Tak tak ben geldim

KOVULDUN MACİDE NAZ GÜRSOY!

"Pizza!" Yeni bir pizza dağıtımı günü. Kapıyı bornozlu bir adam açınca kafamı kaldırıp yukarıya baktım. Çünkü adamın gökdelen gibi bir boyu vardı. Yaşadıkları ev villa ama adamlar tanınmayan bir pizzacıdan iki kutu pizza söylüyorlar. "Kim gelmiş sevgilim?" Bu sefer arkadan bornozlu bir kadın çıkınca pizzaları adamın kafasına atıp kaçmak istedim. "Karın geldi sandım." Oha tam diziye denk geldik. Macide bu adam karısını aldatıyormuş değil mi? Doğru anladım.

Hiç sesimi çıkarmadan pizzaları uzattım ve parasını alıp motoruma koştum. "Ay çok korkunçtu. Ben zengin olunca kimseyi aldatmayacağım. Kocam bana çok aşık olacak. Kocamın mommysi olacağım." He kesin olursun.

Kırmızı ışıklara denk gelince yanımda başka bir motorcu durdu. "Hay şansıma..." Kendi kendime mırıldandığımı duymuş olmalı ki bana seslendi. "Hadi yarış yapalım, prenses." Prenses mi? Gönder şunu Macide elimizden kaza çıkmasın. Adama döndüm. "Tamam yarışalım." 

Yeşil ışık yandığında motorcu yanımdan uçarak geçti. "Salak." 

Normal istikametimde pizzacıya doğru yol aldım. Ben dönerken Okan sipariş için yola çıkıyordu. "Macide naber?" Hiç yüz vermeden kafamdaki kaskı çıkarıp pizzacıya girdim. Sıtkı masadaki müşterilere siparişlerini götürürken bende dağılmış saçlarımı topladım. "Toplama şu at yelesi gibi saçlarını burada. Sonra her yerden saç teli topluyorum." Sıtkı sürekli benden şikayet ediyordu. "Ay sus zaten yoruldum. Sabahtan beri götüm yer değiştirdi oradan oraya gitmekten." 

Sıtkı ile biraz daha sohbet ettikten sonra yeni siparişleri götürmek için yola çıktım. "Abi aynı adrese üç seferdir pizza götürüyorum. Hayatımda yemediğim pizzayı adam tek günde yedi." 

Sıtkı yanıma geldi. "Sanane insanların yediğinden içtiğinden." Sıtkı'ya dilimi çıkarıp dışarıya çıktım. Kaskımı kafama takıp motoru çalıştırdım. Ama çalışmadı. Tekrar çalıştırmaya çalıştım ama yine çalışmadı. "Lan ne oluyor?" Arkamdan gelen ayak seslerini duyunca kafamı oraya çevirdim. "Okan?" Okan elinde tuttuğu motorun aküsüyle bana bakıyordu. "Macide özür dilerim ama burası ikimize fazla. Birimizin gitmesi lazım. E ben olamayacağıma göre sen olmalısın."

Macide bana bir şeyler oluyor. 

" Lan aküden ne istedin?" Elimi uzatıp almaya çalıştım. "Boşuna uğraşma bu akü boş." 

Okan ateşle oynuyorsun aslanım. 

Okan birden eline tuttuğu aküyü yere attı. Ve aniden bağırmaya başladı. "MACİDE NE YAPTIN? AKÜYÜ MÜ ÇIKARDIN? Saniyesinde dışarıya Sıtkı, diğer çalışanlar ve Sadık Bey çıktı. Macide ne yapacağız?

Sadık Bey yanımıza geldi. "Neler oluyor burada?" Sadık Bey bir bana, bir Okan'a bakıyordu. En son kafasını yerdeki boş aküye çevirdi. "Sadık Bey siparişi yerine getirmiştim. Geri dönerken bir baktım Macide motorun yanına eğilmiş. Aküyle uğraşıyordu. Ve en son aldı aküyü yere fırlattı." 

Okan bitireceğim lan seni.

"Sadık Be-" Sadık Bey sinirle kafasını bana çevirdi. "MOTORU DA MI BOZDUN MACİDE?" 

Seni öyle bir bitireceğim ki bir daha başlayamayacaksın Okan.

"Sadık Bey yemin eder-" Sadık Beyin gözleri alev fırlatıyordu. "Sadık Bey öyle bakmasanız." 

Sesin nerene kaçtı Macide? Topla kendini kızım. Sen keltoş Sadık'ın arkasından kaç kere atıp tuttun. Toparlarsın hadi kızım.

Gözüm arkadaki kameralara takıldı. "Kameralar. İsterseniz bakabilirsiniz Sadık Bey. Ben suçsuzum." Okan'a bakınca yüzünde en ufak bir korku bile görmedim.