0.5

3.9K 733 632
                                    

"Oha."

Felix'in dudaklarından çıkan sözlerle savcının eli onun çenesini bulmuş ve ısırmayı unuttuğu kraker ısırması için alttan çenesini itmişti. Elinde dosyalarla yanına geldi Seungmin. "Salak."

"O kim?"

Jeongin'in bakışları az ötede, polise ifade veren doktoru buldu. "Doktor Hwang," diye konuştu, "Soo He için rapor hazırlayan doktor."

Üçünün de gözleri doktorda iken onları daldığı görüntüden çıkaran aniden yanlarına gelip Savcı hariç iki polisin ensesine dosya ile vuran Chan'dı. "Ne yapıyorsunuz çalışmak yerine?"

"Ah, başkomiserim ya, acıdı."

"Çalış Felix, işimiz var Felix, anlıyorsun değil mi Felix?"

Jeongin bu diyalogu duymazdan gelip başkomisere döndü. "Dünden sonra durumlar neler?"

Changbin "Gelen bir ihbar vardı," dedi. "O gece sarhoş adamdan önce ekibe bir ihbar geldi, birisi olay yerini tarif edip cesedi gördüğünü söylüyordu. Araştırdım da arama yakınlardaki telefon kulübesinden yapılmış, ses değiştirici kullanmış, asıl sesi ortaya çıkarmaya çalıştım fakat oldukça zor, olmadı."

"Kamera kaydı?"

Komiser, elindeki belleği gösterdi. "Az önce gidip görüntüleri aldım, beraber bakalım, görmeniz gereken bir şeyler var Savcı'm."

Hepsi bir odaya girmiş, Seungmin Changbin'den aldığı bellek ile bilgisayarın başına geçip dosyayı açmıştı. Olay gününe dair, telefon kulübesini gören güvenlik kamerasından görüntüleri izlerken "Yavaşlat," diyen Chan ile Seungmin hızla görüntüleri yavaşlattı.

Kalabalığın arasından maske ve şapka takan biri kulübeye girip polisi arıyordu, ses kaydını da Changbin kenarda oynatırken "Ceketi," dedi Jeongin. "Ayakkabıları. Kulübede beni boğanla aynı."

Üçü duraksadı idrak etmek için, ilk tepkiyi veren Chan oldu. "Bu orospu çocuğu, kendi işlediği cinayeti bile bile bize ihbar mı etti yani? Şaka mı ya! Adam resmen dalga geçiyor!"

Bağırışı yüzünden Felix ve Seungmin yerlerinde zıplarken Jeongin alnını ovaladı çünkü katil kendisini ihbar etmiş, üstüne üstlük bir de sigara içip öyle ayrılmıştı. "Lee Yungju." diye konuştu. "Dokuz yıl önce kırk beş yaşındaydı ve şimdi elli dört olmalı. Bu beden, elli dört yaşında birine mi ait?"

Kameranın görüntüsünü incelediler bir süre, "Kendine iyi bakan bir puştsa evet," dedi Changbin. Felix kafa salladı. "Elli dört yaşındaki bir moruğa Savcı'mın gücü yeterdi bence. Sanmıyorum."

"Çok güçlüydü," dedi Jeongin, alnını ovuşturdu. "Birkaç kez vurmama rağmen benden daha seri hareket etti hep, gücünü bilemem ama bu kadar seri hareket etmesi... Otopsi daha çıkmadı değil mi?"

"Bugün mezardan çıkarılacak." dedi başkomiser, tam da bunun üzerine telefon çalarken "Haber geldi," deyip aramayı yanıtlamış fakat duyduğu şeyle küfretmişti.

"Sikeyim ya!" diye kapattığı zaman Savcı, ona baktı. "Ne oldu?"

Komiser, kimliğini boynuna astı. "Mezar boş çıkmış, amına koyduğumun herifinin ölüsü de dirisi de zarar. Siz durun Savcı'm, Changbin benimle gel."

İkisi olay yerine gitmek adına odadan koşarak çıkarlarken Jeongin de savcılığa gitmek adına binadan çıkarken doktoru gördü. Az ötede, elinde Soo He'nin resmi, ayakta durmuş onu inceliyordu.

Çok geçmedi, resmi geri cebine atarken ilerlemiş, arabasına binerek emniyetten ayrılmıştı. Aynadan gördüğü Savcı'ya baktı otoparktan çıkarken. "Gözlerin niye bu kadar üstümde bilmiyorum ama," diye mırıldandı caddeye geçip. "Bir an önce çekilmeleri, ikimizin de yararına olur."

siren, hyunin ✓  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin