"Savcı'm! Seo Hyeul, bir gündür haber alınamıyormuş. En son iş çıkışı bir taksiye binerken görülmüş."
Felix'in açıklamasıyla beraber Jeongin ellerini masaya vurup ayağa kalktı. "Ve şu taksiyi günlerdir bulamıyoruz! Gerekirse gidin tüm taksi şirketlerini bir daha gezin Felix, adam ortalık yerde insan kaçırıyor ve bizim elimizde adam gibi tek bir görüntü bile yok!"
Kafa sallayıp odadan çıktı Felix, o koşarak işinin başına giderken Jeongin de emniyetteki polislerin yanına geçmiş, derin bir nefes vererek kamera görüntüsüne eğilmişti. "Elimizde olan son görüntü bu değil mi?"
"Evet, buradan sonra hiçbir kayıtta gözükmüyor."
"Öyleyse bu yoldan itibaren tüm dağlık yolları araştırın, o civardaki fabrikalar, Felix!"
"Getiriyorum Savcı'm!"
Felix elinde kocaman bir harita ile geri dönüp haritayı tahtaya asmış, Jeongin gömleğinin kollarını kıvırıp eline bir kalem almıştı. Haritada işaretli yerleri es geçip gözlerini gezdirdi ve taksinin son görüldüğü yolu işaretledi.
Kaşlarını çattı. "Buradan itibaren gidebileceği iki yol var ve dört tesis. Bunlardan birinde olmalı, derhal yola koyulun."
Zaten onun emrini bekleyen emniyet hızla hazırlığını yapıp yola koyulurken ikiye ayrılmışlar, Jeongin dağlık yola girmişti. Polis arabalarının aydınlattığı karanlık yolda ilk tesisin önünde dururlarken kullanılmış, eski tesisin içine girdi hızla.
Chan söylendi. "Taksi falan yok!"
"Durun bir!" dedi Jeongin fark ettiği şeyle, hepsi durmuş, susarken "Su," diye mırıldandı. "Su sesi geliyor içeriden."
İçeri girip kafasını kaldırarak tabelalara bakmış, havuz kısmını gördüğü gibi oraya koşmuştu. Yaklaştıkça artan sesle beraber içeri girdiklerinde koca havuz suyla dolup taşıyor, taşmaya devam ediyordu.
"Aşağıda biri var!" diye bağırdı Changbin. Zaten hazır olan kişiler hemen suya girip aşağıda bağlı olan bedeni çıkarmak için uğraşırlarken demir kesme aletlerini almışardı yanlarına. Chan da kenarda havuzun suyunu boşaltırken su boşaldığı gibi kadının cansız bedeni açığa çıkmıştı.
Zinciri kıran polislerden biri kadının avucunda gördüğü küçük şeffaf dosya içinde olan kağıdı aldı. "Savcı'm, bunu görmeniz gerek."
Jeongin hızla paketi aldı, içindeki kağıdı çıkarmış, üstünde yazan nota bakmıştı.
Bu sefer çok yakındın Savcı.
Küfür etti. "Siktiğim." Bu sefer gerçekten çok yakındı ama geç kalmıştı, Jeongin kadının cansız bedenine bakıp kendini dışarı atmış "Orospu çocuğu!" diye bağırmıştı tüm sinirini atmak istercesine. "Ödeteceğim bunu sana!"
Telefonu çaldı, bilinmeyen bir numara ararken reddetmeden hızla açtı. "Savcı Yang Jeongin."
"Sana bıraktığım notu aldığını düşünüyorum Savcı."
Duraksadı bu sözlerle, gözleri hızla elindeki nota giderken Jeongin iç çekti. "İnan bana, seni bu sefer yakalarsam çok fena ödeteceğim."
"Bak unutmayalım, çok yakındın, diğer aptal savcının aksine hemen çözdün ama olmadı."
"Ne istiyorsun?"
"Onların o acı çeken halini izlemek bana zevk veriyor biliyor musun Savcı? Bu sefer ki hedefimi bilmek ister misin?" Kıkırdadı. "Yang Soo He."
"Seni öldürürüm!" diye bağırdı Jeongin direkt. "Ona yaklaşırsan seni öldürürüm!" Fakat telefon yüzüne kapatılmış, gelen sinyal sesi ile Savcı bağırarak tekmesini duvara geçirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
siren, hyunin ✓
Fiksi Penggemarbir savcı, bir doktor ve çözülmesi gereken cinayetler.