BÖCEKLER VE KIRIK BAZI BÖLGELER

229 19 7
                                    

"Sanırım arka tarafta bir şeyler kırıldı."

Okan üstümden hızlıca kalktı. Tam o esnada içeriye Sadık Bey girince işler iyice çığrından çıkmıştı. "Neler oluyor burada? Macide, ne işin var senin burada? Ve neden yerdesin?"

Sadık Bey soruları sıralarken bende biraz kendimi acındırmaya başladım. "Ahhh çok kötü acıyor. Hastane. Hastaneye götürün beni."

Hastanede

"Merak etmeyin kuyruk sokumunuza bir şey olmamış. Sadece biraz sert düştüğünüz için ağrı olabilir. Bir ağrı kesici yaparlar size. Bir de biraz burada böyle yatın."

Yüz üstü bir şekilde hastane yatağında bekliyordum. "İyi biz gidebiliyor muyuz?" Vicdansız Sadık. Kötü Sadık. Evil, ingilizce olarak şeytann Sadık.

"Sadık Bey bırakıp nasıl gideriz? Bu haldeyken hem de." Sıtkı canım Sıtkı'm. "Sadık Bey beni bu halde mi bırakacaksınız?"

Sadık Bey derin bir nefes alıp verdi. "Kızım çıkacakmışsın birazdan. İşimiz gücümüz var bizim."

Bunu dedikten sonra, önce Sadık Bey, arkasından yavaş yavaş giden Okan ve en son her ne kadar kalmak istese de bana veda eden Sıtkı hastaneden çıktılar. "SİZİN DE KÖTÜ GÜNÜNÜZ OLUR SADIK BEY. BAKMAM O ZAMAN SİZE. SÜRÜNÜRSÜNÜZ."

Arkalarından bağırsam bile bana dönüp bakmamışlardı. Bize bizden başkası yâr değil Macide. "Ah ben nerelere gidem. Vah ben nerelere gidem." Kendi kendime ağıt yakarken hızlıca biri perdeyi açtı.

"Aaa Macide hanım?" Asker olan Deniz Bey değil mi bu?  "Deniz Bey?" Ağlamaklı bir sesle bende ona seslendim.

Kafamı ne kadar çevirsem de kendisini göremeyince bana doğru kafasını eğdi. "Siz iyi misiniz? Gerçi hastanedeyseniz kesin iyi değilsinizdir de."

Sormayın Deniz Bey. Mabadımız kırıldı. "Ya hiç sormayın. Siz neden buradasınız?" Kendi hastalığına rağmen başkalarını soran koca yürekli Macide'm benim. Kurban olurum sana.

"LAN DENİZ!" Birden yan tarafın perdesi açılınca karşımda sesinden tanıdığım,yarı çıplak bir komutan gördüm. M-Münevver?

Kahverengi üçe vurulmuş saçlar, kahverengi delici gözler, harika dudaklar, mükemmel bir çene. Vücudu daha güzel. "Sus... Benim adım Münevver değil..."

Yattığım yerden sarhoş sarhoş konuşuyordum. Komutan önce ne diyor bu bakışıyla bana daha sonra yatış pozisyonuma ve en sonunda da yanımda ayakta duran Deniz Bey'e baktı.

"Komutanım bende sizi arıyordum." Hızlıca benim yanımdan çıkıp komutanının yanına geçti.

Komutanın yanına bir hemşire geçerken ben hâlâ o şaheser vücudu izliyordum. Nazar değer çok bakma salak. Adam asker. Ayağına taş değmesin komutan. Beni de yön- Ay pardon sustum.

"Eveeeettt." Hemşire elindeki bandaja bakıp konuşuyordu. "Hastamızın nesi va-" O da karşısındaki afeti görünce duraksadı. "Hastamız, hastam yani ııı." Anlıyoruz hemşire hanım az önce biz de böyle olduk. Ama siz çok bakmayın. Çünkü ilk BİZ gördük.

Deniz Bey komutan bir şey demeden hemen lafa atladı. "Pansumanı var. Her gün gelin dediniz ya."
Hemşire kafası yeni toparlanmış gibi elindeki eşyalarla bandajı yeniledi.

Onlar bandajı yenilerken arkamdan biri sessizce bana yaklaşıp korkuttu. "Macide Hanım!"
Ay tövbe bismillah doktor ne yapıyorsun? Karşı taraftan Deniz Bey ve isimsiz komutan kafalarını bize çevirdiler. "Macide Hanım bence biraz hareket etmeyi deneyebilirsiniz. Dediğim gibi kuyruk sokumu zarar görmemiş hafif ağrı o kadar."

Tak tak ben geldimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin