4. Bölüm

2.3K 136 23
                                    

Savaş'tan...

Sabah başımın ağrısıyla ve patlak kaşımla uyandım. Ne olmuştu lan bana? "Eceeemmmmmm. Nerdesin aşkım?" Tövbe tövbe, ne aşkımı ama şimdi "Burdayım aşkım" dese hiç fena olmazdı. Hatırladım. Dün eski sevgililerimin çığlığına ve topuklu ayakkabılarının gazabına uğradım. Ecem birden ortadan kaybolmuştu. Nereye gitti acaba? Birde ilk buluşmamızda, her şeyi mahvettim. Aramam lazım. Telefon. Telefonum nerde? Telefonum nerde ulan? Odamın hayvanat bahçesinden farkı yok. Bende taktım bu hayvanat bahçesine. Hahh buldum. Yastığın altından çıktı. Eğer bulamasaydım AKUT'u (Arama ve Kurtarma Ekibi) çağıracaktım. Ecem'i arıyorum, ama hala açmadı. Offf delireceğim. 1 saattir Ecem'i arıyorum. Aradım. Ama açmadı. Hak ediyorum ben bunların hepsini. Son kez arayacağım. Aradım, ama açmadı. Ohaa arıyor. Herhalde görmedi aradığımı. "Ne var niye aradın?" dedi. "Merak ettim seni. Birden ortadan kayboldun." dedim. "Bir daha seninle görüşmek istemiyorum." dedi. Bülent Ersoy'a benzeyen aptal, gerizekalı, tipsiz  kız ve pis sarı çıyan yüzünden her şey. "Özür dilerim. Açıklayabilirim." dedim. Sanki sevgilimi aldattım da "açıklayabilirim" diyorum. Çok açıklarım. Neresini açıklayım. "Açıklamak zorunda değilsin. Ben senin neyinim ki?" dedi. Cevap vermedim. Ne diyeceğim ki? Ben valla gerizekalıyım. Ben dünyanın en salak insanıyım. Düşün Savaş. Düşün düşün zaten yap bütün hataları sonra da kara kara düşün ne halt yiyeceğim diye. "Neyse ben kapatıyorum. Bir daha görüşmemek üzere." dedi. Nayır nolamazzzzzzzzz. Ay yüzüme kapattı birde telefonu. Ben Savaş Aslan'ım ulan sen benim yüzüme nasıl telefonu kapatırsın? Aman çok ta tın. Ne diyorum ya kapattı kız telefonu. Off sarı çıyanla Bülent Ersoy çakması esmer planımın içine ettiler.

Neyse okula geç kalacağım. Nasıl olsa ders dinlemiyorum. Derste düşünürüm ne yapacağımı. Zaten ders dinlemek kim ben kim? Hayatımda tek bir gün ders dinledim. Demek isterdim. Ama hatırlamıyorum.

Okula geldim. Off işkence başlıyor. Önüme birden Nazlı çıktı. "Nasılsın Savaş?" dedi. Bu beyinsiz ölmemiş miydi? Cenazesine geldim diye hatırlıyorum. Herhalde rüyamda Nazlı'nın öldüğünü gördüm. Nazlı bana 1. sınıftan beri platonik aşık. Kendisi hayatımda gördüğüm en tipsiz kız. Peşimi bir bırakmıyor ki. "Savaşşşş" dedi kargalara rakip olabilecek bir ses. Nazlı'ymış. "Ne oldu Nazlı? Bir beni rahat bırak." dedim. Oha o Ecem değil mi? Yine çok güzel. Okulun kapısından girdi. Biz aynı mı okuldayız? "Tamam rahat bırakayım ben seni." dedi birisi. Sesin geldiği yere baktım. Bu Nazlı gitmemiş miydi? Tekrar Ecem'e baktım. "Sen nereye bakıyorsun?" dedi Nazlı. "Sana ne?" dedim. "Anladım. Güzel kızmış." dedi, üzgün bir sesle. Tabii senden güzel diyemedim. Başka bir kız çığlığı duymak istemiyorum. Valla Nazlı bana bir vursa hastanelik olurum. Kız o kadar şişman ki. Ecem bir sınıfa girdi. Nazlı'yı orada bırakıp -çok ta tın- Ecem'in peşinden gittim. Eee burası benim sınıfım. Rüyadayım galiba. Biraz sonra hayatta hiç sevmediğim o alarmın sesi bas bas çalacak kulağımın dibinde. Kolumu cimcikledim. Rüyada değilim. Hemen sınıfa girip en arkadaki sıraya oturdum. Ecem beni gördü. Ama görür görmez başını çevirdi.

Ecem'den...

Ders başlamıştı. Salak Savaş beni izleyip duruyordu. Savaş bana bir kağıt atmıştı. Kağıtta; "AYNI SINIFTA OLMAMIZA SEVİNDİM." yazıyordu. Bende kağıda; "BEN SEVİNMEDİM AMA. BENİ İZLEMEYİ BIRAK!" yazıp önüne attım. Arkamda oturuyordu, birde gerizekalı, öküz, megaloman, şizofren... Yazdığımı okuyunca sırıttı. Kağıda bir şeyler yazıp, verdi. Kağıtta; "GÜZELE BAKMAK SEVAPTIR. BİRAZ SEVAP İŞLEYEYİM DEDİM." yazmış manyak bu ya. Bende kağıda; "SEVAP İŞLEMEK İSTİYORSAN BENİ İZLEMEYİ KES!" yazıp verdim. Yine sırıtıyor ya. Çok mu komik diye bağırmak istiyorum. Ama dersteyiz. Hoca; "Ecem, Savaş buraya gelin! Siz ne yapıyorsunuz? Birbirinize kağıt atmalar falan. Sanki ben görmüyorum. Benim arkamda da gözlerim var. Tahtaya dönsem de görüyorum ne yaptığınızı." Arkanda da mı gözlerin var. Oha ben göremiyorum. Birde fizik hocası olacaksın. Utan be utan. Hep o Savaş yüzünden. "Özür dileriz, hocam." dedim ve gizlice Savaş'ın ayağına bastım. Kulağıma;" Ne basıyorsun ayağıma be acıttın." dedi, sırıtarak. "Beter ol, çok konuşma" dedim kulağına ve yerimize geçtik. Savaş bana tekrar kağıt attı. Bu ne yapmaya çalışıyor ya? Kağıtta; "Aa Ecem yapma böyle. Güzelce konuşalım." yazıyordu. "Ben seninle konuşmak istemiyorum, yüzünü bile görmek istemiyorum. Sen kullanılacak başka kız bul kendine" yazıp yolladım. Okudu ve yav he he dedi arkamda oturduğu için duyuyordum. Hoca; " Savaş, Ecem sizi uyarmıştım. Size bir ceza verelim. Aranızda ne sorun var önce onu söyleyin." dedi. Savaş; "Hocam bir konu varda." dedi Savaş. " O zaman şu ceza gayet iyi olur. Çıkışta ikinizde hiç bir yere gitmiyorsunuz. Sınıfta durup sorununuzu çözeceksiniz." dedi, ama ben bu Savaş öküzüyle aynı sınıfta nasıl kalacağım? "Hocam ben bunla hayatta kalmam tek başıma. Başka bir ceza bulsanız, bu çok ağır." dedim. Gıcık hoca; " Onu bunu bilmem" dedi. Ve çıkış zili çaldı. Tabii onlar için çıkış zili. Benim için işkence zili... Offf ne günah işledim ya? " Evet süreniz başladı. Ben 1 saat sonra geleceğim. Eğer ben gelene kadar sorununuzu çözemezseniz o zaman 1 saat daha kalırsınız." dedi ve gitti. Vicdansızzz...

"Ecem sana bir şey soracağım ama kızmayacaksın" dedi Savaş hayvanı. "Sor, yine ne saçmalayacaksın çok merak ediyorum." dedim. Savaş'ta; "Saçmalanmaz saç taranır" dedi ve beni hayattan soğuttu resmen. Acaba ne soracak?

Her Şey SenleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin