6.BÖLÜM

1.7K 127 4
                                    


Savaş'tan...

Ne saçmalıyorum ben ya? Ne aşkı kendimi affettirip daha doğrusu bana güvenmesini sağlayıp intikam işini hızlandırmalıydım. Onun bana aşık olması lazım benim ona değil. Ayrıca tipim değil. "Özür dilerim." dedim. Ecem; "Bir daha benim hayatıma karışma Savaş!" dedi. Of ben böyle intikamın da böyle içkinin de böyle hayatın da şimdi "İSYAN" diye bağıracağım. Ecem arkasını dönüp eve girdi. Ben de arabaya binip eve gittim. Uykum vardı. Artık yarın düşünürdüm, ne halt yiyeceğimi. Başım ağrıyor zaten. Bu kadar içmeyecektim.

Sabah olmuştu. İlk defa alarmdan önce kalktım. Büyük gelişme. Hemen hazırlanıp anahtarları alıp aşağı indim. Furkan gelmiş. "Vayy neredesiniz Savaş Bey?" dedi Furkan. "Pardon. Dün seni bıraktım öyle ama önemli bir işim vardı." dedim. Der demez annem mutfaktan; " Oğlum sen ne zaman önemli bir iş yaptın. Sen bir gün odanı toplasan kendini Mars'a ilk ayak basan kişi zannedersin. Ki toplamıyorsun." dedi. Hee Mars'a kimse ayak basamaz ki zaten çok cahilsin anne ya diyemedim tabii ki. Tam aramız biraz düzelmişken, Burcu'nun ölümünü biraz da olsa unutmuşken şimdi bunu söylersem mutfaktan topuklu ayakkabı atılırdı. İşte annemin en büyük farkı. Terlik yerine 99 metre topuklu ayakkabı atıyor. Furkan gülüyordu. Gülerken; "Zaten bir kızla çıktı bardan Nermin Teyze. Beni de kızın arkadaşıyla tek başıma bıraktı ben bıraktım kızı da." dedi. "Aman hemen şikayet et sana iyilik de yaramıyor, kızla yalnız bıraktım hem seni de neyse hadi çıkalım.

Furkan ile arabaya bindik.

Ecem'den...

Hemen hazırlanıp, Zeynep ile arabaya bindik. Araba kullanmayı çok seviyorum. Özellikle de hızı. Zeynep, Murat Boz'un söylediği Elmanın Yarısı şarkısını açtı. Ben bu adama ve şarkılarına bayılıyorum ya. Çok tatlı ama. Öküz değil hem bazıları gibi. Ama kimse Francisco'mun yerini tutamaz o ayrı.

Zeynep telefonuyla oynuyordu. "Ne yapıyorsun?" dedim. Telefonu nerdeyse ağzımın içine sokacak şekilde uzattı. "İki saattir şu fotoğrafa bakıyorum. Francisco'nun tatlılığına bak Allah'ım" dedi. "Bak Zeynep arkadaş markadaş demem ağzına elimin tersiyle çakarım. Francisco benim tamam mı bu arada elimin tersi nerde oluyor?" dedim, gözümü fotoğraftan ayırmadan. "Harbi gerizekalısın. Kaza yapacağız önüne bak. Başlayacağım Francisco'na da sana da elinin tersine de." dedi. Der demez arabayı öndeki arabaya çarptım. "Sen ne tür bir şom ağızlısın ya" dedim kafam direksiyona çarptığımda. Nerdeyse arabadan uçuyordum. Zeynep; "İyi misin Ecem?" dedi telaşlı bir sesle. "İyiyim sen iyi misin?" dedim. "Ben iyiyim de alnın kanıyor." dedi. Ve çantasından mendil çıkarıp verdi. "Al bastır şimdilik kanayan yere." dedi. Ben peçeteyi alnıma bastırırken çarptığım arabadan bir çocuk indi. Ama bu bizim okulun forması... Bir dakika bu ama bu Savaş... Off aldım başıma belayı.

Savaş'tan...

Furkan'la arabada giderken arkadan bir araba çarptı. Lan bir bu eksikti. Kim bu ya? Bütün belalar beni bulur zaten. Hemen Furkan'la dışarıya çıktık. "Ehliyeti kasaptan falan mı aldınız yanlış anlamayın tamamen merakımdan soruyorum." diye bağırdım. Niye bağırdıysam arabaya vuran Ecem'miş. Ecem'de dışarı çıkıp "Sen nerden aldıysan ben de oradan aldım." diye bağırdı. "Yalnız ben kasaptan almadım ehliyetimi" diye bende bağırdım. Aman ne olursa olsun. Bir dakika başı mı kanıyordu onun? İnsan kızın yanına gider. Bende o akıl ne arar. Birde kıza bağırıyorum. Hemen yanına gittim. "Başını mı vurdun?" dedim. "Sana ne? " dedi. "Hastaneye gidelim hadi." dedim. "Hayır gerek yok." dedi Ecem. Bunu diyeceğinden adım gibi emindim. "Yoo bence gerek  var. Pansuman falan yapılması gerekiyor. Hemen hastaneye gidiyoruz." dedim. "Off iyi tamam." dedi. Sonunda kabul etti be. Eğer kabul etmeseydi kolundan tutup zorla götürecektim. Ama tecrübeliyim. Bir daha o hatayı yapar mıyım?

Hastaneye geldik. Ecem'in başına dikiş atıldı ama çok önemli bir şey değilmiş en azından. Furkan; "Bence okula gitmeyelim, zaten çok geç kaldık." dedi, Ecem'in arkadaşı Zeynep'e bakarken. Bende Furkan'a sırıtarak baktım. Zeynep de; "Bence de gitmeyelim. Matematik dersi var bugün. Lütfen Ecem. "Ben eve gidiyorum o zaman matematiği bende çekemem. Hele Nevzat Hoca'yı hiç çekemem." dedim. (Nevzat Hoca matematik hocası benim deme şeklimle Nevzo) "Hayır eve gitmiyorsun, arabama çarptığın için benim istediğim yere gidiyoruz. Özür için daha doğrusu. Bu arada sen benim arabama nasıl çarpmayı başardın?" dedim. Zeynep güldü. Ecem; "Birisinin fotoğrafına bakıyordum. Arabayı görmemişim." dedi. Lan kimin fotoğrafına bakıyorsun diyemedim ama; "Kimin fotoğrafına bakıyordun?" dedim. "Francisco" dedi Zeynep. Francisco kim be ayrıca niye Ecem o herifin fotoğrafına bakıyor? "O kim be?" dedim. Bana uzaylı görmüş gibi baktı. "O benim her şeyim olur" dedi sırıtarak. Zeynep de; "Yavşama Ecem, adam evli çocuğu var." dedi. Yuhh birde evli mi? "Olabilir neyse tamam geliyorum bende." dedi. Ne dedi geliyorum mu dedi. Ama bu Francisco konusu kapanmadı uleynn.

Furkan'la; Ecem ve Zeynep'i hayvanat bahçesine götürmeye karar verdi. İlk başta Furkan saçmalama dese de Ecem hayvanları çok seviyor o yüzden ikna ettim. Ben de yeni öğrendim. Bak o ilk buluşmamızda bu fikri saçma bulmasaydım biz sevgili olmuş ve ben onu bırakıp intikamımı almıştım. Sinema ne ya? Off o gün aklımdan çıkmıyor.

Arabaya bindik. Ve hayvanat bahçesine geldik. İçeri girdik. Furkan; "Lan bu ne her yerde hayvan var." dedi. Salak bu çocuk ya. Benim kadar olmasa da tabii. Kendimle bağırışım en azından yani. "Hayvanat bahçesinde ne görmeyi bekliyordun manken falan mı?" dedim gülerek. Ecem de; "Doğal ortamını nasıl da tanıyorsun. Ayılar nerede ya? Seni arkadaşlarının yanına götürmek lazım." dedi. "Sen hayvanları çok seviyorsun demi? Bana da hayvan diyorsun. Ecem yoksa beni de mi seviyorsun?" dedim gülerek. O da gülerek "Benim hayvanları sevdiğimi nerden biliyorsun peki? Gerçi seni gördükten sonra onlardan da soğudum." dedi ellerini beline koyarak. Böyle çok tatlı oluyordu.

Her Şey SenleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin