162 13 17
                                    

Yıl 2009/ 3. Sınıf
"Evet çocuklar bugün sınıfımıza yeni bir arkadaşınız katıldı. Macide gel canım." Öğretmen küçük bir kızı yanına çağırdı. Hiç de çekingen olmayan bir şekilde öğretmenin yanına geldi Macide. "Hoşgeldin Macide'ciğim. Bize biraz kendinden bahsetmek ister misin?"

Macide iki örgülü saçları ve sırtındaki pembe winxli çantasıyla tahtanın önünde kocaman sınıfa bakıyordu. "Merhaba. Ben Macide Naz Gürsoy. Yedi buçuk yaşındayım. Urfadan geldik."

Sınıftan bir kız hemen itiraz etti. "Yedi buçuk diye bir yaş yok ki? Yalan söyleme." Macide ilk dakikadan nefret etti bu kızdan. "Devam et canım sen." Macide devam edemeden başka bir çocuk atladı. "İyi ki gelmişsin Macide."

Bütün sınıf aynı anda bağırmaya başladı. Öğretmen onları susturup tekrar Macide'ye döndü. "Pekala canım, tekrardan hoşgeldin. En arkadaki arkadaşının yanına oturabilirsin şimdilik."

En arkadaki çocuğa baktı Macide. Sessiz sessiz oturup ona bakıyordu. Diğerlerinden çok daha büyük duruyordu. Yavaş yavaş adımlarla yerine oturdu Macide. Yanına oturduğu çocuk ise hiç konuşmuyordu. Macide şimdiden çok sıkılmıştı.

"Merhaba arkadaş olalım mı?" Çocuk yandan bakışlar attı Macide'ye. "Adın ne? Benim Macide." Macide elini uzattı çocuğa. Çocuk ise karşılık vermedi. Neden böyle yapıyor ki diye aklından geçirdi Macide.

Sonra teneffüs oldu. Öğretmen herkesin bahçede beklemesini istedi. Beden dersi yapacaklardı.

Herkes dışarıya çıktı ama o çocuk çıkmamıştı. Macide o çıkmayınca onu burada bırakmak istemedi. "Hadi gel beraber gidelim." Elini uzattı ona ama çocuk elini tutmadı. Kalkıp tek başına çıktı sınıftan. "En azından çıktı." Hoplaya zıplaya bahçeye indi Macide.

Herkes oyun oynuyordu. Cahit isimli bir çocuk sürekli Macide ile oynamak istiyordu. "Macide hadi top oynayalım gel." Macide ise sürekli reddediyordu onu.

Eline bir voleybol topu alıp ablası yaşındaki çocuğun yanına gitti Macide. "Hadi gel birlikte oynayalım." Topu yavaşça ona attı. Çocuk ise kafasına gelmesin diye tuttu topu. Daha sonra hafif sinirlendi ama Macide'ye kızamadı. "Rahat bıraksana sen beni git şu sevdiceğinle oyna."

Sevdicek neydi ki? Macide ilk defa çocuğun sesini duymuştu. "Konuşabiliyorsun işte." Macide pıtı pıtı adımlarla gidip yanına oturdu. "Diğerlerinden daha büyüksün. Neden üst sınıflarda değilsin? Ha bir de adın ne? Benim de bir ablam var seninle aynı yaşta. Hatta belki büyük bile olabilir. Ablam biraz yaşlıdır."

Çocuk yanındaki kızın sorularından ve anlattıklarından çok sıkılmıştı. Ama yine de dinliyordu. "Adını söyle bari." Çocuk önce ofladı. Ama söylemezse kızın gitmeyeceğini biliyordu.

"Gökay."

Gökay daha sonra kalkıp okula girdi. Öğretmene baktı. O da arkasından gidince kendi zaferini kutladı Macide. Ama hâlâ anlam verememişti. Neden üst sınıflarda değildi?

Birkaç gün sonra

Kış mevsiminde oldukları için Macide çok hasta olmuştu. Ama Gökay ile sohbet etmek için hep okula gidiyordu. Onunla konuşmuyordu ama yine de onu dinliyordu. Hem de saçmalamasını yargılamadan.

Birkaç günde öğrendiği tek şey Gökay'ın aslında yedinci sınıfta olduğu ve öğretmenin bazı beden derslerinde ona ders verdiğiydi. Ama neden kendi sınıfı olmadığını bilmiyordu.

Sınıfta sessiz sessiz yerinde oturuyordu Macide. Gökay bile arada sırada şaşkınlıkla ona bakıyordu. Sabahtan beri tek kelime gevezelik yapmamıştı. Ne kadar inkar etmek istese de onun konuşması hoşuna gidiyordu. Sınıfta edindiği tek arkadaşı Macide'ydi çünkü.

Tak tak ben geldimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin