orkide

496 42 14
                                    

Güzel okumalar cünkü sedati dovduk

🌿

Yavuz beklemeden ortası kırılmış camların içinden kafeye girdi ve birkaç masanın devrilmesini bile umursamadan Sedat'ı boynundan yakaladığı gibi iç tarafa fırlattı. Ben dizlerimin üzerine çökecekken Deniz ile Ege yanıma geldi. "Abla iyi misin?" Cevap bile veremiyordum çünkü titremekten konuşamıyordum. "Abla cevap ver, yanındayız, geldik. Duyduk seni. Ablam, canımın içi." Saçlarımın çekildiği yerden titreyen eliyle okşuyordu ama canım çok yanıyordu. Yavuz kendinden geçmiş bir şekilde Sedat'ın yüzüne yumrukları indiriyordu. Ağzından küfürü ilk defa duyuyordum ve kendini kaybetmiş gibiydi. O an başına bir iş gelmesinden korktum. "Deniz, Yavuz..." Yavuz beni mi duydu yoksa aynı şeyi mi düşündü bilmiyorum ama ölü gibi yerde yatan Sedat'ı bırakıp bana döndü. Hızlıca yanıma geldiğinde kollarını bana saramadı. "Sana sarılacağım. Korkma tamam mı Defne. Benim, Yavuz." Ağlamam şiddetlendi. Ben ondan korkmazdım ki. Yavuz'un gelmesini fırsat bilen Ege ve Deniz jet hızıyla önümden geçip Sedat'ın başına gittiler. Onların da dövdüğünü biliyordum. Duyabiliyordum.

Usulca başımı Yavuz'un göğsüne yasladım. "Ağlama, ağlama bir tanem. Yanındayım, seninleyim. Korkma gözbebeğim. Korkma Defne'm." Alnıma öpücük kondurdu. Kızlar bunları nasıl duymamıştı anlamamıştım. Belki de çocuklar gelmemeleri için onları durdurmuştu. Böylesi daha iyiydi. "Çok korktum." Hıçkırdım. "Biliyorum, biliyorum canım benim." Bir daha alnımdan öptü. "Şimdi seninle hastaneye gideceğiz, kucağıma alacağım seni. Bileğini sakın oynatma tamam mı?" Kafamı salladım. Ayağa kalktığında zaman kaybetmeden beni kucakladı. Onu görmek istemediğim için kafamı Yavuz'un omzuna gömdüm. "Ege, polisi ara ve burada bekleyin. Başınıza iş açmayacak şekilde halledin. İlgileneceğim ben." Bir şekilde kafeden çıktık ama ben o anlarda kafamı toparlayamıyordum. Vücut titremem daha da çoğladı. Kalbimin hızının olması gerekenden daha fazla olduğunu fark ettiğimde nefes almakta zorlandım. "Defne, Defne sakin ol bir tanem. Gidiyoruz hastaneye tamam mı? İyisin, çok iyisin güzelim benim." Beni koltuğa oturttuğunda kemerimi bağlayıp direksiyon başına geçti. Süratle hastaneye vardığımızda yatağa yatırıldım ama oradan sonrası bende kesildi.

🌿

Ense kökümdeki ağrı bu sefer nezleden değildi. Bayılma sebebim yüksek ateş değildi. Hastanede olma sebebim iyileşebilecek hasta olmam değildi.

Kafam avcumdaki ele indi. Sanırım bundan sonraki hayatımda her gözümü açtığımda yanımda olacak kişiydi. Bir eli benim elimdeyken diğeri telefonu tutuyordu. "Hoş şeyler olmadı, senin demen gibi benim hanımın kardeşleri de biraz daldı. O yüzden bize sağlam şeyler lazım Ahmet Emir." Karşısındaki adam ne söylediyse görecekmiş gibi kafa sallıyordu. Ahmet Emir'in kim olduğunu dahi bilmiyordum. "Bana bir şey olmaz sen onu dert etme. Sadece o şerefsiz puşt için yardımına ihtiyacım var." Yine kafa salladı. "Bir tanesin, iyi ki varsın kardeşim... Gelmeye çalışırız değil kesinlikle geliriz seni özel gününde yalnız bırakmam ben, aklımdasın... Görüşürüz Ahmet'im." Telefonu kapatıp cebine koyarken bakışları bana değdi. Anında oturduğu yerden kalktı. "Güzelim, uyanmışsın. Günaydın." Üzerinde önlüğü vardı. Çalışma saatleri içerisindeydik sanırım. "Günaydın. Yatacak kadar bir şeyim yoktu ki, eve gidelim."

Kafasını salladı ve avucunu alnıma kapatıp saçlarımı geri ittirdi. "Evet hiçbir şeyin yok ama uyanmadan eve getirmek istemedim seni. Burada yanımda kal istedim." Eli yanağıma indiğinde yüzümü avucuna bıraktım.

"Çocuklar nerede?" Baş parmağı usulca yüzümü okşuyordu. "Hepsi kafede, seni merak ettiler ama uyuyordun güzelim." Kafamı salladım. "Kiminle konuşuyordun?" Gülümsedi. Yüzü yüzüme yakındı ve parlayan gözleri ile benimle ilgileniyordu. "Ahmet Emir ile konuşuyordum. Tek yakın arkadaşım. Kendisi komiser, nişanlanacak şimdi onu hatırlattı. Eşi de öğretmen biliyor musun? İnci ile tanışmanızı çok isterim." Oturduğum yerde kalkmak için hareketlendiğimde bileğime yüklendim ve giren sancı ile geri yerime yattım. "Ah!" Yavuz hemen ayağa kalkıp bileğimi eline aldı. "Neden kalkmak istediğini bana söylemiyorsun Defne, bileğin sargılı ve yüklenmemen gerekiyor."

DEFNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin