BOLLL BOLLL YAVUZ VE DEFNELİ BÖLÜME HOS GELDİNİZ
Yanlislarim varsa affola🤍🌿
"Ah, bak çok acıyor dikişlerimi patlattım sanırım, bir baksana." Yerimden fırladığım gibi üzerindeki tişörtü yukarı sıyırdım. Hiçbir şey yoktu ve sargısı yepyeni duruyordu. Yüzüne yalandan çatık kaşla baktığımda sırıttı. "Bak seni pataklarım."
Kolunu açıp yatağında hafif yana kaydı ve eliyle vurdu. "Sen de beni dövmek için yer arıyorsun. İyileşeyim de ringe çıkalım bari." Yarasına dikkat ederek yanına uzandım ve kafamı omzuna yatırdım. Eli saçıma giderken oldukça huzurluyduk. "Sen beni ringe çıkmaya zorluyorsun canım. Hiç yer falan aramıyorum yani."
"Hıhı tamam." demesini beklemediğinden boşluğuma geldi ve güldüm. Elimi yüzüne atıp suratını avucuma sıkıştırıp hırçınca sevdim. İçimde bir yerlerden kopan, "Ananın yavrusuu..." söylemini zor da olsa bastırıp yüzünü sonunda rahat bıraktım. "Sen bana böyle ilgi gösterince ben bu yatakta olduğum için mutlu oluyorum Defne."
Yüzümü biraz daha boyun girintisine yerleştirdiğimde elim artık üstü morarmış elindeydi. "Öyle deme. Ben senin bu halinden memnun değilim. Böyle olmasan da sana ilgi gösterirdim ki ben." Parmağı elimin üzerini sevdi usulca. "Flörtler böyle durup konuşuyor mudur sence?" derken demek istediğinin kafamın boynunda olması olduğunu anladım.
Omuz silktim. "Flörtü mü kaldı işin canım?"
"Kalmadı mı canım?"
Cıkladım. "Kalmadı. Ben flörtüme zırıl zırıl ağlamam, bana onu göstersinler diye hemşireye yalvarmam."
Kafasını kaldırıp yüzüme bakmaya çalışınca huysuzlanıp yüzümü boynundan kaldırdım. Bir eli önce gözlerimi sonra çillerimi, yanaklarımı usul usul dolaşırken gözlerinde hayranlık vardı. Saf sevgi vardı.
"Sen bana öyle büyük bir hediyesin ki... Nereden bilebilirdim yemeklerine bayıldığım kızın kendisine de bayılacağımı? Gerçekten... Defne iyi ki varsın." Ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilmiyordum. Beklemediğim zaman gelen güzel sözler beni dumura uğratıyordu.
"Yavuz beni ağlatacak mısın? Asıl sen iyi ki varsın. Olmasan hasta olduğumda dudağımda çıkan o yara hala olduğu yerde duruyor olurdu biliyor musun? İşte öyle büyüklü iyi ki varsın. Eksik olma çünkü varlığın çok güzel."
Gerisin geri yattığında zaten dışarıda olan ayaklarımı yere uzatıp ayakkabılarıma bastım ve yataktan kalktım. "Nereye?"
"Canım biraz kahve istedi. Sen de ister misin? Hemen karşıdan alıp geleceğim."
"Gitme, buraya söylesek gelmez mi?" Bilmiyorum dercesine dudaklarımı büzdüm. "Hemen gelirim zaten. Sıcak kahve alacağım, üşüdüm biraz." Üşüdüm dediğimde hemen etrafa bakındı. Üzerime vermek için bir şeyler baktığını anladım hemen ve bu tatlılığına karşı koyamayıp yanağına içli bir öpücük kondurdum. Sanırım... Buna alışmaya başlamıştım. Sevgi diye bir şey gerçekten vardı. Yavuz'u seviyordum yoksa neden elin adamını her dakika öpmek isteyeyim ki?
Birkaç saniye gülümsemesini durdurup konuşamadı ama sonra konuştuğunda, "Dolapta hırka var annem koymuştu. Al onu üzerine, bekliyorum seni." dedi. Dolabından siyah hırkasını alıp odadan çıktım.
Asaf-böyle demek de garip hissettiriyor- ne kadar odadan çıkmak istese de ameliyatına giren doktor arkadaşı izin vermiyordu. Sürekli onu ekip kalkmaya çalışıyordu ama bu sefer de bize tosluyordu. Gerçekten ciddi bir yaralanmaydı ve bunun tehlikesini her ne kadar ameliyatta atlatmış olsa da sonrasında da dikkat etmesi gerekiyordu. İlk akşam yanında Meliha teyze kalmak istemişti. Ben teklif dahi etmemiştim çünkü onun evladıydı, yanı başında olmak isterdi her zaman.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEFNE
ЧиклитDefne ile Asaf Yavuz'un hikayesine hoş geldiniz. "Taşın çiçeklenmeye tenezzül etmesinin vaktidir artık." İçinizi darlatmayacak, sakin şeyler istiyorsanız Defne'ye bakın derim.🥺🫰🏻