"Baba!"
Soo He, üç günün sonunda gördüğü babasına sevinçle koşarken Jeongin eğilip hızla onu kucağına aldı. Sımsıkı bir şekilde kollarını etrafına sarmış, "Güzel kızım," deyip omuzuna uzun bir öpücük kondurmuştu.
"Çok özledim seni." diyen Soo He ile sıkıca sarıldı. "Ben de seni özledim bebeğim, ben de seni çok özledim. Neler yaptın ben yokken?"
"Dur, önce ben."
Jisung aralarına dahil oldu, Jeongin gülüp sıkıca onunla sarılmış ardından tekrar kızını kucağına alıp odasına geçmişti. O üstünü değiştirip direkt Soo He'nin yanına kurulduğunda Soo He gülümsedi.
"Hyunjin geldi bu sabah, onunla oyun oynadık. Sen yokken de ödevlerimi yaptım, Jisung ile çizgifilm izledim."
"Hım," Jeongin'in onun karnını gıdıkladı. "Benim bebeğim eğlenmiş mi? Yiyeyim mi seni?"
"Ya, baba!"
O kahkaha atarken Jeongin onu gıdıklayıp ısırmış, Jisung çalan kapıya ilerlemişti. Üç gündür burnunda tüten iki kişi vardı, Jeongin'i az önce görmüş, kapıyı açması ile beraber de diğeri ile karşılaşmıştı.
"Chan!" deyip hızla boynuna sarıldığında Chan direkt beline sarıldı, "Oh," dedi Jisung. Jeongin'in hemen ardından Chanlar da şehirden ayrılınca yüreği ağzına gelmişti, özellikle telefonlarını dahi çok açmayan, açtıkça da gergin konuşan Jeongin onu çok korkutmuştu.
"İyisin," deyip ellerini yanaklarına koyduğunda Chan göz kırptı. "Kim bana ne yapabilir? İyiyim, seni özledim."
Jisung güldü. "Ben de seni özledim, gel."
Elinden tutup Chan'ı içeri çekmiş, kapıyı kapatmıştı. Salonda ikisi muhabbet ederken odasında Soo He ile vakit geçiren Jeongin uzun bir süre sonra kızını kucaklayıp salona geçmiş, "Başkomiser," deyip arkadaşına göz kırpmıştı.
"Ay, Chan gelmiş!" deyip Chan'ın üstüne atlayan Soo He ile Jisung gözlerini kıstı. "Bana bak velet, Chan benim, göz koyma kocama."
Jeongin uzanıp onun kafasına patlattı, patlatması ile beraber Soo He kahkaha atarken, Chan onu koltuğa yatırıp oyun oynamaya başlamış, Jisung da hazırladığı yemekleri koymuştu.
"Birazdan Hyunjin'in yanına gideceğim," dedi Jeongin. "Döndüm ama birkaç gün yine eve gelemem, davanın sonuna yaklaşıyoruz."
"Jeongin..." Jisung, Soo He duymasın diye salona kısa bir bakış atmış, Chan ile oynadığını görürken geri arkadaşına dönmüştü. "Kendin dikkat et tamam mı, eğer sana bir şey olursa gerçekten kaldıramam, söz var bana, gerekirse birileri kaçacak ama sen yine her şeyden önce kendini koruyacaksın."
"Jisung."
Jisung onun elini tuttu. "Bunu Soo He için yap. Soo He için kendini koru, şimdi ve geri kalan hayatının tüm anında. Başına bir şey gelirse, ömrüm boyunca seni affetmem."
Sözleri biter bitmez Jeongin onu kendine çekip sarıldığında Jisung anında ihtiyaçla beline sarılmıştı. Jeongin onun saçlarını okşadı. "Hiçbir şey olmayacak, söz veriyorum."
"Affedildin köle, hadi tabak çıkar, Soo He kocamdan uzak dur!"
Jeongin onun ensesine patlattı tekrardan, beraber yedikleri yemekten sonra Jeongin, kızını uyutup üstüne bir mont almış ve evden çıkmıştı. Direkt hastaneye sürerken bahçesine park edip ilerlemeye başladı, içeri girmiş, acil kısmındaki doktoru görmüştü.
Hyunjin elinde bir dosya, yanındaki hemşire ile konuşuyordu. Gözleri sanki hissetmiş gibi bir anda Jeongin'i bulduğunda Jeongin ellerini montunun cebine koyup omuz silkti, Hyunjin hemşireyi gönderip ona doğru ilerledi hızlı adımlarla.
