🌿
"Bir şey diyeyim mi? Doktor olsam bütün hastalar sıraya dizilirdi. Baksana ne kadar yakıştı bana."
Gülümserken iflah olmazmışım gibi kafasını sallıyor. "İlk sırada kim olurdu sence?" Düşünüyorum ama aklıma kimse gelmiyor. "Düşününce kimse sıraya girmedi aklımda." Kaşlarını çatıp önlüğün cebine elini atıp beni yakınına çekiyor. "Nasıl gelmedi?"
"Baya."
"Ben olurdum ilk sırada. Hatta şu an bile hastanım. Ne olur tedavi et beni." Boğazımı temizleyip ciddileşmeye çalışıyorum. "Yalnız Yavuz Bey, doktorunuza böyle şeyler söylemeniz hoş değil. Hasta-doktor ilişkisi içinde kalırsak memnun olurum."
O da benim gibi kendini role kaptırıp ciddileşiyor ama yüzünde silinmeyen bir mutluluk hep var oluyor. Gözleri sayesinde. "Doktor Hanım hastanız olduğumu söyledim sadece. Siz yanlış anlamış olabilir misiniz?" Gafil avlanıyorum. "Yanlış anlamak benim değil senin alışkanlığın olabilir mi?" Bu dediğime kaşları çatılıyor ama benim güldüğümü görünce tüm ciddiyeti bozup yanağımdan makas alıyor.
Masasına kalçasını yaslamış beni de yakınına çekmişti. Bu duruş beni gerçekten delirtmeye yeterdi. Uzun boyundan mı, serin suyundan mı...
"Neden ağrı kesici iğne oldun? Neyin var?"
Varlığını unuttuğum ağrım ufak bir sızıyla ben burdayım diyor. Elim istemsizce kasıklarıma giderken yüzümü buruşturmaktan geri duramıyorum. "Regl ağrısı. Normalden daha ağrılı geçiriyorum." Dayanılmaz bir hale gelirken alnımı hemen yanımdaki omzuna yaslayıp geçmesini bekliyorum. "Oturmak ister misin?" Kafamı olumsuzca sallıyorum. Şu an huzurumdan olmak istemiyorum çünkü.
Sığınacak liman bulmak
Gemi: 1
Ben: 1"Belin ağrıyor mu?"
"Çok."
Bir eli giydiğim önlüğün üzerinden belime gidiyor ve orayı hafif hafif ovalıyor. Beni rahatsız etmiyor, aksine içimi sıcacık yapıyor. "Bu durumlar magnezyum eksikliğinden de kaynaklanıyor. Takviye alman gerek. Öncesinde kuruyemişlerden, baklagillerden, yeşil yapraklı sebzelerden, yumurta ve domatesten bol bol yemeye başlarsan bu açığı kapatabilirsin ama şimdilik sana ilaç aldıracağım. Akşam yatmadan içebilirsin." Sizce de mesleğine bürünmesi çok karizmatik durmuyor mu? Buna lütfen cevap vermeyin, kavga edebiliriz. Kafam hala omzundayken gülümsüyorum. "Hakkını gerçekten nasıl öderim bilmiyorum Yavuz. Yemek yemeye geldiğinde bırak da benden olsun. Bu zamana kadar ilaçlarımın parasını bile almadın. Buna canım sıkılıyor." Geri çekilip yüzüne baktığımda belimdeki eli de duruyor. Hem hareketleri duruyor hem de olduğu yerde duruyor. Belimde.
"Ben..." Burnumu sıkıyor. "Bunları..." Sağ yanağımı sıkıyor. "Hakkımı öde ya da borçlu kal..." Sol yanağıma geçiyor. "Diye yapmıyorum." Çenemi de sıktığında elimi elinin üzerine koyup onu durduruyorum aksi takdirde hem yüzümün kızaracak olmasından hem de onu yemek zorunda kalacak olmamdan korkuyorum. Ona attığım adım boşa gitmiyor ve aramızdaki mesafe kayboluyor. "Ama ben de sana bir şeyler yapmak istiyorum. Bunu sabote edemezsin."
"Yiyip içtiğim şeyin parasını ödemem sabote etmek mi oluyor?" Evet?
"Evet."
"Ne zamandan beri canım?" diyor alaylı bir sesle ama ben ona değil canım demesine takılıyorum. İçimden BİR DAHA SÖYLE diye bağırmak geliyor. O kadar güzel söylüyor ki, bu kelime büyülüymüş gibi geliyor. Canım diyor resmen. Kekelemeden konuşmak için kendimi hazırlıyorum, heyecandan delirebilirim her an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEFNE
ChickLitDefne ile Asaf Yavuz'un hikayesine hoş geldiniz. "Taşın çiçeklenmeye tenezzül etmesinin vaktidir artık." İçinizi darlatmayacak, sakin şeyler istiyorsanız Defne'ye bakın derim.🥺🫰🏻