Karanlık Sokak

73 6 0
                                    

şarkı önerisi:Daylight-David Kushner

     Bir siluet,bilinmeyen bir sonsuzluk,gözyaşları ve cam kırıkları tüm bunlara rağmen ruhu bedenini terk etmek istercesine koştu.Bütün benliğiyle bütün hıncıyla yere sert basan adımlarla,sonunu düşünmek istemeyerek... sonrasında bir bir batmaya başladı cam kırıkları yalın ayaklarına,durmak mı durmak bilmeyen yine aynı sertlikle adımlarını attı.

     Ayaklarındaki cam kırıklarını söküp atmak istedi ama çoktan derinlere indi.
Hem artık kanatmıyordu,yarayı kapatma çabası içerisinde de değildi.Bir süre sonra bedeninin uzuvundaki acıyı hissetmedi giderek uyuştu.

     Acı ve keder bu tür duyguların bir anlamı ya da önemi var mıydı?Pek sanmam.İnsan alışmak zorunda kalırdı ya da içinde bulunduğu ev buna izin verirdi.Evimizi dekore etmeye başlarız.Bir mimar değilseniz bir evin odalarına şekil vermek zordur ve yıpratır lakin özgürsünüzdür.Yapı malzemelerinden tutun da koltuğun kumaşına kadar karar veren sizsinizdir.Bir mimara göre sizin seçimleriniz daha karmaşık ve kombinlenmesi zordur unutmamak gerekir ki en güzel uyumu uyumsuzluklarda yakalarız.

     Bal rengi saçları darmadağınıktı.
Bedeninde kaybolup giden ince entarisi artık sırılsıklamdı.Yüzünden akıp giden su damlası bedeniyle bütünleşip yok oluyordu birer birer.Burnuna gelen toprak kokusu bir an olsun huzurda hissettiriyordu ama hep bir parçası eksikti sonsuzluğa karıştı ama inanmak istemeyen de kendisiydi.Umutları yeniden yaratan kendi ışığıydı.Etrafında dönüp durdu ve o an sadece yere bir anda yığılıp sonsuz bir kuyunun en derininde sonsuza kadar hapsolmak,çıkmaya çırpınıp çıkamamak.

Dün gece geçen diyalogdan bir kesit:
-Vazo kırılmış.
(Beyaz lalelerin vazosunu değiştirmek istedi.)
-Beyaz Laleleri neden bu kadar seviyorsun?Ver ben hallederim,elini keseceksin şimdi.
-Hayır ben kendim hallederim sana ihtiyacım yok.
-İnat etmeyi bırak!Sadece seni düşündüğüm için.
-Beni düşünmek?

     Soluk soluğa kaldı ve kayboldu hem de bilinmeyen bir sokakta.Koybolmanın verdiği korkuyu hissetmedi sadece yarım kalmış bir tebessüm yayılmaya başladı.Ümitsizce arkasına döndü,evin yolunu tuttu.Bir başına ve kimsesiz zifiri karanlığın tam ortasındaydı.Sadece kendi ruhunun duyabileceği bir tonda çığlık attı.Daha yüksek bir tonda bir kere daha çığlık atmayı denedi çünkü kendinden bir hayli uzakta olan ruhuna sesini duyurabilmek adına ama olmadı.Kendi ruhuna dâhi seslenemezken başka ruhlara seslenmek ustalıktı.

     Ayaklarının altında ezilen çalıların çıtırtısı,baykuş sesleri,tenhalığı hissettiren karanlık,ışığı kırpılıp duran bir sokak lambasının etrafında pervane olan ateş böcekleri,terkedilmiş bir kulübe.

     Bir saniyeliğine tüm dünya durdu bazen bir şeyleri anlatmaya sözler kifayetsiz kalır ya hani o anlardaki gibi ama yinede anlatmak istersin sözlerin yetersizliği hiç bir zaman bahane değildir.Ay ışığının bittiği yerin tam altında iki beden değil iki ruhtu.Bedenler somuttur ama artık bedenleri orada değildi ruhları ele geçirmişti

     Eller uzandı saçlardan,yanaklara,gözlere en son kalpte buluştu.Bedenlerine o gün söz hakkı tanınmadı.Bedenleri o eli kalbinden söküp atmak istedi ama olmadı yapamadılar.

     Bir anlığına bütün gerçeklerden soyutlanmak istediler,bir dakikalık kaçamak.Hayatın kurallarına,kaygılarına,söylenenlere,
korkulara rağmen.Hepsine meydan okurcasına.

      Bir zehir o gece dillerini bağladı, konuşulmadı ama ilk defa birbirlerini anladılar.Bir türlü o zehir dudaklarından dökülmedi,olmadı.Gittikçe esareti altına almaya başladı.Zincirleri kırmak kimsenin umurunda değildi.Kaç kere daha aynı sahne,aynı oyuncular sadece değişen zamandı.

     Adımlarını geri geri attı.Adımlar ona doğru ileri ileri gitti.Bu sefer istese de kaçamayacaktı.Bir çıkmaza doğru yürümek.En son adımını atamadı.Ay ışığı yüzünde buluştu.Siyah siluetin yerini bir çehre aldı




Beyaz LalelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin