1.4

3.3K 679 559
                                    

Hyunjin hastane koridorunda yürürken bir yandan önündeki formu inceliyor, bir yandan da yanındaki hemşireye direktifler veriyordu. "Yoğun bakıma kimseyi kabul etmeyin ne kadar ısrar ederler etsinler," deyip dosyayı uzattı.

Ellerini önlüğünü ceplerine yerleştirdi. "Ayrıca ünitenin önündeki polisler de ben ve sen dışında hiçbir doktoru, görevliyi, ne olursa olsun içeri almasınlar. Bunu onlara ilet. Madem bir suçlu hastanede var, biz önlemimizi alalım."

"Hepsini iletiyorum Doktor Hwang."

Hemşire yanından ayrılırken Hyunjin de odasına ilerlemiş, odadaki koltukta uzanan Minho'ya bakıp üstündeki önlüğü çıkarmıştı. Doktor Lee, yüzüne koyduğu dergiyi indirip arkadaşına dikti gözlerini. "Çıkıyor musun?"

"Evet. Eve gidip ilaçlarımı almam lazım, hazırlanacağım. Az kaldı yemeğe."

Askıdaki siyah ceketini üstüne geçirmiş, toplu olan saçlarını açmıştı. Telefonuna gelen mesaja bakıp yüzünü buruşturdu. "Arabaya yıllık mı asırlık mı bakım yapıyorlar anlamadım, aptallar."

"Benimkini al istersen."

"Sağ ol," deyip odadan çıktığı zaman Minho arkasından kafa sallayıp dergiyi yine yüzüne koydu. "Kaçık."

Doktor Hwang, saatine bakıp hastanenin merdivenlerinden inmişti ki kendisine ilerleyen bir kız çocuğu ile yoluna devam edecekti ki "Şey," deyip ona yaklaşan kıza baktı, duraksadı.

Bu kızı tanıyordu, belki öylesine haber izleyen biri olsa tanımazdı kesilmiş saçlarından ama Jeongin'in davası olduğunu bildiği için oturup araştırmıştı. Kızla aynı hizaya çöktüğü zaman küçük çocuk "Ailem burada da," dedi. "Ücreti ödeyemedim, benim yerime..."

"Yalanı sevmem biliyor musun?" deyip kameraya kısa bir bakış atıp kızı da döndürerek yüzlerinin görünmesini sağladı. Yavaşça telefonunu çıkarıp kızın üstündeki hırkanın cebine attı. "Ben seninle geleceğim, sen de bulduğun en uygun fırsatta o telefonu açıp Jeongin adlı kişiye konum atacaksın, tamam mı?"

"Bana yardım edin... Lütfen."

Kızın elini tuttu. "Eğer telefonu güzelce saklarsan ikimiz de kurtulacağız. Şifre yok, konum atmayı biliyorsun değil mi ufaklık?"

"Hıhı."

Kız korkuyla onun elini sıkmış, Hyunjin "Güzel," diye mırıldanmıştı. O, arabaya ilerlerken bu görüntüleri izleyen Jeongin, bayıltılıp arabaya çekilen Hyunjin'i görüp ellerini masaja vurdu.

"Soo He ve Jisung değildi," diye konuştu öfkeyle. "Hyunjin'di hedefi, kafayı yiyeceğim! Taksi nereye gitmiş, konumu yok mu bunun! Hyunjin'in telefonunun konumu?"

Hızlıca numarayı verip Seungmin'in bir şeyler yapmasını beklerken sinirle ellerini saçlarından geçirip sabah Hyunjin'in bağladığı saçlarını dağıttı Savcı. Bir taraf kamera kayıtlarına, bir taraf taksiye, kaçan çocuğun ifadesine, Hyunjin'in telefonunun konumuna bakılırken Jeongin haritayı gözden geçiriyordu.

Bir yandan Hyunjin'e bir şey olma, tüm kurbanların öldüğü gerçeği onu delirtirken tüm gün zehir olmuştu. Normalde yemeğe çıkacakları saatte üçü çok farklı yerdeydi, "Bugün," dedi Changbin. "Sabah bir görüntüsüne eriştim."

Jeongin hızla onun yanına ilerledi, ekrana baktı. "Hyunjin'in yaşadığı siteyi görüyor bu kamera," dedi. Saati gördüğü an adamın o saatte dışarıda vedalaşan ikisini izlediğini fark etti.

Küfredip haritaya döndü. Eline kırmızı bir kalem alıp elediği tüm yerlerin üstüne kocaman çarpı atıp "Gitti, gitti," derken Chan elinde dosya ile içeri girdi. "Hwang Hyunjin için bize ulaşan tek bir aile yakını yok."

siren, hyunin ✓  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin