1.9

2.9K 611 354
                                    

Jeonginler o günden sonra sürekli dokuz yıl önceki kurbanların yakınları ile görüşürken Jeongin bir yandan hem işi hem de ailesi ile ilgilenmeye çalışıyordu. Hyunjin sürekli gün içinde Jisung sayesinde Soo He ile görüntülü konuşup ne konuştuğunu anlatıyor, Jeongin de sırıtarak onu dinliyordu.

Iteawon'un çıkışında bir kasabaya giderken çalan telefonuna bakış atıp kulaklığını kulağına taktı, dikkatlice şerit değiştirdi. "Efendim Jisung?"

"Jeongin ya," dedi Jisung. "Şirketteyim ben, salak bir hata yüzünden yaptığım program hata verdi çıkacak gibi değilim. Soo He'yi sen al okuldan."

Jeongin duraksadı, normalde olsa sıkıntı olmazdı ama şu an şehirden çok uzaktaydı. "Ben gidemem ki," dedi oflayarak. Saçlarını geriye attı. "Ben şehir dışındayım bir dava için, şu an geri dönsem bile Soo He'nin çıkış saatine yetişemem."

Şirkette olan Jisung karşısındaki bilgisayara bakıp "Siktir ama," demiş, iç çekmişti. "Kim alacak bu kızı? Felixlere mi söylesek?"

"Onların hiçbiri alamaz şu an, dur, halledeceğim ben, kapat."

Savcı, telefonu direkt arkadaşının yüzüne kapatmış, oflayıp hızlıca rehberden Hyunjin'i bulup telefonu kenara atmıştı. Çalan telefon birkaç saniye sonra Hyunjin tarafından açılırken "Çabuk söyle Savcı," dedi Doktor Hwang. "Yaklaşık iki dakika sonra acil kısmına geçiş yapacağım."

Önceden olsa Jeongin ne bu soğukluk derdi ama Hyunjin'i tanıdığı için gülüp bu sefer o profesyonelliği kenara atarak "Sevgilim," diye konuştu.

"Bak ya."

Gelen tepkiyle kıkırdadı. "Senden bir şey isteyebilir miyim?"

Doktor, acil kısmına girmeden duraksamış "Yapabileceğim bir şeyse tabii," demişti. Yanından geçip giden Minho ona gülerken arkadaşına takılmadı, Jeongin saati kontrol etti.

"Ben şu an şehirden uzaktayım, Jisung da şirketten çıkamıyor. Kısacası Soo He'yi okuldan ikimiz de alamıyoruz, müsaitsen sen alabilir misin?"

Hyunjin saatine baktı. Güldü. "Merak etme, yarım saatlik bir işim var. Alırım ben. Aklın kalmasın."

"Teşekkür ederim," dedi minnetle. "Aşığım sana."

"Ben de size Bay Yang. Eğer Soo He'yi vaktinde almamı istiyorsan şimdi kapatmalıyım, dikkatli ol."

"Olurum, siz de öyle."

Küçük bir vedadan sonra Jeongin rahatça yola devam etmiş, navigasyondaki adresi kontrol edip kasabaya giriş yapmıştı. Eski bir kasaba olduğunu belli ederken arabasından indi ve elindeki kağıdı kontrol ederek önüne geldiği evin kapısını tıklattı.

Çok geçmemiş, birkaç saniye sonra kapı küçük bir kız çocuğu tarafından açılmıştı. "Merhaba," dedi kız başını kaldırıp savcıya bakarken. "Şey, siz kimsiniz?"

Jeongin gülümsedi, eğilerek onunla aynı hizaya geldi. "Merhaba, ailen evdeyse onları çağırır mısın?"

Küçük kız "Baba!" diye seslendiğinde önce bir kadın hemen ardından da bir adam kapıya gelmişti, Jeongin elini uzattı. "Merhaba, Savcı Yang Jeongin. Lim Yeop ile görüşüyorum, değil mi?"

"Evet, evet, benim. Bir sorun mu vardı?"

Jeongin kafa salladı. "Hayır, rahatsız ettiğim için üzgünüm. Aslında birkaç bir şey sormak için gelmiştim, eğer müsaitseniz dışarıda ya da evde konuşabilir miyiz?"

Savcı kimliğini de göstermiş, adam kimliğe bakıp hafifçe gülümseyerek eve davet etmişti. Jeongin onların gösterdiği yerden ilerleyip salona geçti, gözleri bu sırada etrafı tarıyordu, üç kişilik tatlı bir aile olduklarını fotoğraflardan anlamıştı.

siren, hyunin ✓  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin