28.Bölüm

808 50 1
                                    

"Furkan insan bir yardım eder lan. Ben sen her yardım istediğinde yardım ediyorum." dedim, karşımda pis pis sırıtan Furkan'a. "Ben senden hiç yardım istemedim ki tamam kabul ediyorum bir iki kere hatta daha fazla ama hiç birinde yardım etmedin." dedi, nankör. İki saattir oturmuş kıza "Kaktüs Hanım" dememi konuşuyorduk daha doğrusu o konuşuyordu ben de boğazını sıkmamak için kendimi zor tutuyordum. Zil çaldı. Sınıfa girdik. Ecem'le Zeynep her klasik Türk kızı gibi diziler hakkında konuşuyorlardı. "Ya ben o bölümü kaçırdım anlatsanıza bana da kızlar." dedi Furkan. Bunun cinsiyetini çözmek havuz problemi çözmekten daha da zor. Tamam abarttım biraz. Tabii ki de havuz problemi daha zor. Kızların yanına oturmuş "Deniz Yıldızı" mıdır nedir o dizide ne olduğunu dinliyordu. O dizi bitmemişti ya? Benim niye adam gibi, insan gibi, adamca, Türkçe, Farsça, Yunanca, İtalyanca futbol konuşabileceğim ve YARDIMSEVER bir arkadaşım yok? Bir dakika bu Furkan manyağı niye Ecem'in yanına oturmuş ki? Gitsin Zeynep'in yanına otursun. Ecem'e yavşıyor olmasın bu gerizekalı? Hemen kalkıp yakasından tutup duvara fırlattım. Galiba duvarla öpüşüyorlar şu an. İzi çıkmış da olabilir. "Naber kızlar? Gazeteye ilan vereceğim de sizce ilanda"Yardımsever, çok konuşmayan, Fenerbahçeli, futbol konuşabileceğim bir arkadaş aranıyor" mu yazdırayım yoksa kısaca "Furkan Kılıç gibi olmasın mı yazdırayim?" Bence ikinci seçenek daha iyi hem kısa hem de öz."dedim. "Kalbimi kırıyorsun ama sadece kalbimi de değil sırtımı da kırdın. Elin baya bir ağırmış. Kızlar sizce okul çıkışında hastaneye röntgen çektirmeye mi gideyim yoksa size "Kaktüs Hanım'ı mı anlatayım?" dedi. "Kaktüs Hanım ne ya?" dedi Ecem. Furkan'a bunun evi de var önce bütün gün x in o bulamadığım değerini buldurum sonra da kendi ellerimle öldürürüm bakışı attım. Tam o sırada Nevzat Hoca sınıfa girdi. Adam matematiğe öyle bir aşık ki x der demez geliyor.

5 saat sonra... (aslında 5 asır)
Okul nihayet bitti. Eve geldim. Bugün yalnızım Furkan dışarıda ve bütün gün yok. Yalnızlık seni seviyorum. Mutfağa gidip cips ve kola alıp salondaki sehpaya koydum ve odama çıktım. Formalardan kurtulup gri eşortmanımı giydim üstüme bir şey giymeden indim. Hava bugün çok sıcak. Televizyonu açtım. Fenerbahçe'nin eski bir maçı vardı. Tam koltuğa oturuyordum ki kapı çaldı. Kim bu benim her şeyden önemli keyfimi bölen akıl ve beyinden yoksun varlık? Kapıyı açtım. "Anne" dedim ve karşımda duran anneme ve yanındaki kıza şaşkın şaşkın bakıyordum ki annem ve kız içeriye daldı. "Kız falan yok demi evde?" dedi annem. "Yok kimse. Ve merhaba anne. Sen gelmeden önce ben de tam keyif yapıp yalnızlığın tadını çıkaracaktım." dedim. "Tek gelmedim. Bak bu Aydagül." dedi. Aydagül ne lan yok Marstakaktüs. Bak yine kaktüs dedim. "Anne Aydagül kim ya? Ayrıca neden geldiğinizi öğrenebilir miyim?" dedim. Sıkıldım ama artık. Kırk yılda bir keyif yapacaktım ya. "Aa çok ayıp. Aydagül senin için yani Furkan'la sana yardım etmek için geldi. Aydagül çok iyi kızdır bak çok güzel kız değil mi?" dedi annem. "Allah sahibine bağışlasın da bize hangi konuda yardım edecek kendileri acaba?" dedim. "Temizlik, yemek işlerinde. Ben hep gelip de size yemek yapıp temizlik yapamam."dedi annem. "Peki nerden tanıyorsun?" dedim. "Ay Savaş ne çok soru soruyorsun. Aydagül; Furkan'la benim bir arkadaşımızın amcasının oğlunun üvey kardeşinin annesinin arkadaşının torununun kızının dayısının yengesinin kızı. Tanıyorum yani. Hem güvenilir, hem güzel, hem de çok çalışkan liseye yeni başladı okul harçlığını kazanmak için iş arıyordu. Benim de aklıma sen geldin." dedi. "Tanıman kaç yıl sürdü baya bir kütüğünü falan araştırmışsın da."dedim. "Gel Aydagül'cüğüm sana evi gezdireyim." dedi annem. "Tabi tabi kendi eviniz gibi." dedim. "Savaş bu ev zaten benim tapusu benim üzerime hatırlarsan."dedi ve Aydagül'ü kolundan tutup yukarı kata çıktı. Ben de peşlerinden gidip; "Anne ben yardımcı falan istemiyorum. Olacaksa da Rus bir tanıdığın falan varsa olur. Ama Aşk-ı Memnu'daki Katya gibi konuşmalarımı dinlemezse ve tipsiz bir şey olmazsa olur. Hem bu Aydagül şu an neden benim odamda?" dedim. Odamdan çıkıp yanımıza gelen Aydagül galiba dediğimi duymuştu. "Ben bence gideyim." dedi Aydagül ve aşağı indi. "Oğlum sen Allah akıl dağıtırken hangi cehennemin dibindeydin?" dedi ve Aydagül'ün peşinden gitti. Ben de indim."Aydagül'cüğüm kızım ben gidiyorum siz kaynaşın." dedi annem. "Sonra da buharlaşalım mı?" dedim. O kırmızı rujuyla yanağımı öpüp kahkahalar atarak gitti ve beni Aydagül ya da Jüpiterdekardelen'le burada çaresiz bir şekilde bıraktı. Aklı sıra benim bu kızla aramı yapmaya çalışıyordu. Hep bunları o Esra Erol'dan öğreniyor. Rtük'e şikayet edeceğim artık bu Esra Erol'u. Hayır yani başka program mı yok git Müge Anlı'yı izle demi ama, hem belki onu örnek alıp kayıp çoraplarımı bulabilirsin. "Ben Aydagül. Annen tanıştırdı ama bir daha tanışabiliriz. Sen Savaş'sın galiba." dedi. Allah'ım ben niye akılsız beyinsizleri çekiyorum kendime. "Yok ben Cipsseveroğullarından FenerbahçeliHüseyin'in oğlu Abdurrahman Keyifyapamayanoğlu. Yarışmaya Diyarbakır'dan katılmışam. Yarışmacı arkadaşlara başarılar diliyem." dedim. Kahkahalarla gülüyordu. "Çok mu komik? Ben komik bir şey göremiyorum." dedim sinirle. Kapı çaldı. "Çok güleceğine kapıyı aç." dedim. Ben de odama çıktım odamdan tişörtümü alıp giymeye çalışarak aşağıya indim. Ecem tam karşımda kaşlarını çatmış bir şekilde bir tişörtümü giymeye çalışan bana bir de Aydagül'e bakıyordu.

Her Şey SenleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin