0.7

3.7K 756 695
                                    

Soo He'nin doğum gününden önceki gece Jeongin odasında dava ile ilgilenirken yine bir şey çıkmayacağını anlayarak oflamış, ayağa kalkıp odada turlamaya başlamıştı. Son kez ifadelere bir kez daha göz atarken çalan telefonunu eline aldı.

"Bulduk!" diye bağırdı Chan. "Mezarın yerini bulduk!"

"Adresi at!"

Jeongin direkt odasından çıkıp zaten giyinik olduğu için sadece ceketini almış, evi kilitleyip direkt arabasına binerek ormanlık alana sürmüştü. Polis ekiplerinin olduğu yere geldiğinde kazılan topraktan ceset çıkarılıyordu.

Savcı hızla ekip arkadaşlarının yanına ilerledi. "Durum nedir?"

"Bundan yedi sene önce," dedi Changbin elini beline koyarak. "Bir adam gelip mezarın yerini değiştirilmesini istemiş mezarcının söylediğine göre, oldukça küçük bir dükkan haliyle de üstünden yıllar geçtiği için adam hatırlamakta zorlandı."

"Elimizde başka neler var?"

"Yirmilerinde bir gençmiş bunu isteyen," dedi Changbin. "Hatırladığı kadarı ile tarif etmesini istedik ama elimizde çok belirsiz bir çizim var."

Çizimi uzatmasıyla beraber Savcı telefonunun ışığını kullanarak çizime bakmış, gerçekten de aşırı detaysız olması ile beraber kısık bir küfür etmişti. Seungmin yanlarına geldi. "Savcı'm, görmüşsünüz. Yine de elimizde bir şey var ha?"

"Bu çocuk kim?" dedi Jeongin parmağı ile resmi işaret edip. "Mezar sahibinin neyi oluyor? Neden dava kapandıktan tam iki yıl sonra cesedin yerini değiştirdi? Şimdi ki katilimiz buysa Lee Yungjun geçmişte yalnız değildi, emniyetin atladığı çok büyük bir şey bu. Ayrıca... Yedi yıl önce yirmilerindeyse katilin yanında neredeyse bir çocuk vardı demek oluyor."

Bu gerçekleşmesi çok büyük olan ihtimal yüzünden polislerin yüzü buruştu. Resmen seri katil yanında bir çocuk tutmuş, ona göstermişti yöntemlerini. Felix elini alnına bastırdı.

"Ya mezardaki ile Lee Yungjun'un DNA'sı eşleşmezse?"

"Bok yoluna gireriz," deyip en açıklayıcı cevabı verdi Changbin, bu sırada başkomiser çıkarılan cesetle ilgilendiği için yanlarına gelememiş, ceset adli tıp aracına alınırken ellerini beline koymuştu.

Savcı'ya baktı. "Kemik torbası. Umarım Sungjin, Brian falan bir şeyler bulur."

"Başkomiserim, baktınız mı cidden ya?" diyen Felix'e Chan birkaç saniye dik dik baktı sonra "Sabır ya," diye söylenip arkasını dönerek ellerini havaya kaldırmıştı. "Biri şu çocuğa cinayet büroda çalıştığını anlatsın yoksa ben dalacağım buna."

Felix homurdandı. "Bu da hep gergin."

Seungmin kıkırdadı. "Alışıyorsun."

Ardından da komiserin arkasından ilerlemiş, Jeongin başını sallamıştı. Otopsi için adli tıp kurumuna geçerlerken yüzünü buruşturdu, gerçekten çürümeye başlamış kemiklerdi, zaten tam değildi.

Doktorlar neredeyse saatlerce incelerlerken sabaha karşı anca sonuç ellerine ulaşmıştı. Brian kollarını göğsünde birleştirip cama yaslandı. Wonpil de kağıdı okumuş ardından da Savcı'ya uzatmıştı.

"Lee Yungjun'a ait ayrıca dokuz sene önceki otopsi sonucu ile karşılaştırıldında eşleşiyor, kafasındaki delik dahil."

Raporu tek kerede anlamasına rağmen birkaç kez okudu Savcı ardından teşekkür edip oradan ayrıldı ve eve geçti. Üstünü değiştirip yatağa girerken başucundaki çizime baktı yorgunca. "Kimsin sen?"

İç çekti. "Bu hikayedeki yerin ne?"

Çizimi geri bırakıp yatağından kalkmış, evin içinde ilerlemişti. Şehrin lüks, koruması yüksek sitelerinden birinde oturuyorlardı. Ayaklarını sürüye sürüye şehri gören cam duvarın önünden geçip mutfağa ilerlemiş, su içmiş ve önce kızının odasına girmişti.

siren, hyunin ✓  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin