2.2

2.8K 589 680
                                    

Jeongin'in çağırdığı ekipler depoya gelirken Jeongin onlara ifade vermiş, etrafı kontrol etmelerini istemişti. Kafasına bir pansuman yapılmış, Savcı koştukları yolu yürüyerek dönmüştü. Yürürken de bir yandan da düşünüyordu.

"Burayı biliyordu," dedi. "Yoksa o bahçeye girip arkadan ana yola çıkış olacağını bir anda akıl edemezdi." Şu an emindi genç biri olduğuna, kaşlarını çattı. "Mezarın yerini değiştiren de mi sendin?"

Elini telefonuna attı, saat gece bire geliyordu. Birkaç saat önce Hyunjin iyi geceler mesajı atmış ama görmemişti Jeongin, geç olduğuna kanaat getirip telefonu geri cebine attı ve tekrar o evin önüne geldiğinde kafasını kaldırıp eve baktı.

"Lee Yungju ile bağlantın ne? O odadan ne aldın? Kendimi sikeyim ya, keşke ilk o odaya girseydim."

Polislerden aldığı fenerle tekrar içeri girdi Jeongin, direkt üst kata çıkıp o odaya girmiş, içeri bakmıştı. Kim Soo He'nin odası hariç diğer odalar sanki biri yaşıyormuş gibi bırakılmıştı, bu odada aynı şekildeydi. Yatakların üstündeki örtüler küf tutmuştu, oyuncaklar vardı kenarda köşede.

Eğilip oyuncaklardan birini eline aldı. Bez bir oyuncaktı, kaşları çatılmış bir şekilde oyuncağa bakarken üstündeki dikiş izlerini gördü. Acemice olduğu bu dikişler kaşlarını çatmasına sebep oldu, oyuncağın fotoğrafını çekip bırakmış, odanın içini turlamıştı.

Bazı yerlerde bez oyuncakların kolunu bacağını görürken odadaki boş çerçeveyi fark etti, hızla onu elini aldo. Çerçeve odadaki diğer şeylerin aksine tozlu değildi, katil her kimse buradaki fotoğrafı almıştı.

Jeongin çerçeveyi yanına aldığı gibi evden ayrılmış, kendisine kalacak bir otel bulmuş, çerçeveyi de sabahleyin yanına gelen ekip arkadaşlarına vermişti. Beşi de evin önündelerken Chan yüzünü buruşturdu onun ensesine bakarak.

"O silah kullan diye veriliyor sana."

"Kusura bakma amına koyayım on dokuz yıl sonra bir eve girdiğimde dolu olacağını bilmiyordum," diyerek sinirle göz devirdi Jeongin. Aynı şey kulübede de başına gelmişti, dokuz yılın ardından yine oraya gitmiş ama hazırlıksız yakalanmıştı.

O bir şeylere geç kalıyordu, katil ondan önce geliyordu.

Çalan telefonu ile ilerlemeye başladığı zaman "Güzelim," diye açtığında Hyunjin güldü. "Yang Jeongin, gittiniz gideli unuttunuz. Ne mesajıma dönmeler, ne aramama dönmeler... Galiba Gimpo'da güzel bir doktor buldun."

Jeongin başını eğerek güldü, Gimpo'da dahi değildi. "Senden güzelini bulacağımı pek sanmıyorum," dedi. "Dünyanın en güzel doktorunu ben kaptım sonuçta, gerisi beni pek ilgilendirmez. Mesajını geç gördüm, arayacaktım ama o kadar meşgulüm ki aklımdan çıkmış sevgilim, özür dilerim."

"Hiç sorun değil," dedi Hyunjin. "Meşgul olduğunu biliyorum, takılıyorum. Ne zaman döneceksin?"

Jeongin ilerideki eve baktı. "İşlerim tahminimden çok uzayacak burada, sanırım bir süre görüşemeyeceğiz."

"Ne? Cidden mi?"

"Cidden," deyip iç çekti. "Hatta şu an kapatmam lazım ne yazım ki, telafisini edeceğiz. Söz veriyorum, seni seviyorum, dikkatli ol."

Hyunjin iç çekti, dudaklarında buruk bir gülüş oluşurken "Peki," demiş, eklemişti. "Ben de seni seviyorum Jeongin, dikkatli ol."

Telefonu kapatan Savcı arkadaşlarına doğru ilerledi, kollarını göğsünde birleştirdi. "Bir fotoğraf aldı, tahminimce kendisine ait çocukluk fotoğrafı olmalı çünkü orası çocuk odasıydı. Katilimiz bu evde yaşayan üç çocuktan biri yoksa neden bu evden fotoğraf alsın değil mi?"

siren, hyunin ✓  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin