ASANSÖR MACERASI

218 14 0
                                        

İsminin Gökay Baran olduğunu öğrendiğim komutanı ablam zorla çay içmeye davet etmişti. "Nerelisin oğlum sen?" Annem adama isteme merasimi soruları sorarken ben içeride su böreği yiyordum. "Trabzonluyum efendim." Pekte saygılı Macide oldu bu iş. Ne olması iç sesim ne saçmalıyorsun. Biz burada boğazımıza girecek paraların derdindeyiz. Sen bana aşk diyorsun. Olacak iş mi?

"Rütben ne?" Sıra babamın merak ettiği konulara gelmişti. "Üsteğmenim." Babam gururlu bir şekilde kafasını salladı. En sonunda konu benim başıma patladı tekrar. "Bizim kız biraz delidir. Sürekli başına iş açar. Artık burada komşusunuz madem. Bizim kız önce Allah'a sonra sana emanet oğlum." Gökay Bey ile göz göze geldik. Kahverengi parlak gözleri vardı. Parlıyorsun komutan.

"Gözünüz arkada kalmasın. Elimden geldiğince göz kulak olurum." Macide neden biz çocukmuşuz gibi davranılıyor. Bir elimde çay diğer elimde su böreği ile mutfaktan çıktım. "23 yaşında genç bir kadınım. Kendimi gayette koruyabilirim."

Hilal tatlı tatlı bir bana bir Gökay Bey'e bakıyordu. Bari kendi kafanda adama Gökay de. Gökay Bey çok resmi. "23 olmadın ki daha." Ablam hunharca gülerken ben kötü kötü ona bakıyordum. "Olacağım ama birkaç ay kaldı sonuç olarak."

Ablam hâlâ gülerken Gökay'ın hafif sırıttığını fark ettim.

Yavaş yavaş herkes uyumak için yer arıyordu. "Lütfen evinize gidin. Daha ben yerleşmeden nereye uyumaya acaba?"

Ablam ilk defa bana bir konuda hak verince yavaş yavaş önce annemler ve ablamlar evine gitti. Sıtkı işe yetişmek için çok önceden gitmişti. Geriye evde ben, Gökay ve Hilal kaldık.

"Eee Macide abla bende evime gideyim o zaman. İyi akşamlar Gökay abi. İyi akşamlar Macide abla."

Hilal'i uğurlarken arkamdan Gökay'da çıktı. "Bir şey lazım olursa kapıyı çalmanız yeterli Macide Hanım. İyi akşamlar."

"Macide Hanım demeyin ya. Kendimi çok yaşlı hissediyorum. Macide diyebilirsiniz ya da sadece Naz diyebilirsiniz veya ikisini birden de söyleyebilirsiniz." Derin bir nefes verdiğimde soluksuz bir cümle kurduğumu fark ettim.

"Peki, sende bana abi de."
"Abi mi? Kaç yaşındasın ki sen?"
"27 bitecek."
Oha resmen aranızda beş yaş var. Olsun erkeğin olgunu güzeldir. Hem bu adam 18 dese inanırım ki ben. "Oha!" Ani bir çıkış yapınca Gökay bana yandan bakışlar attı. "Yani çok da abilik değilsin daha. Hem üzülme genç duruyorsun."

Daha yeni tanışmış olmamıza rağmen sanki benim askerlik arkadaşımmış gibi omzuna iki kez vurdum. Kas mı o? Kasa denk geldik görüyor musun Macide? Macide?

"Ay özür dilerim. Kendimi kaptırdım." Bir bana bir de omzundaki elime bakıyordu. Hızlıca elimi omzundan çekip eve girdim. "Bir şey lazım olursa ben size seslenirim tamam teşekkürler. İyi akşamlar."

Kapıyı hızlıca kapatıp kendimi düzenlenmeyi bekleyen evime attım. "Ben ne yapıyorum? Sanki kırk yıllık dostumla konuşuyorum."

Uyumadan önce evimde kendimce düzenlemeler yaptım. Ay çok yorulduk Macide ama güzel oldu sanki. "Ay evet tatlı oldu ev. Yaşanacak hâle geldi."

Yeni odama gidip kafamı yastığa koydum. Yarın ki merdiven temizliğini düşünmemeye çalışarak uyumaya çalıştım.

Ertesi gün (Cumartesi)

Viledamı ve el süpürgemi hazırlamış kapının önüne çıkmıştım. "Şimdi en üst katta biz varız. Buradan başlayıp alt kata insem o zamana kadar buralar kurur." Kendimce planlamalar yapıp işe başlamak üzereydim. Dur bir şey unuttuk. Ne unuttuk? Şarkı açmadık.

Tak tak ben geldimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin