Kütüphane

7 3 0
                                    

I'm Not Afraid-Tommee Profitt

Vites'i yine 5'e takıyorum.Işıklar şerit halinde geçiyor.Yavaşça ilerliyorum.Melankolik bir müzik esir alıveriyor odayı.Kütüphane'de bir kitap dikkatini çekmeye başlıyor diğer kitapların arasında parlıyor.Daha önce olmayan yepyeni bir kitap orada duruyor.

Kılıçlar savruluyor.Kınından bir tane kılıç çıkarıyor."Sence adil mi bu savaş"
Ukalaca bir bakış fırlatarak"Benim adalet kavramıma uygun"

Eli bir ansiklopediye ilişiyor.Ansiklopedinin yıpranmış sayfalarını çeviriyor."Helenistanya" başlığının altındaki bölüme bakıyor.Kitap yere düşüyor sertçe kapağı kapanıyor.Yere eğiliyor.

Kılıcını yerden alıyor ve Şah Mat.Yerden düşürdüğü anahtarı var.Odaları tek tek kontrol ediyor.Anahtarı kapının deliğine sokmaya çalışıyor,uymuyor.Bir el uzanıyor kanlar içinde.Kırık bir vazo camı ile kesilmiş.Eline batmış cam parçalarını tek tek çıkarıyor.Cam parçalarını ışığa tutuyor.Cam parçalarını tek tek odaların kapısına deniyor.

Deniyor,deniyor ve sarıyor,sarıyor.Beyaz bir bandaj.Zaman geriye doğru akıyor,Kum saati,kum tükeniyor ince belinden damlarkan.Bir el kum saatini ters çeviriyor ve masanın üzerine bırakıyor.

Arkasından birinin nefesini hissediyor.Boynunda bir kol sarmalamış.
Piyanonun başında biri.Gözlerini kısarak yanındakini şeçmeye çalıştı.Boynunu sarmalamış.

Eliyle piyanonun tozunu alıyor ve parmağını yukarıya kaldırarak.Biri var beyaz mutfak önlüğüyle,siyah elbisenin içinde İskandinav tarzı bıçakla duvarın paslanmış kısımlarını soyuyor.Soyulan küller odanın havasına karışıyor kimyasına uyuyor.

Şebnemli bir sabaha gözlerini açıyor.Başını tutuyor,başında bir ağrı karnında bir sancı hissediyor kelebeklerin yerini alan.Beyaz çarşafı göğüsünde tuttu.Yerde kravat,pantolon ve kırmızı bir abiye.Ayağa kalktı,komidine tutunarak ayağa kalktı."Hanımefendi ilaçlarınızı aldınız mı"

"İlaçlarınız"Göz ucuyla bakarak"Ben iyiyim ama ilaçlara ihtiyacım var,Mükemmel gerçekten mükemmel"kapı sertçe kapandı ve çekip gidildi.Yine bu oda da tek başıma kaldım."Ellerim bağlı nasıl içicem ben bunları,Heeeey!" Sonrasında hap kutusunun kapağını döndürdü ve ağzına attı.Belki bedenimi süslemiyecekti ama en azından odanın kireç gibi beyazlığına iyi gelmiş gibiydi."Sağolun bir dahakine beyaz olsunlar"

Dönüyoruz öne doğru savruluyoruz Tam kenara doğru geldiğinde tüm renklerden sıyrılıyor.Bir ileri bir geri gidiyor,savruluyoruz.Sevinç çığlıkları atılıyor.Önümüzdeki kepenkler açılıyor.Müzik başlıyor.

"Bu sefer haplar renkli."hap kutusunu eline alıyor ve içinin boşluğuna bakıyor.Bir boşluktayım,ne olduğunu kavramaya çalışıyorum.Kavramlar etrafında dönen sayfalar ve kitapta canlanan gün ışığı.Kapı tıklatılıyor,merdiven düşüyor."Şebnem hanım yakalandınız,Eller havaya"Fotoğrafı elini tutuşturarak"Güzel gülümsemişsin."

Rakamlar havada sallanıyor.Uzakta duran çocuğu gün ışığı gün yüzüne çıkarıyor.Elindeki tuval artık orada değil.Yüzünde tatlı bir tebessüm var.Çocuk eliyle gösteriyor.Bir an açık arttırmada görüyor.Aynı yöne gözlerini çeviriyor.Yerini renkler alıyor.Bir el yukarı doğru rakamlar savuruyor.Diğeri hemen arkasından daha büyük bir meblağ teklifinde bulunuyor.Teklifler ardı ardına sıralanıyor.Çocuğu yanında oturur buluyor elinde tuvalle.

Parmaklarım kitaplarda geziniyor."Momo,zaman hırsızlarına karşı savaşan,konuşmak yerine dinleyerek anlamayı başarabilen"Duvardaki saatler geriye doğru sarmaya başlıyor."Beyaz Diş,Vahşi tabiata ayak uydurmaya çalışan uysal bir evcimen"Sirenler çalıyor Dııııııııın!Işıklar teker teker kapanıyor.Bir anda sirenin sesini nabızları alıyor,nabızları tutuluyor karanlıkta.Yaklaşan ayak sesleri,havlayan bir köpek tam arkalarında dururken buluyorlar.Gökyüzüne doğru adım almaya başlıyorlar.Gökyüzündeki adımları hızlanıyor en son bir dal tutuyor gökyüzüne doğru ve yeryüzüne fırlatıyor.Koşuyolar.Aynı zamanda arkalarına bakıp yetişme çabasındalar.Kapıyı kapalı bir vaziyette görüp iliklerine kadar bir soğukluk işliyor.Nefes alış-verişleri hızlanıyor göz bebekleri büyüyor."Kapana sıkıştırıldınız"

İnsan kaçmak için çırpınıp duruyor aynı odadan ama nedense hep ayaklar geri geriye gidiyor aynı odaya ve kapı sertçe üstüne kapanıyor sert bir sesle hem de yüzüne.Nefesini damarlarında hissediyor.Kapı tokmağını zorluyor,kapıya vuruyor kırarcasına.
"Bir başına ve kimsesiz zifiri karanlığın tam ortasındaydı.Sadece kendi ruhunun duyabileceği bir tonda çığlık attı"En azından o gün sadece ben duyabildim neden sen de duymadın,duymaya çalışmadın baba"Odanın penceresine doğru seğirdi perdeyi araladı biraz olsun gün ışığı içeriyi ruhunun derinliklerini ısıtır diye ruhu ısınsa bile elleri buz gibi kalmakta ısrarcıydı,Evin içi de odadan bir farkı yoktu aynı gerçeklikteydi.O an bir gülümseme yerleştirdim kabullenmek bazen zordur ama zorunlu kılar. Karanlık bir oda ve bir ruhun yakarışı.

Ümitler gökyüzünde uçar,bir dala tutunur ve en son yeryüzünde kuraklığa neden olur.

Demir parmaklıklar yok olmaya başladı.Yok olmasına sebebiyet veren bir ruh yok oldu o gece.Tam yanımızda tekerlek sesleri hissettik.Tekerlekler yolda çizgiler bıraktı.Arabaya yetişmek için tüm benliğiyle uçtular bu sefer gökyüzünde değil yeryüzünde.

Uçurtmayı,gökyüzü esaretine tutsak etti.Beraber kikirdediler ve gökyüzündeki uçurtmayı seyredaldılar.Hapşırarak burnunu tuttu."İlaçlarınızı aldınız mı,çocuklar"Ağızlarına attılar ve boğazlarında su eşliğinde boğuldu.Gözlerimi kırpıştırıyorum,göz kapaklarım usul usul inmeye başladı.

Demirlikler indi.

Beyaz LalelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin