CAM PARÇASI

97 10 18
                                    

"Salim?" Salim hafif bayık gözlerle İbrahim'e baktı. "Söyle kurban olduğum." İbrahim acı çeken arkadaşına acıyla baktı. "Kanaması artmış komutanım." Deniz ne yapacağını bilemiyordu.

Asena'yı götürmüşlerdi, Gökay komutanı neredeydi bilmiyordu. Kafası karmakarışık olmuştu.

Herkes ona baktı. Salim ise hâlâ önüne bakıyordu. "Komutanım!" Deniz sertçe kafasını çevirdi. Salim hiç ses çıkarmıyordu artık.

Celil geçti önlerinden Deniz sertçe ayaklarıyla Celil'in boynunu sardı. Birkaç dakika içinde Celil'in cansız bedeni yerdeydi. Deniz ayağıyla cebindeki anahtarları almaya çalıştı. O kadar eğitimi boşuna almamışlardı. Ayaklarının arasına sıkıştırdığı anahtarı hafif yukarıya kaldırıp dişlerinin arasına aldı.

Barfiks çeker gibi kendini yukarıya kaldırıp zincirin anahtar kısmını açmaya çalıştı. Bir anlık gelen cesareti sayesinde şuan da zincirlerinden kurtulmuştu.

Bileklerini ovuşturarak Salim'in yanına gitti. "Salim? Aslanım benim. Bana bak. Az daha dayan çıkacağız buradan." Salim'in kafasını yukarıya kaldırdı. Kan kaybından çökmüştü. Bu zamana kadar dayanması bile mucizeydi zaten.

Deniz zincirlerden çıkarıp Salim'i karşıdaki koltuğa yatırdı. Dolapların birinde bulduğu bir ceketi Salim'in karnına sardı. "En azından kanı yavaşlatır."

Timdekileri de kurtardı zincirlerden.

Gerçek bir komutan gibi düşünmenin zamanı gelmişti. "Gökay komutanımı bulacağız!"

Odanın içini biraz dolaştıktan sonra silahlarını buldular. "Üst birimlere ulaşmaya çalışın. Hava ve kara yoluyla konumumuza ulaşsınlar. Davut ve İbrahim etrafı kolaçan edin. Ben ve İsmet komutanımı arayacağız. Bir şey bulmadan dönmek yok. "

Sonra tekrar Salim'e baktı. "Sen burada kalacaksın." Salim itiraz etmek istedi ama Deniz'in sözleri kesindi. "Bu bir emirdir."

🌺

Birkaç saattir Gökay'ın yanına kimse uğramamıştı. Sadece işkenceler için geliyorlardı. Timi yoktu, sevdiği yoktu. Tekrar Macide aklına geldi. Ne yapıyordur acaba diye düşündü.

Güzel gözlerine bakamıyordu ne zamandır. Doya doya sarılamamıştı. Buradan çıkamazsa ne olacaktı? Kızdı kendine sonra. Çıkacaktı. Her görevden çok şükür sağ çıkmıştı. Bundan da çıkacaktı.

Zincirleri hafif çekiştirdi. Kırılabilir mi diye baktı etrafına. Paslı zincirdi. Kırardı ama bilekleri de gidebilirdi. Mantıklı düşünmeye çalıştı. Derken bulunduğu yerin kapısı sertçe açıldı.

İçeriye bağlı Asena ile girdiler. "Geç şuraya." Onu yere itip odadan çıktılar. Karşısında Gökay komutanını gördü Asena. Ağzındaki ip yüzünden konuşamadı. "Asena diğerleri hayatta mı?" Kafasını salladı.

İplerden kurtulmak için çevresine göz gezdirdi. Sonra Gökay'ın arkasındaki cam çerçevede tabloyu gördü. Gökay arkasına dönünce ne olduğunu anladı. Kafasını hafif geriye itip tabloyu yere düşürdü. Cam kırıkları etrafa dolaşırken Asena sürüne sürüne yerdeki camlardan birini almaya çalıştı.

İki elinin arasında sıkıştırıp önce ağzını açtı. Gökay gururla Asena'ya baktı. Cam parçasını dişleri arasına alıp bileklerini kesti. İki dakika sonra ayakta komutanına baktı. "Komutanım, Salim." Gökay'ı korku salmıştı. "Ne oldu?" Kapının önünde adım sesleri duydular. Asena yerdeki cam parçasını eline alıp kapının arkasına geçti.

Kapı açılınca içeriye Cellat'ın adamlarından biri girdi. Asena arkasından sessizce yaklaşıp tereddüt bile etmeden boynunu kesti. Adam kanlar içinde yerde yatarken Asena açık kapıya baktı.

Tak tak ben geldimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin