horlamam bir kere. Sen bence beni Nevzat Hoca'yla karıştırıyorsun." dedi Savaş. "Tabii tabii." dedim. "Kim seviyor belli." dedi. Of Zeynep. Sonraki sözü söyleyemem. Bu gerizekalıya "Attığın o taşlar kafama değil bak nereme geldi." mi diyeyim. Tövbe tövbe. Kırk yıl hatırlatıp dalga geçer bu pislik benle. "Valla ormanda ilk defa kahvaltı yapıyorum." dedi Furkan. Çocuk herhalde daha fazla saçmalamalarımızı dinlememek için konuyu değiştirmeye çalışıyor. Acıdım valla. "Sanki ben hep ormanda yapıyorum kahvaltımı. Ama bir dakika ben kahvaltı yapmıyorum ki." dedi Savaş tüm yakışıklılığıyla. Of hatlar karıştı. Ben aslında "tüm meymenetsizliğiyle" diyecektim. Aman zaten vücudunun 4'te 3'ü ego olan Savaş duymadı. Duysaydı egosu yüksek yüksek tepelere çıkacaktı. "Ezik Galatasaray'la Fenerbahçem'in maçı kaç kaç bitti?"dedi Savaş Furkan'a. "O vardı bir de demi?" dedim. "2-1 yendi Galatasaray. Valla böyle ezik takıma can kurban."dedi Furkan eziği vurgulayarak. "Oley!" diye bağırdım yerimde zıplayarak. "Of. Şike var o maçta. Şike yani onlar hayatta kazanamazlardı. Ayrıca hakem Galatasaraylıydı."dedi Savaş. "Yapılacak yemek listesini hazırlayayım bari." dedim. "Ne alaka?"dedi Furkan. Zavallım ya hiç bir şey anlamıyor konuştuklarımızdan. Tabii bizim gibi boş insan mı? Aslında evet. Aman birisi galiba yine saçmalama tuşuma bastı. "Ben sana ne alaka olduğunu söyleyeyim: Bu cani Ecem'le iddiaya girdik..."deyip iddiayı anlatmaya başladı. Furkan sonunda anlamıştı. Kahkahalarla gelerek Savaş'a bakıyordu. Savaş ise "Küçük Emrah" modundaydı. Acıların çocuğu Savaş. Acı demişken listeye çiğ köfte de mi yazsam? Yok ya şimdi düşündüm de çiğ köfte yoğuran bir Savaş Aslan. Bizde de kalp var yani. Maazallah kalp krizi geçiririm. Savaş salağı da Nazlı'yı öldü zannedip gömmek için yer aradığı gibi beni de gömer valla. Savaş, hala kahkahalarla gülen -galiba gülme krizine girdi- Furkan'ın kafasına su şişesindeki suyun hepsini döktü. Ayy yazık çocuğa. Bir de buzlu su döküyor. Bana cani diyene bak. Ben daha Furkan'ı Zeynep'e ayarlıyacaktım. Of dondu çocuk ya. Furkan da Savaş'a su attı, masada ki su şişesini alıp. Bütün okul Nevzat Hoca bile herkes su savaşına başlamışlardı. Savaş elinde su şişesiyle 999 numaralı bakışıyla bana doğru geliyordu. Açıkçası bu bakış içinde sanki biraz intikam barındırıyordu. Of sadece ben ıslanmamıştım. "Savaş gelme lütfen. Bak hasta olurum ondan sonra giderim polise şikayet ederim seni."dedim. "Tabii. Doğru ben seni ıslatmaktan hapise sen de Bakırköy'e giderdin. Lan sen salak mısın biraz bana mı öyle geliyor?"dedi hödüğün kralı. "Lan deme lan."dedim. "Valla canım bunu sen istedin."deyip bütün suyu kafamdan aşağıya döktü. Döker dökmez çığlığı bastım. Off donuyorum. Dökmez zannetmiştim. Benim de elim armut mu topluyor yani ben de Savaş'ı kovalamaya başladım. Bu çocuk niye bu kadar hızlı koşuyor. Usain Bolt aslında Savaş mıydı acaba? Ben yine salaklaştım. Bence ben biraz yavaş koşuyorum. O yüzden Savaş bana Usain Bolt gibi geldi. Öz eliştiri time. "Kulağım gitti. Bu nasıl bir sestir. Allah'ım sen beni kız çığlığından koru. Amin." dedi Savaş koşarken. "Aferin son duanı etmeye başlamışsın." dedim. "Yav he he." diye bağırdı. Koşarken ayağım bir taşa takıldı. Ve yerle kanka olduk. Aslında yere düştüm demek istedim ama karizma meselesi. Karizma dedim aklıma geldi. Francisco'cuğum benden uzaklarda ne yapıyor acaba? Ne yapacak karısıyla çocuğuyla birliktedir. Of sinirlendim yine. "Francisco kurtar beni" diye bağırdım. Savaş bana gülünce Furkan da Savaş'ı itti. Yerle kanka olma sırası Savaş'ta. Birden bir şey aklına gelmiş gibi; "Francisco kim lan?" dedi Savaş. "Evli ve bir çocuğu olan beyaz atlı prensim."dedim. "Oh iyi evliymiş. Ne sen demin beyaz atlı prensim mi dedin?"dedi. "Evet. Evli ama bence karısını hiç sevmiyor. Aslında biz evlenecektik. Bu karısı, tam nikah kıyılırken gelip; "Bu nikah kıyılamaz siz kardeşsiniz bu da bizim Francisco'yla çocuğumuz."dedi. Çocuk da Francisco'ya "baba" deyince ayrıldık. Çok özür diledi Francisco ama ben affetmedim." dedim. "Bu benim Angelina Jolia ile olan anılarıma benziyor. Hayal işte. Ne yapacaksın?" dedi. Furkan bize doğru geliyordu. Hem de elinde su dolu kovayla. "Sakın!" dedim. "Furkan seni gebertirim bunu biliyorsun demi?" dedi Savaş. Furkan ikimizi de umursamadan bir kova suyu kafamıza boşalttı. Savaş; "Benimle aynı şeyi mi düşünüyorsun mavi gözlü prenses?" dedi. "Bu günleri de görecekmişim. İlk defa aynı şeyi düşünüyoruz galiba öküz gibi öküzcüm."dedim ve Savaş'la, Furkan'ı kovalamaya başladık. Furkan birden durunca ben Furkan'ın üzerine Savaş'ta benim üzerime düştü. Savaş üstüme düştükten sonra bir ayı üzerimize düştü, galiba. Savaş; "Üzerime düşen yaratık kalk lütfen ayrıca merak ettim de kaç kilosunuz ve Furkan iyi misin kardeşim?"dedi. "Çok iyiyim valla. Kafamın etrafında kuşlar dönüyor da o kuşları saymaya çalışıyorum."dedi. "Anladım iyisin. Üzerimdeki canlı senin Angelina Jolie olma ihtimalini var mı?" dedi. "Ya da Francisco olma ihtimali."dedim. Yok. Ben Nazlı. Ama doğru Angelina Jolie'ya benzetenler çok."dedi. Pabucumun Angelina'sı. "Ecem biz bence hayaller dünyasından çıkalım. Ama hayaller güzeldi seninle. Elveda. Ben 2 dakika ölüp geliyorum." dedi. "Ay ölme Sıvaşş!" diye bağırdı. "Üstümde bir ayı var ve ben ölmeyeyim de ne yapayım? Furkan'ı düşünemiyorum."dedi. Göz ucuyla Furkan'a baktığımda içim acıdı çocuğa valla. Ben daha sizi Zeynep'le evlendirecektim. Ama çocuk ölmek üzere. Of Francisco kurtar beni ya hatta birlikte Nazlı'yı döveriz. Francisco'dan ümidi kestim. Sebastian bari sen kurtar beni. Ah Sebastian ah