34. Bölüm

928 45 5
                                    

Multi de tatlış Savaş veeee Furkan Kızılay'ın Her Şey Senle şarkısı var. Bu şarkıyı dinleyerek okuyabilirsiniz. Furkan Kızılay <3 <3 <3 <3

Savaş'tan...
"Zeynep, her şey hazır demi, bak son kez soruyorum." dedim etrafa bakarken. "Evet her şey hazır. Ecem çok sevinecek. Aslında sana yardım etmezdim ama Ecem seni seviyor, onu ne kadar üzsen de o seni affeder." dedi. Gerçekten seviyor muydu? Ben Ecem'in yerinde olsaydım beni severdim. Şimdi Ecem için aldığım papatyalarla papatya falı bakacağım, az kaldı yani. "Furkan malı nerede?" dedim. Ve dememden 10 saniye bile geçmeden Furkan salağı elinde yine Ecem için hazırlattırdığım kurabiyelerle yanımıza gelip; "Valla Ecem'in yerinde olmak isterdim. Bu kurabiyelere bayıldım. Ama niye üstünde "Beni Affet" yazıyor, anlamadım. Sen kendini bana niye affettireceksin ki?" dedi yarım akıllı arkadaşım. Gerçi onda yarım akıl bile yok, olsa olsa çeyrek akıl olur bu geri zekalıda. "Salaksın sen gerçekten salaksın. Ben niye kendimi sana affettireyim? Biz niye bu kadar mekan falan hazırladık lan?" dedim. "Ecem'in seni affetmesi için." dedi. "Aferin, baraj sorusunu geçtin kardeşim." dedim. Zeynep'e dönüp; "Tamam bundan sonrasını ben hallederim. Teşekkürler Zeynep." dedim. "Bir şey değil. Ama Ecem'i bir daha üzersen senin gözlerini kaşıkla oyar, kafanı baltayla keser sonra damatlık giydirip dereye atarım, anladın mı?" dedi. "Anladım. Ecem'i hiç üzmeyeceğim, can sağlığım için." dedim gülerek. Furkan salağı durur mu atladı hemen; "Aaa şimdi bırakalım bu konuları üzmez Ecem'i benim Savaş arkadaşım zaten. Ama bana teşekkür etmiyorsun hiç sen Savaş." diye. "Hiç bir halt yapmadığın, kurabiyeleri gizli gizli götürdüğün ve ayak altında dolaştığın için teşekkür ederim, Furkan." dedim sırıtarak. "Aa ne demek kardeşim? Arkadaşlar bugünler için var değil mi ama? Neyse Zeynep hadi biz de birlikte yemek falan yiyelim, gel canım." dedi Zeynep'in koluna girerek. "Ne yemeği kardeşim. Sen zaten yeterince götürdün buradaki yemekleri. Ecem'i getirin sonra ne yaparsanız yapın." dedim. "Tamam merak etme. Biz getiririz Ecem'i. Olmadı sırtıma atar getiririm merak etme." dedi. "Lan sen niye Ecem'i sırtına falan atıyormuşsun? O kollarını keser münasip bir yerine montelerim. Yengen o senin hem. Ayrıca konu sen olunca merak etmekten kendimi alamıyorum. Bu işi de eline yüzüne bulaştırmazsın inşallah." dedim. "Tamam abi. Kızma abi. Anladım abi. Biz gidelim abi. Hayırlı işler bol güneşler abi." deyip Zeynep'le gittiler.
Ecem affeder mi acaba beni? Bu kadar hazırlıktan sonra affetmezse Boğaz Köprüsü'ne gidip; "Beni affetmezsen atlayacağım." falan derim. O da olmazsa gerçekten atlarım herhalde köprüden. Onu üzmekten başka hiç bir şey yapmadım. İlk defa hayırlı bir iş yapıyorum şurada. Ecem'e evlenme teklifi ediyor gibi heyecanlıyım. Of ben daha üstümü değiştireceğim. Aslında ben bir kot bir tişörtle de yakışıklıyım. Ama yine de ben üstümü değiştireyim. Hemen arabaya atlayıp eve geldim. Duşa girdikten ve üstümü değiştirdikten sonra evden çıktım.

Ecem'den...
Zeynep'le Furkan'ın odaya dalmasıyla gözlerimi açtım. "Furkan sen dışarı çık. Ecem hazırlanacak." dedi gizemli arkadaşım Zeynep. "Neye hazırlanacağım? Çıkıyor muyum? Ama doktor yarın demişti." dedim. "Savaş konuşu doktorla bugün taburcu oluyorsun." dedi Zeynep. "Savaş mı? Neden? Hem o nerede? Ne zaman konuştu doktorla?" diye sorularımı hızla sıraladım. "Kızım sen ne çok soru soruyorsun. Savaş nerede ben nereden bileyim. Bugün doktorla konuştu sonra gitti işi varmış." dedi. Of ne işi var ki? Daha da önemlisi: Kiminle işi var? "Tamam yardım et de kalkayım." dedim Zeynep'e. "Geldim." deyip kolumdan tuttu Zeynep. "Ben dışarıda bekliyorum sizi." deyip çıktı Furkan. "Bu elbiseyi giy bence." dedi Zeynep yanındaki poşetten çıkardığı elbiseyi üstüme tutarken. "Ne elbisesi ya? Altüstü eve gideceğim. Francisco'nun yanına değil." dedim. "Hay senin Francisco'na... Bu elbiseyi giymeni istiyorum belki ben. Giyeceksin ulan bu elbiseyi hem bak pespembe çok tatlı pamuk şeker gibi. Giyiyorsun hemen." dedi. "Giymeyeceğim bana ne?" dedim. Bazen çocuk gibi olabiliyorum lise sonda olmama rağmen. "Giyeceksin ulan. Adamı hasta etme. Daha makyaj yapacağız, saçını düzelteceğiz." dedi. "Of tamam atarlı girl." dedim daha fazla Zeynep'le inatlaşamayacağımı anladıktan sonra.
Yarım saat sonra...
Pembe, hafif kısa, uçuş uçuş kısacası evde giyilmeyecek ve neden giydiğim hakkında en ufak bir fikrim olmayan elbiseyi giydikten sonra Zeynep saçımı yapıyordu. Şu an Zeynep bir savaşçı edasıyla benim dalgalı ama yataktan kalkınca Bülent Ersoy'a rakip olacak hale gelen saçlarımla uğraşıyordu. Zeynep; "Ayy çok güzel oldun." diye anırınca gözlerimi açtım. Ona çaktırmadan uyumaya çalışmaya çalışıyordum. Makyaj istemediğim halde yine de çok hafif yaptı Zeynep cadısı. Sonra hastane odasıyla vedalaşıp Furkan'ın yanına gittik. Annemle babam, babamın işleri yüzünden hemen İzmir'e döndüler. Savaş Bey desen o da ortada yok. Allah'ım Zeynep'le Furkan'da olmasa çok yalnızım. Furkan; "Buyrun hanımlar." deyip önce ön koltuğun kapısını Zeynep için açtıktan sonra arka kapıyı da benim için açtı. Arabaya binmeden Furkan'ın kulağına; "Yoksa ben hastanedeyken Zeynep'le gizli gizli evlendiniz de bunu kutlamaya mı gidiyoruz?" dedim gülerek. "Keşke." dedi Furkan. "Ne konuşuyorsunuz? Binsenize hadi." dedi Zeynep ön koltuktan bağırarak. "Tamam." deyip bindikten sonra Furkan arabayı evden baya uzakta bir yere sürmeye başladı. Yarım saat sonra 1999 kez "daha gelmedik mi?" dememden sonra araba durdu. Kapıyı siyah pantolonu, siyah sweatshirti ve her zaman ki gibi dağınık o çok sevdiğim siyah saçlarıyla ve takmadan yaşayamıyormuş gibi hep taktığı bileklikleriyle Savaş açtı. 'Ne ara süzdün de çocuğu ressamın tablosunu anlattığı gibi anlatıyorsun lan. Bu arada geçmiş olsun kanka.' diyen iç sesime bile cevap veremedim şaşkınlıktan. Ne işi var Savaş'ın burada? Hem biz burada ne yapıyoruz? "Gel bakalım prenses." deyip elini uzattı Savaş. Zeynep'le Furkan'a hiç te iyi olmayan bakışlarımı attım. "Gelmiyorum. Gelmeyeceğim. Ben eve gideceğim." deyip arabadan inip yürümeye başlamıştım ki Savaş kolumu tuttu. Furkan'la Zeynep gitmişlerdi. "Çok güzelsin, prenses." dedi. "Ben gitmek istiyorum." dedim. "Hiçbir yere gitmiyorsun." dedi ve ilerideki masaya doğru yavaşça çekiştirmeye başladı elimi tutup. "Hastaneden yeni çıkmasaydın bu kadar nazik olmazdım." dedi Savaş öküzü. "Öküz." diye bağırdım. Ormandaydık resmen. İşte kendi ortamına getirmiş beni. Ayı. Ama burası çok güzeldi. Her tarafta papatyalar ve pembe, mor ve turuncu çiçekler vardı. Cennet gibiydi burası. Masanın yanına geldiğimizde sandalyenin yanında bir gitar olduğunu gördüm. Bu gitarla Savaş'ın kafasını kırmak çok güzel olurdu. Sandalyeyi oturmam için çeken Savaş'a şaşkınlıkla baktım. Herkes şokta. Herkes şaşkın. Tüm ülke bunu konuşuyor. Taraftar şokta. Savaş bakışımı görünce gülüp; "Ben de kibar olabiliyorum bazen." dedi. Savaş'ın çektiği sandalyeye oturdum. Savaş ta karşıma oturdu. Acıktığım ve hastane yemeklerinden bıktığım için yemeğe hayır demedim. Savaş ta bir şeyler yedikten sonra kurabiye tabağını uzattı. En sevdiğim kurabiye. Nerden biliyor diyeceğim ama kesin Zeynep söylemiştir. Kurabiyeyi alınca üstünde "Beni Affet" yazdığını gördüm. Gözümden akan yaşı durduramamıştım. Savaş kalkıp yine dün ki gibi göz yaşımdan öptü. "Ağlama. Eğer ağlarsan hep böyle öpeceğim göz yaşından." dedi. "O zaman ağlarım hep." diye düşündüm. Ama şanssız ben sesli düşünmüşüm. Savaş karşımda tüm yakışıklılığıyla sırıtıyordu. "Ben onu sesli mi söyledim?" dedim. "Biraz öyle oldu." dedi gülerek. "Pembe çok yakışmış ama ben sana kırmızıyı daha çok yakıştırıyorum." demişti daha da kızarmama sebep olarak. "Yani diğer renkler yakışmıyor bana, bunu mu demek istiyorsun?" dedim. "Bütün renkler senle güzel. Her şey senle güzel." dedi kalbimin ritmini değiştirerek. Sandalyenin yanından gitarı alıp karşımdaki sandalyeye oturup hem gitar çalıp hem de gözlerime bakarak şarkı söylemeye başladı.
Sanki ilk baktığım gözlerdi gözlerin
Duyduğum en güzel şarkı sesin
Sabah uyanmak artık başka çok başka
Çünkü sabahlar artık senle hep senle
Nanananana......
Her şey senle ilk aşk belki senle
Senle senle karışmak güzel senle
Her şey senle hayaller güzel senle
Senle senle hep senle

Sanki ilk tuttuğum ellerdi ellerin
Yağmur yağmur ıslak tenin
Gece ayışığı artık başka çok başka
Çünkü geceler artık senle hep senle
Nanananana.......
Her şey senle ilk aşk belki senle
Senle senle karışmak güzel senle
Her şey senle hayaller güzel senle
Senle senle hep senle
Her şey senle ilk aşk belki senle
Senle senle karışmak güzel senle
Her şey senle hayaller güzel senle
Senle senle karışmak güzel...
Şarkı bittiğinde gözlerimde yaşlarla güzel bir rüyadan uyanmış gibiydim. Hani uyandıktan sonra tekrar aynı rüyayı görmek istersiniz ama göremezsiniz ya. Öyle güzel bir rüyaydı. Savaş yanıma gelip gözyaşlarımı sildi sonra da öptü. "Ben sana ağlama demedim mi? Bilerek yapıyorsun demi? Öpmem için." dedi. "Affettim." dedim. Belki yaptığım hata, belki de salaklık. Size göre doğru olmayabilir ama bana göre en doğru şey Savaş. "Gerçekten mi?" dedi Savaş. "Gerçekten." dedim. "Seni bir daha üzmeyeceğim. Seni çok seviyorum. Hatta seni Fenerbahçe'den bile çok seviyorum. Seni her şeyden çok ama çok çok seviyorum." dedi ve elleriyle yanağımdan tutup kendine çekti ve alnımdan öptü. "Ben de seni çok seviyorum öküz gibi öküzüm." dedim. "Her şey senle." dedi Savaş sımsıkı sarılıp saçlarımı öperken. "Ben ilk aşkı seni ilk gördüğümde, ilk çaresizliği ve korkuyu sen hastanedeyken, ilk kıskançlığı da sen o gece o adamla dans ederken hissettim. Ben ilk kez böyle şeyler hissettim hem de bir kız için. Sen o kadar özelsin ki her şeyi seninle yaşamak istiyorum." dedi. "O adamla dans ederken gelip adama yumruk atıp beni çekiştirerek dışarı çıkarınca sana çok sinirlenmiştim." dedim. "Benim sevdiğim kıza kimse dokunamaz." dedi. İç ses kankacım ben ölüyorum galiba hakkını helal et. 'Sus kız, çocuk çok şeker. Savaş'ı kesiyorum şu an hadi çüsss.' dedi iç ses. İç sesim bir katil. Savaş'ı kesiyor. Savaş geri çekilip sırıtarak bana baktı. Bileğimden tutup daha da yakınına çekti boyu benden uzun olduğu için başını biraz eğip dudağımı öpüyordu ki ben bir öküzlük yapıp başımı çevirdim Savaş ta yanağımdan öpmüştü.

Vote ve yorumu unutmazsanız çok ama çokk mutlu oluruz. Okuduğunuz için teşekkürler. Diğer bölümde görüşürüzzz ❤

Her Şey SenleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin