Princesses Don't Cry-CARYS
Yeniden umutların ağaçlarda yeşerdiği ilkbahar ayıydı.Herhalde doğduğumdan beri ilkbaharları seviyordum,doğduğum ay öznel bir ifadeyi kanıtlar nitelikteydi ya da annemin kanıtlamak istediği ifade diyelim.
Yine aynı makyaj masasının başında farklı bir yüzle beraberdim.Aynı ürünler aynı mekan farklı zaman.Tik tak tik tak akrep yuvarlanıyor yelkovan dönüşüne esneklik kazandırıyor.Zaman geçiyor.Saatin arkasındaki kutudan pilleri söküp atsa zaman bir anlığına olsa durarmıydı.Zamana mı yetişmek istiyor zaman mı ona yetişmek için fır dönüp duruyordu.Saçlarına şekil veriyor aynı zamanda yüzünü hafifçe pudralıyordu.Yanaklarının canlılığını kıskandı ve allık tozları yanaklarında yer edinmek için can attı o da hayır diyemedi.Biraz fazla renk vermişti,silmeye kıyamadı böyle kalmasına karar kıldı.Bu karardan ikisi de pek memnundu en azından ayna da öyle söyledi.
Gözlerini aynadan çevirip telefona yönlendirdi.Telefonun ekranı beyazladı ve Selin'den bir bildirim."Bugün size gelicem unutma,hazırlandın mı Bal arım"
Parmaklarını klavye tuşlarına yerleştirdi ve hızlıca yazmaya başladı."Birazdan hazır olacam"
Merdiveni alarak duvara sabitledi.Merdivenden zamana doğru tırmandı.Saatin arkasındaki kutuyu açtı ve elindeki kalem pilleri yerleştirdi."Heh şimdi oldu Tik tak tik tak saatçim,inşAllah bana kızmamışsındır zamanından çaldığım için"Biraz bana dargın bir hali varmış gibi hızlıca akrebini yuvarlamaya başladı.Zaman işliyor 22.22 .İşte şimdi hazırım.Üzerinde kırmızı sırt dekolteli bir elbise avize ışıkları altında canlılığını kazanıyordu.Salık bıraktığı saçlarını sırtından alıp öne doğru savurdu.Onur konuğu oluveren elbisenin kırmızılığından dudakları renksizdi.Ayaklarına giydiği ayakkabının topuklusuyla hiç yürümeyi tecrübe edinmemişti ama cesaret etmişti ,günün sonuna doğru pahalıya patlamıştı.Topuklularla adım almaya başladı.İçınde daha önce hiç oturmayan konuk edilmediği izinsiz bir şekilde giren bir duygu vardı.Gökyüzünden çok uzaktaki tepelerin uçurumundan yuvarladılar bir derine.Derinliğin sınırını ölçerken zamanını öldürdü.Ona kalan ise koca bir hiçlik.Tek istediğiydi zamanının geri verilmesi.Olmadı asla geri verilmedi ya da ona zaman tanınmadı.Ona tanımlanan zamanı tanıyıp düzgünce kullanması söylendi.Özgürce kullansa tanımların esiri olmasaydı sanki nolurdu.Gözlerini açtı.Yeniden damarlarından kan akmaya önce yüreğine sonra göz yaşlarına ve yüzüne bir gülümseme yerleştirdi.
Uçurtmanın iplerinin bağı bir bir çözülmeye başladı rüzgara karşı.Uçurtma,hırçın rüzgarla karşılaştıkça yükseliyordu.Tanıdık gelen ama o gün yabancı olan bir el belinden kavradı,bacaklarından tutup kucağına aldı.Sarp,nereye gidiyoruz.Merdivenleri yavaş yavaş inmeye başladılar.Zamanla yarışarak."Her şey bitti,daha iyi olacaksın güzelim"Gözlerini kırpıştırıp duruyordu.Parmağını boynuna attı ve nabzını kontrol etti."Beni haala öpüşünü unutamıyorum,iyileştir beni"Odaya adımlar saymaya başladı.Odanın karşısındayken odayı ayağıyla kapıyı itti kapı da kendi mağarasına çekildi.Masanın üzerinde yeni yudumlanıp dökülmüş sıcak şaraplar ve kırık bir lale vazosu.Yerde yıpranmış bir not kağıdı "Beyaz laleme"Sedef kakmalı dolaba doğru adımlarını almaya başladı.Dolabın içinde yeni yıkanmış lale kokulu peştamali çıkardı.Yatağın üzerine uzanıverdi kırmızı elbisesiyle.
Çok önceden ateşinin söndüğü anlaşılan bir şömine en kuytu köşedeydi.Kim bilir kaç gece hangi kalpleri ısıtmaya devam etmişti de sonunda bir bir yakılan odunlar küllenmişti.
Ateş tayfları sırasıyla şu renkleri gün yüzüne çıkarır:Kırmızı,turuncu,sarı,yeşil,mavi,lacivert,mor ve hepsi bir ışık demeti halini aldığında beyaz bir laleden farksız olur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Laleler
Mystery / ThrillerViyana'nın önde gelen ailelerinin varisi Sarah Beyazsoy,bilmediği bir evde kendini bulur.Evi esir almaya başlayan müziğe kulak verir ve kaçar."Hisleri bu kadar anlamlı kılan müziğin ezgisi miydi yoksa bizim yüklemek istediğimiz anlamlar mıydı,Bu ar...