bir eylül akşamı, defne

119 18 2
                                    

Sizleri, canı gönülden.
🌿

"Hayır anne, abartı olmaz giyebilirsin." Kafasını sallayıp elindeki elbiseyle odaya geri girdiğinde gülümsedim. Meliha annenin, artık teyze dememem konusunda derin bir istek duyan kadını kıramayışım sonucu annem olan Melih annenin, evine gidiyorduk.

Evlilik teklifi almamın üzerinden çok zaman geçmeden evimizde sade bir isteme ve nişan yapmıştık. İnci'nin nişanına gittiğimde o kadar güzeldi ki, her adımım için ondan yardım almıştım ve bana severek yardımcı olmuştu. Bu zaman içerisinde İnci, Ahmet Emir'in karısı sıfatını değil benim canım arkadaşım sıfatını taşıyordu. Yavuz zamanında Ahmet Emir ve İnci'nin nişan yüzüklerini getirmişti. Ahmet Emir ise bizim yüzüklerimizi getirmişti. Aralarındaki manası neydi bilmiyordum ama çok hoşuma gitmişti. Birbirlerinden uzak bile olsalar, onlar en yakın arkadaşlardı. Buldukları her fırsatta birbirlerini arıyor, uzun uzun muhabbet ediyorlardı. Dediğim gibi ben de İnci ile artık daha yakındım.

Diğer yanımda ise ellerini hiçbir zaman sırtımdan çekmeyen kız kardeşlerim vardı. Gonca, Derin'den müsaade bulduğu zamanlarda-ki bulamadığında bile bulmaya çalışıyordu- yanımdaydı. Minel, izin günlerinin tamamında yine yanımdaydı. Kuşkusuz en büyük yardımlardan biri de İzmir'in restoranların başında benim gibi çalışmasıydı. Onlara o kadar minnettardım ki, her seferinde onları mutlu edecek şeyler yapmaya çalışıyordum. Canım kızlarım.

Ben hazır bir şekilde kabanıma sarılmış annemi bekliyordum ama kendisi o kadar heyecanlıydı ki, kıyafet seçememişti. İlk defa da gitmiyordu ama neden bu kadar heyecanlanmıştı bilmiyordum.

Kafam bu aralar çok doluydu. Düğünü çok geçe bırakmak istemediğimiz için hazırlıklara başlamıştık ve birçok şeye karar verirken yoruluyordum. Yavuz çok yoğundu ve bu ara çok görüşememiştik. Özlediğimden sürekli huysuzlanıp sorun çıkardığım için kendimi kötü hissediyordum. Bugün doğum günümdü. Ama sabah üstünkörü kutlamıştı herkes. Normal zamanlarda bu bile bana yetiyordu ama bu aralar o kadar ilgi istiyordum ki, buna ben bile şaşırıyordum. Yine gözlerim dolduğu sırada annemin ayak seslerini duydum.

Belki Meliha annelerde kutlarlardı.

"Hadi mi?"

"Hadi çıkalım annem." Ona gözlerimin dolduğunu belli etmeden direkt ayaklandım ve arabaya geçip beklemeye başladım. Evlerimizin arası çok uzak değildi o yüzden hemen vardık. Arabayı bahçeye park edip arabadan indiğimde yüzüme sek bir soğuk vurdu. Kabanıma daha çok sarıldım. Arabanın sesini duyan Meliha annem hemen kapıya çıkıp bütün güleryüzüyle bizi karşıladı. İki annemin de böyle anlaşması beni mutlu ediyordu.

"Hoş geldin kızım."

"Hoş buldum anne." Geri çekilip yüzüme baktı ve bir daha sarıldı. "Canım benim." Bu kadar sevilmek beni şımartıyordu sanırım...

Kabanı çıkartırken kapının önü dikkatimi çekti. "E anne misafirlerin gelmedi mi hala? Normalde Serpil teyze herkesten önce gelirdi." Mutfağa girerken cevapladı. "Yok annem dünürümle biraz yalnız oturmak için saati geç söyledim onlara." Bunu söylerken ne kadar keyif aldığını anlatmama gerek yoktu.

İçeri girdiğimde, ki üzüntüm direkt olarak başlamıştı, kimse beni şarkılarla ya da pastalarla karşılamamıştı. Saçma bir şekilde ÇOK üzgün hissediyordum. İçten içe belki kırgın.

DEFNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin