DOKUNMAYIN, ÇOK FENAYIM...

244 19 6
                                    

"Hanımefendi beni duyuyor musunuz?" Arkada vızırtılı insan sesleri arasından biri bana sesleniyordu. Gözümü yavaşça araladığımda karşımda kar maskeli bir adam gördüm. Markette gördüğüm askerlerden biri olabilirdi ama olmayadabilirdi. Macide iyi misin kız? "Evet duyuyorum sanırım."

Dışarıdan  bir yerlerden siren sesleri geliyordu. " Anaa komutanım marketteki garip kadın bu." 

"Garip falan ayıp oluyor yalnız. Ne garipliğimi gördünüz beyefendi?" Önümdeki komutan dedikleri adamın hafif gözleri kısılınca güldüğünü anladım. "Hanımefendi kendi kendinize konuşuyordunuz. Bu gariplik değil de ne?" Aha benden bahsediyorlar Macide.

Etrafıma birden ambulans ekipleri dolandı. "Hanımefendi herhangi bir yerinizde ağrı var mı?" Birden herkesi şaşırtacak çeviklikte oturur pozisyona geldim. "Hayır gayet iyiyim." Yalannnn söylüyor doktor inanma. "Emin misiniz? Kötü görünüyordunuz çünkü." 

"Ben iyiyim de bana kim çarptı?"  Kimseden ses çıkmadı. "Biz geldiğimizde yerde yatıyordunuz. Ama bir araç gazlamış gidiyordu." Görüyor musun Macide? Sana çarpıp seni ölüme terk etmiş şerefsiz kimse artık.

"Gelin kalkmanıza yardım edeyim." Ambulans çalışanları kolumdan tutup beni ayağa kaldırdılar. 

"Hanımefendi, iyi olduğunuza emin misiniz?" Kafamı olumlu anlamda salladım. "Evet gerçekten iyiyim. Teşekkür ederim hepinize." Kafamı yukarı kaldırıp kamera ver mı diye baktım. Kamera deyince ciğerim yanıyor Macide anlıyor musun?

"Buranın kamera kayıtlarına bakabilir miyim?" Askerlerden biri maskesini çıkardı. "Hanımefendi iyi gününüzdesiniz. Buranın kamera kayıtlarını yöneten kişiyi tanıyorum." 

Dediklerini duymuştum ama birden hepsi maskelerini çıkarınca afallamıştım. Münevver bana bir şeyler oluyor. Ay bir dakika senin adın neydi? "Macide..." Etrafımda beş tane fıstık gibi asker vardı. Ama komutanları maskeyi çıkarmamak da ısrarcıydı. "Vay anasını, avradını, sülalesini, soyunu and sopunu." 

"Soyunu and sopunu mu?" Hepsi birden kahkaha atınca biraz toparladım. "Şey ne demiştiniz? Tanıdığım mı var demiştiniz?" Az önce konuştuğum asker kafasını salladı. "Evet hemen arayayım isterseniz." 

"Macide Hanım eve nasıl gideceksiniz?" Bize dedi. komutan ismimizi söyledi. "Siz benim  adımı nereden biliyorsunuz?"

"Az önce söylediniz ya." Öyle diyorsa öyledir Macide zorlama.

Telefonla konuşan asker telefonu cebine koyup tekrar bize döndü. "Adres söyledi. Şimdi müsait değilmiş. Yarın gelsin dedi. Ben size arkadaşın kartını vereyim . Siz gidersiniz artık." Elinde tuttuğu kartı uzatıp bana verdi. "Tamam çok teşekkür ederim Asker Bey." 

"Ha bu arada ben Teğmen Deniz Karasu." 

Sırayla hepsi kendini tanıtmaya başladı. 

İsimleri kafamda toparlamaya çalışıyordum. "Şimdi siz sarışın beyefendi Deniz'diniz. Şu iki bıyıklı beyefendi, Astsubay Başçavuş İbrahim Atar ve Astsubay Başçavuş Salim Uygur'du."

"Sizde Astsubay Çavuş İsmet Harmanlı ve son olarak Astsubay Çavuş Davut Çakır." 

Hepsi aynı anda bir alkış tutunca halkını  selamlayan başkan gibi hepsine el salladım. Tek bir kişiyi öğrenememiştim. O da tabi ki komutanlarıydı. Arkama dönüp komutana bakmak istemiştim fakat kendisi orada değildi. Birden bir araba kornası sesi duyunca hep birlikte kafamızı ona çevirdik. Camdan dışarı kafasını çıkarıp ekibine seslendi. "ATEŞ TİMİ!" Yanımdaki askerlerin hepsi birden bağırınca korkup geri kaçtım. "EMREDİN KOMUTANIM!"

Tak tak ben geldimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin