üzüntü

527 51 8
                                    

Yanlislarim olursa soyleyiinn güzel ve bol yorumlu okumalaarr inşallaahh🌸

🌿

"Abla tost alayım sana, onu ye bari. Bak doktor iyi dedi."

"Çıkarsınlar o zaman, görmek istiyorum." diyorum tıpkı bir çocuk gibi. Çıkarmayacaklarını biliyorum. Yavuz'un önlüğünü onu beklediğim için bana vermişlerdi. Gördüğüm anda canım çıkana kadar ağlamıştım çünkü giydiğim o bembeyaz önlük kıpkırmızı olmuştu. Telefonu da bendeydi. Meliha teyze sayısız kere aramıştı ve korkmaması için Deniz'e açtırıp bir hemşire gibi ameliyatta olduğunu söyletmiştim. Biraz daha geçtikten sonra annemi arayıp yanına gitmesini ve öyle söylemesini istemiştim. Ne yaptığından haberim yoktu şu an. Çocukları da Deniz bilgilendirmişti. Ben ise öylece donmuş bir şekilde duruyordum.

"Şu an çıkarmayacaklarını biliyorsun. Ameliyat biteli çok olmadı."

"Görmek istiyorum Deniz." diye tekrar ağlamaya başlıyorum. "Eğer bıçak bir santim daha aşağıya inseymiş felç kalabilirmiş." Ameliyatından çıkan doktor arkadaşı çok üzgün olduğunu ve bunları söylemişti. Bunların olduğunu düşünmek beni kahretmişti. Sürekli durup tekrar ağlamaya başlıyordum, dayanamayacak gibi oluyordum.

Ağlamayla karışık bağırış sesleri gelince kafamı o yana çevirdim. Gelen Meliha teyze ve Nazım amcaydı. Geldiği gibi bana bir şeyler soracağından ayağa kalkıyorum. O kadar hızlı adımlarla yanıma geliyor ki şaşırıyorum. "Defne, Yavuz nasıl?" diye soruyor ama zar zor. Ağlamaktan konuşamıyor bile. "İyi Meliha teyze. Ameliyatı yeni bitti sayılır." Kalktığım koltuğa onu oturtuyorum çünkü ayakta duracak gibi değil. Nazım amcaya baktığımda o da hemen Deniz'in yerine oturuyor ve ardından bana bakıyor. "Senin nasıl haberin oldu kızım?" diyor titreyen sesiyle. Evlat acısı yaşamadıkları için şükrediyorum.

"Ben bu sabah hastanedeydim. Taksi ile dönecektim ama Yavuz arabasının verdi. Akşama almaya gelecekti, gelmedi. Aradım, açmadı. Sonra annem aradı böyle böyle diye, haberlerde görmüş. Onun üzerine hastaneye geldik hemen." dedim biraz değiştirerek. Böyle anlatırken bile gerilmiştim. Kafasını salladı usulca. Kanlı önlüğü görmelerini istemediğim için usulca aldım ve izin isteyerek Yavuz'un odasına doğru ilerledim.

Sanki omuzlarım üstümdeki kıyafeti bile taşıyamıyor gibi düşmüştü. Canım öyle yanıyor, öyle yanıyordu ki... Denizleri kurutabilirmişim gibi bir yangındı bu. Odasına girip ışığı yaktığımda, ilk camdan girdiğimde fark etmediğim şeyi fark ettim. Masanın üzerinde bir çiçek buketi vardı. Oraya doğru yürüdüğümde odasındaki aynanın karşısına denk düşmüştüm. Çiçekler hemen yanımdaydı ve gözüme renklerimizin uyumu değdi. Çiçekler maviydi ve benim üzerimdeki gömlek de maviydi. Çiçekleri incelerken üzerindeki nota gözüm ilişti. Zarftaydı ama zarfın dışında duruyordu. Elimi uzatıp çekince duymadan aldım.

"Sen bugün benim mavi çiçeğim olduğun için senin çiçeklerin de mavi olsun istedim. Biraz da gözlerinin mavisinden çalmışlar güzel gözlü Defne." yazıyordu. Elimdeki not ile sandalyeye çöküp ağlamaya başladım. Bana çiçek almıştı ve büyük ihtimalle arabayı almaya gelirken getirecekti. Sesim çok çıkmasın diye ağzımı kapatmak istedim ama gücüm ona yetmedi, yüksek sesle ağladım.

🌿

"Normal odaya alındı. Çok yormadan görebilirsiniz." Kafamı kaldırmamın sebebi bu sözlerdi. Yerimden hareket bile etmeden Meliha teyze ve Nazım amcanın odaya gitmesini bekledim. Onlar ailesiydi ve odada yatan evlatlarıydı. Ne olursa olsun öncelik onlarındı.

"Defne? Gelsene kızım."

"Yok amca siz girin. Ben sonra girerim, yormayalım."

İkisinin birden bakışları sertleşti. Meliha teyze geri gelip ellerimi avuçlarına aldı ve gözlerime doğru baktı. "O ne demek öyle? Akşamdan beri burada bekliyorsun. Eğer bizden çekiniyorsan biz her şeyin farkındayız ve inan bu bizi mutlu ediyor Defne. Odaya beraber girelim olur mu?" dediğinde şok olup kalırken yanımdaki Deniz eli ile sırtımdan ittirdi. "Sen git ben de bizimkileri bekleyeyim, görmeye geleceklerdi."

DEFNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin