15. Bölüm

991 91 8
                                    

Bu bölümü çok sevdiğimiz bölüm yazarken bize fikir veren arkadaşımız @senaatbas'a ithaf ediyoruz.
Ve bu arada çok sevdiğimiz Kerem Bürsin'in doğum gününü kutluyoruz. Her ne kadar görmese de. İyi ki doğdun Kerem Bürsin...

Kamp alanına geldik. Zeynep hızlıca yanımıza geldi. "Ecem ne oldu? İyi misin?" dedi telaşlı sesiyle. "Yok bir şey canım ya bileşimi incittim galiba. Ayağım takıldı düştüm de."dedim. Savaş beni yavaşça yere indirdi. "Hadi çocuklar uyku vakti."dedi Nevzat Hoca. "Ne uykusu ya? Daha çok erken ama. Ne çabuk geçti zaman?" dedi. "Aynen ya."dedim, ilk defa Savaş'a katılmıştım. "Oo biz neler yaptık? Şarkı söyledik. Şişe çevirmece oynadık. Yemek yedik. Nevzat Hoca bize askerlik anılarını anlattı. Tabii siz ormanda daha çok eğlenmişsinizdir."dedi Furkan sırıtarak. Tabii kimin arkadaşı. Savaş'la her hareketi aynı zaten. "Ne eğleneceğiz lan hem feneri de aldın karanlıkta düştü kız." dedi Savaş. Valla bugün Savaş'a katılıyorum. Çok haklı yani. Survivordaki Ertunga'ya benzedim iyice. Tövbe tövbe. Zeynep'in telefonu çaldı. Burada telefon çekiyormuydu ee bana çekmiyo falan demişti bu Zeynep. "Nee!" diye sevinçle çığlık attı Zeynep. Ne oldu acaba? Ay yoksa abim yılın öküzlüğünü yapıp -kendisi yılın öküzü seçildi de- telefonda Zeynep'e evlenme teklifi mi etti? Öyle bir şey yaptıysa abilikten reddederim o öküzü. Düşünce kafamı da mı çarptım acaba taşa falan? Yok ya ormanda Francisco'nun ne işi var? Ayrıca olsa bile ben Francisco'ya çarpamam. O şans yok ki bende. Gökten Francisco yağsa bana Nazlı düşer. Allah korusun. Zeynep yanımıza geldi. "Ne oldu?" dedim. "Annemler gelmiş İzmir'den 2 hafta sonra dönüyorlarmış. O yüzden ben İstanbul'a dönüyorum. Babam almaya gelecek beni."dedi. "Görüşürüz selam söyle."dedim. "Görüşürüz canım."deyip sarıldı. Zeynep gitmişti. "Ya kahretsin."diye bağırdı Nevzat Hoca. "Ne oldu hocam?"dedi Nazlı yapışkanı. "Çocuklar 1 çadır eksik."dedi Nevzo. Biraz düşündükten sonra Nevzat Hoca; "Ecem'ciğim Zeynep gittiğine göre sen Nazlı'yla yatarsın." dedi. "Hayatta olmaz."dedi Nazlı. "Zaten senle kalıp boğulma tehlikesi geçirmek istemiyorum. Ayrıca sen tek kal bence sığmayız zaten."dedim. "Sen bana şişman mı demek istiyorsun?"dedi. Her şey ortada. "Bir şey demek istemiyorum. Sen istediğini anla."dedim. "Kızlar kavgayı kesin. Sizin aynı çadırda kalmanız zaten 3. Dünya Savaş'ını başlatmada en büyük hareket olur. O yüzden ya Savaş ya da Furkan'la kalırsın artık sen Ecem'ciğim. Diğerleri yattılar bile bir siz kaldınız." dedi Nevzo. Savaş yine sırıttı. Bıktım artık bu kütük, öküz, odunun sırıtmalarından. Bir sürü ismi var da Savaş'ın. Bazen öküz, bazen odun, bazen kütük, bazen ayı, bazen de megaloman. Yani bu isimleri duyunca aklıma ilk Savaş geliyor. Nevzat Hoca "Siz halledersiniz artık. İyigeceler." deyip yattı. "İyigeceler hocam."dedim. "Ee ne yapacağız?" dedim. "Birlikte kalacağız."dedi odun. "Şakanın sırası değil, Savaş."dedim. "Şaka yapmıyorum. 3 çadır var boş olan ve biz 4 kişiyiz. Nazlı tek kalacak o kesin, kaldı 2 çadır ve biz 3 kişiyiz ne yapmayı düşünüyorsun?"dedi. "Off Furkanla siz kalsanız ben de tek kalsam."dedim. "Senin anan güzel mi Ecem?" dedi Savaş. "Çok güzel. Niye ki?"dedim. Sırıttı. Jeton şimdi düştü. Omzuna vurdum. "Off omzum zaten tutuldu sayende, ne vuruyorsun?"dedi. "Ben yatıyorum tek başıma iyigeceler."dedim "tek başıma"yı vurgulamayı unutmadım tabii. Savaş her ne kadar belli etmemeye çalışsa da Furkan'a kaş göz hareketi yapıyordu. Görüyorum Savaş'cığım. Görüyorum. Furkan; "Ben tek kalayım siz ikiniz kalın. Ben Savaş'la kalmam. Kendisi ayı gibi horladığı için."dedi. "Niye ya. Kulaklık falan tak. Ya da ben pamuk getirmiştim, vereyim kulağına tıkar yatarsın."dedim. "Olmaz siz kalın işte."deyip çadırın birine girdi Furkan. Nazlı sülüğü de diğer çadıra yattı. Tek bir çadır kaldı ve Savaş'la ben... "Ya off"dedim. "Duydun Furkan'ı. Bayanlar önden."dedi Savaş. Çadıra girdik. "Çadır da çok küçükmüş."dedim. "Uyu Ecem."dedi. "Savaş horlamazsın demi?"dedim. "Ecem horlamazsın demi?"dedi. "Öküz gibi öküzsün."dedim. Ve kafamı yastığa gömdüm. "Ya kaysana." "Nereye kayayım? Asıl sen kay bütün çadırı kaplamışsın."dedi doğal kütük. "Beni Nazlı'yla mı karıştırdın?"dedim. "O kadar da değil. Neyse iyigeceler mavi gözlü prenses."dedi. Allah'ım kalp krizi geçirmeme az kaldı. "Mavi gözlü prenses" demişti. Ve şu an benim kalbim ağzımda atıyordu. Nasıl oluyorsa? "İyigeceler hödük."dedim. Aslında asıl hödüklüğü şimdi ben yapmıştım.
Savaş'tan...
Mavi gözlü prenses ne kadar inatçı böyle ya. İşim zor valla. Agrasif ama ağa çabuk geliyor. Yakında Burcu'nun intikamını alacağım. Onun yaptığı atar benim hayatıma anca renk katar, intikam işini duyarsa atarın kralını yapar ama intikam alırsam Burcu yerinde rahat yatar. Vay be kafiyeye bak be. Ben neymişim böyle de benim haberim yokmuş. Aman gece gece ne ile uğraşıyorum ben ya omzum tutuldu zaten uyuyup dinleneyim biraz. Bu yakışıklı çocuğun dinlenmesi ve uyuması lazım. Gözlerimi kapatıp uykuya teslim oldum tüm yakışıklılığımla. Gözlerimi açtığımda manzaranın karşısında ne yapacağımı bilemedim. Ecem'le sarılmışız bir de bu yetmezmiş gibi bir de elini tutmuşum. Hadi Ecem'i anlıyorum benim karizmama dayanamayıp sarılmıştır da ben ne diye sarılıyorum. Telefonuma mesaj geldi. Nazlı'dan. Of bıktım bu kızdan.

Her Şey SenleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin