İNCİRLER VE TATLI GÜLÜMSEMELER

97 11 15
                                    

15 Eylül 1996

"Allah analı babalı büyütsün." Dünyaya bir erkek çocuğu gelmişti.

"Kocan nerede?" Etraftaki insanların sorgulayışı umurunda değildi. Zaten sevmiyordu kocasını.

"Kız Kader cevap versene?" Kader kucağındaki küçük oğlan çocuğu ile ilgileniyordu.

"Bilmiyorum." Herkes şaşkınca birbirine baktı. "Kız senin kocan değil mi? Nasıl bilmiyorsun?"

O vatan haini köpeği görmek istemiyordu. Ona şiddet uygulayan bir adamı neden merak etsindi ki?

"İsmini ne koyacaksınız?" Kadının aklında bir isim belirdi hemen.

"Gökay Baran Kutluay."

Nereden aklına gelmişti bilmiyordu. Ağzından çıkan isim ilerde iyi yerlere gelecekti. Asker olurdu belki. Babasına rağmen.

İçeriye gümbür gümbür bir adam girdi. Yine sarhoş gelmişti. "Hele bu kadar insan ne ediyor bu evde?" Bazı kelimeleri yutuyordu konuşurken.

O gelmişti. Fark etmeden oğluna biraz daha sıkı sarıldı. İzin veremezdi oğluna dokunmasına.

Leş gibi kokuyordu zaten. Kadınlar burunlarını tutup kenara çekildiler. Cüneyt iti sendeleyerek yatan kadının yanına geldi.

Kucağındaki bebeğe baktı. "Ver." Vermek istemiyordu Kader. Zorla kucağından çekip aldı. Pis kokusu geçer miydi acaba çocuğuna?

Cüneyt, pis dudaklarını bebeğin yanağına yaklaştırdı. Onu öpünce bebek ağlamaya başladı.

Cüneyt'in hemen yüzü değişti. "Eh be al şu oğlunu." Sıkıca tuttu oğlunu Kader.

Sarhoş adımlarla odasına gitti. Kader'de hızlıca oğlunun yanağına kendi küçük öpücüğünü bıraktı.

O leş gibi adamın dudakları değmemeliydi oğluna.

Sessizce fısıldadı. "Seni her şeyden koruyacağım inan bana."

Oğlunu tüm kötülüklerden korumak için kendine tekrar tekrar sözler verdi o gün. Her anında yanında olmak istedi.

Bebeğini kucağından hiç bırakamıyordu. Ya doğduğu günden başına bir şey gelirseydi?

"Ay bu kadına da çok üzülüyorum. Her şeyde tek başına. Allah yardımcısı olsun valla."

Kadınların konuşmasını duymak istemiyordu. Alışıktı zaten. Niye evlenmişti ki bu adamla? Nereden tanımıştı onu? Lanet olsundu o güne.

Bilemezdi ki böyle bir adam olduğunu. Ama artık geçmişe dönemezdi. Kendi yaşamından kesip oğluna katacaktı artık.

Güzel gözlü oğlu için yaşayacaktı. Onu ne olursa olsun güzel yetiştirecekti.

Bu hayatta artık sadece oğlu vardı onun için.

22 Temmuz 2001

Ve hastane koridorlarında yankılanan bir bebek sesi geldi. "Tebrikler. Nur topu gibi bir kızınız oldu."

Veysel'in kucağına bırakıldı bebek Macide. "Bende bakmak istiyorum." İpek çok heyecanlıydı. Bir kardeşi olmuştu. Artık onunla oyun oynayabilirdi.

Tombul bir şeydi. Bembeyaz bir teni vardı. Kiraz gibi dudakları da vardı.

"Baba çok tatlı." Veysel'in gözleri yaşarmıştı. Aşık olmuştu bu küçük kıza aniden. Yavaş bir şekilde yanağına dudaklarını dokundurdu.

Hemşire gelip bebeği götürdü. "Baba neden gidiyor?" İpek çok korkmuştu.

"Giydirecekler onu güzelce. Sonra yine gelecek." Veysel kızının alnından öptü.

Tak tak ben geldimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin