Multimedia da ilham kaynağımız Vini Uehara var yani; Savaş Aslan.
İyi okumalar Vote ve yorumu unutmayın lütfen!!! :) :) :) :D
Savaş'tan...
Ecem gelmeseydi Nevzat, Furkan ve ben Nazlı'yı gömer ruhuna bir Fatiha okuyup giderdik. Aklıma nabzına bile bakmak gelmedi. Hadi ben düşünemedim hadi Furkan da düşünemedi ya Nevzat Hoca... Kaç yaşında adam, yıllardır matematik öğretmenliği yapıyor her problemi 1 dakikada çözüyor ama öldüğünü daha doğrusu öldürdüğümüzü zannettiğimiz Nazlı'nın nabzına bakmak aklına bile gelmemişti. Neyse ki Ecem gelmişti. Nazlı'nın ölmediğine sevineceğim günleri de görecekmişim demek ki. Furkan ve Nevzat'la Nazlı'yı çadırına taşıdık. Ecem, Nazlı'nın başına buz koydu. "Uyudu" dedi Ecem. "Tamam çıkalım." Nazlı uyanmadan hemen dışarıya çıktık. Ama Nevzat Hoca'yı orada bıraktık. Aslında uyuyakaldığı için biz de Nevzat Hoca'yı kış uykusundan uyandıramadığımız için onu orada bırakıp çıktık. Adam nasıl bu kadar sesli horlamayı beceriyor bilmiyorum valla. Furkan; "İyigeceler." deyip yattı. "Çok uykum var." dedi Ecem. "Benim de." dedim. Saate baktım. Sabahın beşine kadar Nazlı'yla uğraşmışız inanamıyorum. Nerdesin uyku? Burdayım uyku.
Nazlı'dan...
Gözümü açtığımda başım çatlıyordu. En son Sıvaş'a mesaj atmıştım, sonra da ayağım bir taşa takıldı galiba yere düştüm ondan sonrasını hatırlamıyordum. Oha Sıvaş benimle mi kaldı çadırda. Ama yanımda yatan adamı saçları beyaz. Sıvaş'ın saçları siyah. Çok tatlı saçları var. Kendisi de tatlı zaten. Of Sıvaş'ı düşünmenin sırası değil yanımdaki kim? Gerçi benim Sıvaş'ı düşünmediğim gün yoktu ki. Ya da vardı ama ben hatırlamıyorum. Adam yüzünü bana döndüğünde şok geçirdim resmen. Bu Nevzat Hoca'ydı. "Sapık var !" diye bağırdım. Nevzat Hoca ayağa fırladı. Çadır küçük olduğu için az daha çadırı devirecekti. "Ayy Nazlıcığım uyandın mı?" dedi. Bunun kafasına ne düştü acaba? Benim de kafama bir şey düştü galiba başım çok kötü ağrıyor. "Neyse ben çıkayım, Nazlıcığım. Hadi sen de üstünü değiştir. Kahvaltıya gel en sevdiğim en çalışkan öğrencim." dedi. Bunun kafasına harbiden bir şey düşmüş. Taş falan mı düştü acaba? Ayy pardon taş dedim Sıvaş diyecektim ama zaten eş anlamlı oldukları aklıma geldi. Off bu Nevzat niye benim çadırımda uyumuştu ki? Nevzat Hoca tam çadırdan çıkarken; "Hocam neden benim çadırımda uyuduğunuzu öğrenebilir miyim?" dedim. Sanki biraz ciddi konuşmuştum. "Hatırlamıyor musun dün geceyi?" dedi. Tövbe tövbe. Ne diyor lan bu? "Dün düşmüşsün ben de seni getirmiştim Nazlıcığım burada uyuyakalmışım. Hadi bizi bekliyorlardır, kahvaltı için. "Peki hocam geliyorum." dedi. Benim çantamda zaten 6 ekmek, 8 kutu peynir, 6-7 kangal sucuk, 9 paket bisküvi, 3 paket kek, salam, sosis, domates, salatalık v.b şeyler vardı. Kahvaltıya gitmeme gerek yoktu. Ormanda zaten bir sürü hayvan var. Ama Sıvaş için gidecektim. Onu Ecem'le bırakamam. Gerçi Furkan var ama olsun. Yanına gideceğimden değil bugün sadece uzaktan bakacağım Sıvaş'a.
Savaş'tan...
"Savaş uyan ya uyansana." diyordu birisi kafamda. Annemdi herhalde. "Anne 5 saat daha." dedim uykulu sesimle. "Ne annesi ya benim Ecem. Savaş uyan hadi." dedi. Yine karizmatik olduğum bir güne daha gözlerimi açtım. Kendimi çok seviyorum ya. "Herkes 5 dakika der sen 5 saat diyorsun. Çok anormalsın." dedi Ecem. "Senin Türkçen kaçtı "anormalsın" nedir ya?" dedim. "Bu sadece sen de kullanılan bir terim. Hem anormal hem de malsın anlamında canım." dedi. Vay zeki kız. "Günaydın zeki kız." dedim. "Günaydın anormal çocuk." dedi gülerek. "O bir kere anormal değil yakışıklı, tatlı, centilmen, kibar, karizmatik, senin kadar olmasa da zeki, güzel gülen, şirin,........" "Tamam bence bu kadar yeter. Kendini övmen bittiyse kahvaltı yapmaya gitsek çok açım da." dedi sözümü keserek. "Okey prenses." dedim, sırıtarak. Her zaman ki ben işte.
