Güzel okumalar ben yavuzla defneye doyamiyorum doysun bu sayfalar
🌿"Allah'ın nasıl acılar bunlar Ya Rabbim!"
Biz kıkırdarken Deniz elindeki telefon ile İzmir'in attığı fotoğrafa bakıyordu. Biz dediğim, Yavuz ile ben.
Yavuz koltuktan beri Deniz'i dürttü. "Kalk oğlum yerden üşüteceksin."
Deniz kalkmadığı gibi daha da yayıldı yere. "Ya Yavuz abi, ne yapacağım ben?" Ben gülümserken Yavuz kolunu Deniz'e uzatmış yakasını çekiştiriyordu. "Ne, ne yapacaksın Deniz? Bir saattir kızın fotoğrafına bakıp zırlanıyorsun. Ne yapmak istediğini de anlamıyoruz ki yardım edelim."
"Evet." dedim parmaklarım Yavuz'un saçlarını usulca turlarken. "Kalk düzgünce konuşalım geç şu koltuğa. Bir de oturmadan önce de bana bir çay koyar mısın bir tanem?" Deniz oflayıp kalktı ve bardağımı alıp mutfağa gitti. Bunu fırsat bilen Yavuz kafasını bana döndürdü ve ensemden tutup eğdikten sonra dudaklarımı öptü. "Oh mis. Ballım benim." Elimi yüzüne atıp sıktım. Dizimde yattığı için daha rahattım. "Sensin ballı. Şu tatlılığa bak." Sırıttı. "Önce şu Deniz'in problemini çözelim sonra da seninle bir güzel randevuya çıkalım. Kafeyi dert etmediğini biliyorum. Artık kafen büyüyor ve emanet edebileceğin donanımlı bir sürü çalışan var."
Öyleydi gerçekten de. Henüz kimseye söylememiş bile olsam restoranımın ikinci bir şubesini açmak istiyordum. Bu aralar dışarıdan bir sürü insan geliyordu, herkes internette burası hakkında videolar gördüklerini söylüyordu. Boş yer olmadığı için üzülerek gönderdiğim o kadar müşteri vardı ki.... Bu kötü olsa da böyle büyüdüğüm için çok mutluydum.
"Çıkalım aşkım." dedim cilveli bir sesle. "Aşkın seni yesin de gör. Şu hallere bak ya, seni hiç yanımdan ayırmak istemiyorum." Ben gülüp tekrar yüzünü mıncırırken Deniz çayı önüme bıraktı. Yavuz hemen ciddileşip dizimden kalktı ve adeta bir aşkolog havasına bürüdü.
"Ablacım hiç İzmir ile bu konuların az da olsa imasını falan yaptınız mı?" Kafasını koltuğun arkasına yasladı ve bana döndürdü. "Ben ona yaptım. Anladığına eminim."
Yavuz, "O zaman tekrar yapman için seni durduran şey ne? Yani bu sefer ondan mı adım bekliyorsun?" deyince Deniz bir durdu. Omuz silkti. "Bilmiyorum. Bekliyor olabilirim. Yazmak ya da konuşmak istiyorum. Hem de çok ama tam yapacakken duruyorum. Diyorum, "Deniz bu kız senden hoşlanmıyor oğlum öyle olsa yazardı." Sonra da rahatsız ederim diye hiçbir şey yapmıyorum."
Çayımdan bir yudum alıp ağzımı kapattım yoksa İzmir'in ona aşık olduğunu söyleyebilirdim yanlışlıkla.
"İyi de senin düşüncenle onun düşüncesi bir değil ki. Belki de bu söylediklerinin hiçbirini düşünmüyor, son defa atacağın adımı, tek bir mesajını bekliyor sana adım atmak için? Bunu yapmadan bilemezsin. Ben her şeye rağmen adım atman taraftarıyım." Hızlıca kafamı salladım. "Birkaç güne gideceğini söyledin Deni. Aklında kalacağına yanında kalsın. Hayat bekletmeye gelmiyor ve sen de bekletme. İzmir'in içini de bilen biri olarak at adımını diyorum ben de."
Deniz ayaklandı, kafasında hala oturtamadığı şeyler olduğunu bildiğim için İzmir'in içini bildiğimi söylemeliydim. Bu onun desteği olacaktı, düşünüp bundan destek alacağı aşikardı. Gelip her iki yanağımdan da öptü, ardından Yavuz'un omzuna elini atıp sıktı. "Teşekkür ederim, iyi ki varsınız." İkimiz de gülümsedik ve aynı anda, "Sen de." dedik. O da iyi ki vardı ve iyi ki onun ablasıydım. Savsak adımlarla kaldığını odasına yürüdü. Derin bir nefes aldım, üzülsünler istemiyordum. Birbirlerini üzmeyecekleri açıktı ama bu evreye gelene kadar kırgınlık onlardan uzak dursun istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEFNE
ChickLitDefne ile Asaf Yavuz'un hikayesine hoş geldiniz. "Taşın çiçeklenmeye tenezzül etmesinin vaktidir artık." İçinizi darlatmayacak, sakin şeyler istiyorsanız Defne'ye bakın derim.🥺🫰🏻