Multimedia da Ecem Yılmaz... İyi Okumalar... ;) :) ;) :D
Ecem'den...
"Hadi börek bitti şimdi baklava yapacağız." dedim. "Seni ve ya Francisco'yu bilmem ama benim ihtiyacım yok baklavaya. O yüzden ben gidiyorum. Hadi sen buraları toplarsın artık. Kolay gelsin." dedi. "Yok canım. Birlikte toplayacağız. Ama önce baklava, pasta ve yaprak sarması yapacağız." dedim. "Sen baya menü de hazırlamışsın. Ayrıca hem baklava hem de pasta mı yiyeceksin. Bak Nazlı gibi olursun. Yapmayayım bence." dedi. Aklınca beni kandıracak. "Ben mi Nazlı gibi olacağım? Valla bütün dünyayı yesem onun gibi olamam." dedim. "Of iyi be. Hadi yapalım. Önce baklava. En zorundan başlayalım." dedi. "Yaprak sarması sana basit mi geldi?" dedim gülerek. "Doğru aslında baklava en kolayı. Yani benim uzmanlık alanım." dedi pis egoist. "Kes Savaş. Bir kere de kısa kes. Hadi Savaş. Yapabilirsin Savaş. Sana güveniyorum Savaş." dedim. "Eyvallah bacım. Ben tabi yaparım. Ne var hem baklava yapmakta demi ama? Çocuk oyuncağı." dedi.
2 Saat Sonra...
Çocuk oyuncağı ha. Gördük çocuk oyuncağını. Hemen bana yükledi bütün işi. Sanki ben kaybettim iddiayı. "Savaş bari sen baklava hamurunu açsan diyorum. Hani ben sabahtan beri burada iç harcını hazırlamakla uğraştım. Böreğin yarısını ben yaptım. Sen oturdun ya birazcık kalkıp yardım etsen de öküz olduğunu unutsam bugünlük." dedim. "Ben kaslarımı dinlendiriyorum. Bu kasları yapmak çok mu kolay zannediyorsun? Hem yaprak sarmasında yardım edeceğim iki saat de onu saracağız. O yüzden ben şimdiden kaslarımı hazırlayayım işkenceye." dedi ve öküz olduğunu değil unutmak onu hayvanat bahçesine ya da bir çiftliğe falan götürme isteği geldi ama burayı tek başıma temizleyemem. Zeynep te beni öldürür. Kötü son...
Savaş'tan...
"Kasına başlayacağım senin. Ayrıca sende öküz gücü var boş ver kası falan. Hadi baklavanın hamurunu aç lütfen Savaşcığım." dedi. "Öküz gücü falan kırıyorsun ama beni Ecemciğim." dedim. "Savaş. Sus. Konuşma. Şu hamuru oklavayla aç." dedi. "Yok ben anahtarla açmak istiyorum hamuru." dedim sırıtarak. "Dikkat et de öküzlüğünün önüne geçmesin bu soğuk esprilerin. Gerçi o biraz imkansız olur." dedim. "Ayrıca istersen anahtarla aç istersen maymuncukla aç istersen de oklavayla aç umurumda değil o baklava yapılacak. Canım çekti zaten." dedi. "Aş erdiysen ben bir koşu alıp gelirim tatlıcıdan baklava." dedi kahkahalarla gülerek. "Ne aşermesi ne diyorsun be canım çekti diyorum." dedi. "Aynı şey değil mi" dedim. Zeki ben...
"He ondan Savaş. He aynı şey Savaş." dedi ve elime oklavayı verdi, kafama oklavayla vurmayı da unutmamıştı. "Tamam be. Ne yapacağız şimdi?" dedim oflayarak. "Ben içini hazırladım. Ceviz falan. Sen de hamuru açıp şerbetini yapacaksın. Bak yardım ettiğime dua et. Yardım etmesem Francisco'yu görmüş Ecem gibi bakıp duracaktın öyle bön bön." dedi. "O bön bön bakan Ecem sen oluyorsun herhalde." dedim. "He ben oluyorum." dedi.
Oklavayla hamuru açmaya başladım. Of terledim lan. Tişörtümü çıkardım. Ecem çığlık attı. Ve benim kulağım bir kez daha sağır oldu. "Niye çığlık attığını sorabilir miyim? Hayır yani; çığlık atman sorun değil ama kulağım sağır olacak bu gidişle." dedim. "Sapık mısın ya? Niye sapıklığını, egonu, hayvanlığını kapının dışında bırakıp da girmedin bu eve?" dedi gözlerini elleriyle kapatmaya çalışırken. "Terledim ne yapayım? Bu arada parmaklarının arasından kaslarıma baktığını görmedim sanma." dedim. "Ne bakacağım be kaslarına? Neyse giy tişörtünü de tüm Türkiye en önemlisi ben rahat edeyim." dedi. "Niye kalp krizi geçirmekten mi korkuyorsun?" dedim ve elini gözlerinden çektim. "Of iyi be. Ne yaparsan yap. Çok ta umurumda." dedi ve pasta malzemelerini çıkardı. "Şerbeti yaptım. Benden daha tatlı olmasa da tatlı olmuş. Tabii ben yaptım." dedim şerbetin tadına baktıktan sonra. Aşçılığa adım atmayı düşünmedim değil. "Sana bu ego bir büyük gelmiş. Bence bir küçük bedenini al canım." dedi. Bu kız Nazlı'dan beter be. Bıktım yani. İntikam yüzünden katlanıyorum kıza zaten.1 saat sonra...
"Eğlendiniz mi Ecem Hanım?" dedim tişörtümü giyerken. "Eğlendim. Ama egonu biraz düşürmek gerekiyor. Boyunu geçmiş resmen." dedi. "Senin gıcıklığın da sınırı geçmiş." deyip kahkahamı atıp Ecem'i yanağından öpüp arabama binip gittim. Bir şey demesine fırsat bile vermedim. Çünkü biraz daha dursaydım biz sabaha kadar birbirimize laf sokardık. Eve gidip ayaklarımı uzatıp maçımı izleyeceğim. Maç başlamak üzere. Gaza bastım. Yetişmem lazım. Baklavaydı börekti pastaydı yaprak sarmasıydı gına geldi lan. Valla aşçılara Allah sabır versin. Hele Ecem gibi biri varsa yanlarında. İşleri zor. Çok zor. Kendi kendime gülümsediğimi yeni fark ettim. Aynada yakışıklılığıma bakarken. Beni gıcık etse de eğlenmiştim bugün.
Ecem'den...
Öküz Bey beni öptü. İki saattir elim yanağımda öyle saf saf oturuyordum. Sonra 'kendine gel Ecem' deyip Savaş'la yaptığımız börek, sarma ve pastadan koydum. Ve ayı gibi yemeye başladım. Baklavayı Savaş'la birlikte yiyip bitirmiştik. Bir tepsi baklavayı yedik ve ben üstüne bu börekleri falan yiyorum harbide salağım ama çok güzel olmuş ne yapayım? Hemen mutfağa tabağımı koyup üstümü de değiştirip yatağa attım kendimi. O kadar uykum var ki. Çok eğlendim. Ama çok da yoruldum. Uyku time.
![](https://img.wattpad.com/cover/37830161-288-k134552.jpg)