Sizinle daha iyi iletişim kurmam ve eksiklerimi tamamlamam için satır arası yorumlarınıza ihtiyacım var🥺 iyi okumalar✋🏻
🌿
Üzerimize düşen görevleri harfiyen yerine getirdiğimizde eve dönmek için çıkıp markete uğramış ve öyle geçmiştik. Arabaya bineceğimiz zaman bana çok komik gelen bir durumda kalmıştım. Minel tam öne binecekken birden geri çekilmiş ve İzmir ile bana bakmıştı. "Siz öne geçin." deyip ikimize bırakmıştı ön koltuğu. Ama tam bu sırada öne oturmak İzmir'e cazip gelmemişti. Zaten hali de yok gibiydi. Ben de Minel'in oturmasını istemiştim. Ege bana ve kardeşine gizlice göz kırpıp belinden iteklediği sevgilisini ön koltuğa oturtup kapıyı üzerine kapatmıştı. Biz de koyunlar gibi arkaya dizilip güle oynaya eve varmıştık.
Bahçede mangal yerini halleden babamın yanına gidip kocaman öptüm. "Kolay gelsin." Kafasını 'sağ ol' dercesine salladı ve eli kolu dolu giren bizimkileri izledi. "Ne aldınız bu kadar?"
Çantamı kafamdan çıkarıp tek omzuma astım. "Ortaya bir şeyler yapmak için aldık. Abur cubur da var. Çocuklar istediklerini aldı işte." Kafasını salladı.
"Arkadaşını çağıracak mısın?" Kaşlarım çatıldı. Babam üzerime mi oynuyordu?
"Çağırmalı mıyım?"
"Nazım'ı aradım ben. Al aileni gel diye."
Nazım amca, Yavuz'un babasıydı. Babamla tanış oldukları için direkt aramıştı sanırım. Aslında iyi olmuştu. Bir yanım Yavuz'u da burada istiyordu çünkü.
"İyi yaptın babacım. Benim de iki tane arkadaşım var. Onları da çağırmak istiyorum. Sorun olur mu?"
Omuz silkti. "Ne sorunu olacak kızım? Çağır gelsinler."
Babam eli de gönlü de bol birisiydi. Herkesi yedirmeyi çok severdi. Bu huyu dedeme benzermiş annem öyle söylerdi. Dedem yoldan geçen arkadaşlarını çağırıp bizim evde yemek yedirirmiş, ikramda bulunurmuş. Oğlu ise bunu devam ettiriyordu. Özellikle Sakaryadaki evde.
Koştur koştur odama çıkmadan hemen önce anneme misafirlerden bahsettim ve çıkıp hemen Gonca'yı aradım. Onlarda daha sıkı fıkı olmak istiyordum. Burada yalnız hissetsinler istemiyordum. Zor bir anında arkadaş diye beni aramalıydı, ona bu yakınlığı vermeliydim. Nahif sesiyle, "Alo?" diye açtı telefonu. "Gonca merhaba. Nasılsın, ne yapıyorsun?"
"İyiyim çok şükür Defne. Derin ile birlikte yatıyorduk öyle. Sen?"
Gülümsedim. "Ben de iyiyim çok teşekkür ederim. Aslında seni, hatta sizi, bize davet etmek için aramıştım. Akşam yemeğine. Gelirseniz gerçekten çok mutlu olurum." Sözlerim bittikten sonra birkaç hışırtı geldi. Biraz da Derin'in mırıltıları. O an akşam bize gelmeleri için dua ettim çünkü canım bebek sevmek çekmişti.
"Aslında süper olur biliyor musun? Dün herkesi uğurladım ve bugün yalnızdım. Bir yerlere gitmek istedim ama hem Derin çok küçük hem de nereye gideceğimi bilemedim. Selim biraz sonra eve gelecek, ona da sorayım olur mu? Sana kesinlikle haber vereceğim." Eşine sormadan hemen kabul etmemesi o kadar hoş bir hareketti ki, Selim'in çok şanslı olduğunu düşündüm bir kere daha.
"Tamam hayatım bekliyorum. Görüşmek üzere."
"Görüşürüüzzz." dedi ve kapattık. Hemen üzerimdeki elbiseyi çıkarıp yeşil pötikareli ikili bir takım giydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEFNE
ChickLitDefne ile Asaf Yavuz'un hikayesine hoş geldiniz. "Taşın çiçeklenmeye tenezzül etmesinin vaktidir artık." İçinizi darlatmayacak, sakin şeyler istiyorsanız Defne'ye bakın derim.🥺🫰🏻