HAYAT SÜRPRİZLERLE DOLUDUR!

98 12 16
                                    

"Bana söz vermişti. Buraya geldiği ilk gün evlenecektik."

Gözüm seğiriyordu. "Ne demek o?" Gökay'da sinirlenmişti. "Saniye ben sana hiçbir zaman böyle bir şey söylemedim."

Örgülerini çekiştirip yerinde tepindi. "Hayır dedin. Evleneceğiz dedin. Seni bekledim ben senelerce."

Sertçe Gökay'a döndüm. "Valla demedim ya." Kız zırlamaya başladı. "Sözünden dönüyorsun şuan. Gel istersen dayına soralım. Bakalım ne diyecek?"

Elimle burun kemerimi sıktım. "Yavrum bana inanmıyor musun?" Allah'ım yardım et.

"Sen bu kızı nereden tanıyorsun Gökay?" Sinirliydim. O kadar sinirliydim ki üzerimdeki ceket vücut ısımı arttırmıştı. Ceketi sertçe üzerimden çıkardım. "Köyden bir kız sadece. Dayımla babası tanışıyordu. Sadece ismini biliyorum. Yemin ederim."

Saniye Gökay'ın koluna girmeye çalıştı. "Evimin direği olacaksın. Bana öyle dedin. Ben kumam olmasına da razıyım. Seni çok özledim."

Gökay kurtulmaya çalışırken gözlerim sadece kızın yüzündeydi. "Ne anlatıyor ya bu? NE ANLATIYORSUN LAN SEN? KOCAM O BENİM!"

Sertçe parmağımdaki yüzüğü gösterdim. Sonra Gökay'ın elini de gösterdim. "Bak aynısı onda da var. ANLADIN MI? ŞİMDİ BOZDURMA BENİM AĞZIMI SİKTİR GİT BURADAN!"

Hiç bozulmadı ağzın.

Saniye elleriyle ağzını kapattı. "Sen ne biçim şeyler söylüyorsun ya? Terbiyesiz."

Varoşluksa varoşluktu. Benim kocam benimdi. "Terbiyesiz senin anandır. Seni burada bir tutar sikerim var ya aklın hayalin şaşar. Sen kimsin de benim kocama sulanıyorsun he? Yırtarım senin o geviş getiren ağzını. Aptal!"

Gökay beni tutup kenara çekti. Saniye ise duydukları karşısında şok olmuştu. "Saniye hadi git sen buradan." Kız hızlıca yanımızdan uzaklaşınca Gökay'ın beni tutan kollarından sertçe kurtuldum.

"Bakma öyle tatlı çileğim. Ürkütücü görünüyorsun. Nerede benim tatlı çileği-" Bağırdım. "BAŞLATMA TATLI ÇİLEĞİNE! KİM BU KIZ?"

Sakin ol Macide'm. O sonucu ne olursa olsun sana asla bağırmaz. Sende bağırma.

Derin bir nefes aldım. "Tamam bağırdığım için özür dilerim. Kim o?" Gökay gözlerim hariç her yere bakıyordu. "KİM O?"

Maalesef kendime engel olamıyordum. "Yavrum benim için hiç kimse olan birini sana nasıl anlatabilirim. Ama sana tek bir şey söyleyebilirim ki ona öyle bir şey hiçbir zaman söylemedim."

Tatlı tatlı gözlerime bakıyordu. Sinirim yavaş yavaş azalıyordu. Çünkü bu adam bana fazlasıyla güven veriyordu. "Sinirden başım döndü, midem bulandı burada ya. Söyle gelmesin bir daha." Güldü.

"Merak etme. Benim senin gibi bir karım var. Bu dünyanın en güzel şeyi zaten. Onu görmüyorum."

Gülümsedim. Kollarımı boynuna dolayıp ensesindeki saçlarla oynamaya başladım. "Yaptın yine yapacağını." Gözleri yavaşça kapandı. "Yapma şunu."

Güldüm. "Ne o huylanıyor musun yoksa?" Gözlerini açtı. "Tahrik oluyorum." Gözlerimi kocaman açtım. "Çok açık oldu." Ellerimi geri çekip yere oturdum. "Bir saattir yapmak istediğim şeyi yapacağım. Bekle burada."

Yokuş aşağı baktım. Yere uzanıp aşağı doğru kendimi yuvarladım. En aşağıda durunca hızlıca ayaklanıp Gökay'a el salladım. O da arkamdan yürüyerek geldi.

"Çok güzeldi. Ama sanırım başım döndü." Güldü. "Yoksa başını mı döndürüyorum?" Bende güldüm. "Döndürüyorsun."

Biraz daha oyalanıp el ele eve geri döndük.

Tak tak ben geldimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin