Yıldızlar

14 4 0
                                    

I'm a Mess-Bebe Rexha

Yıldızlar bu gece gökyüzünde parlıyolar ama ben gözlerinin içinin parlaklığından gözlerimi alamıyorum.

Teneffüs zili bütün bir koridoru inletti.Bir köşede oturup öğrencilerin sınıftan dışarı doğru kaçışını zevke vararak izledi.Bir an düşünmek istemeyi seçti.Neden bu kadar hızlı kaçıyorlardı.Derslere ilgisi olmayan kendisiyken sözde ilgisi olanların ilgisi mi kaçtı bir anda derslere.Şöyle yüzüne bir şaşkın ifade takındı.Arkalarından yüksek sesle iyi koşturmalar,şampiyonlar.O an yüzünde sıcak bir nefes hissetti ve boğuk bir ses yakına indikçe netleşen:"Siz neden buradasınız hanımefendi"
"Tanışıyormuyuz ya da tanıyormusunuz."
Bir an silkinerek "Tanıyor gibi bir halet-i ruhiyeye mi sahibim" İç çekerek"Beni tanımayan yoktur ya da tanımak istemeyen"Gözlerini yüzünü almaya başlayan biçime anlam veremeyerek"Öyle bakma ikimizin arasında da bir sır "Ellerini havaya kaldırarak sandalyeye daha fazla yaylanarak"Yani,şey onlar bana böyle derler ama sen farklısın değil mi?"
"Onlar!"şaşırarak
"Koşsunlar belki yakalarlar beni"
"Burada sabit bir şekilde sandalyeye kitlenmiş bir şekilde mi?"
"Bu yarışta ben yokum ama yarışmak için çabalıyorlar,Bak onlara.Kimi yakalamaya çalıştıklarının farkında bile değiller ama koşturuyorlar."

Etrafına bakınmaya başladı.Kocaman bir yapı içinde miniklerin koşturduğu daha sonra kilitli dolaplarını açmak için zıplayıp uzanmaya çalışıyorlar ve yardım ediyolar açmalarına.".Elinde anahtarını tutmak isteyen bir yabancı ve iki insan."

O minik eller büyüdü artık sadece kilit açmaya çalışmıyolar ya da çamurdan pastalar yapıp evcilik oynamıyorlar,Suyla ıslanmış toprağa ellerini batırıp çıkarıyorlar ve balçığa şekil vermeye çalışıyorlar.Sanat eserlerini daha iyiye götürmek adına daha çok balçıkla kaplıyorlar,pastanın katlarını yükseğe çıkarıyorlar lezzetli bir hal alıyor ta ki gökyüzüne kadar.En son uçurtmalara uzanana kadar.Katlar bir bir yıkılıyor tanınmayan bir yabancı el tarafından.Sinirli bir el çamuru alıyor ve yüzüne fırlatıyor."Doğru,yüzüne daha çok yakıştığı doğru."Her yanlışlıkta bir doğruyu aramak tabiat haline getirildi ve bazen tabiatını bozmak yanlışlıktan çok daha doğrudur,her doğrunun doğru olamadığı gibi.Tabiatında bir günlük ömrü olan bir kelebeğin sadece bir yanlış yapma hakkı vardır oysa sınırsız doğru yapma hakkı vardır ama o yanlış yapar ve bütün doğruları silinir yerine yeni umutlar getirir ve bir şöminede yer edinir.Ateş,şöminede yeniden küllerinden doğar.

Işıklar açıldı."İyiki doğdun,Sarah"alkış sesleri eşlik etti.Kırmızı elbisesi içerisinde zarif bir şekilde adımlarını atmaya başladı.Kırık topuklularını siyah bir derinliğin bulunduğu ama artık o kadar da derin olmayan yere fırlatıp attı.Kendini rahatlamış hissetti. Ani bir manevrayla burkulmuş bileğini daha fazla incitmemeye çalışarak kucağına aldı.Bütün gözler üzerlerindeydi.Siyah takımınla bütünleşen kırmızının uyumu şahaneydi.Tıpkı kırmızı kilitli teneke dolabın anahtarının siyahlığı gibi.Bitterli çikolata en sevdiğin.Tatlının içindeki acı ona çok tatlı geliyordu."Bir parça aldı mmh lezzetli,annemin tarifi.Çocukken ben yorgun argın eve geldiğimde bana tatlı bir sürpriz yapardı.Değişen bir şey yok hala güzel,anne tarifi işte bu güzel lezzete kimse hayır demek istemez"Eğilerek kulağına"Konuklara dağıtılmaya başlansın"Garson mutfağa doğru yol aldı.Bir an bir sessizlik odayı kapladı ışıklar kapanıverdi ve melankolik bir müzik esir alan.Ellerini ellerine götürdü.Sarp her zaman için beyaz lalesinin can suyu olmaya niyetliydi,vazonun kırık parçaları birleştirilir ya da değiştirilir ama cansuyu olmadan büyüyemez
Elini eline doladı ve göz kırptı.Sarp"Dün gece vazoyu kırarken iyiydi beyaz lalem.Gözlerinin içinin derinliklerine doğru yolculuğa başladı,karanlığın içinde binlerce minik yıldız ama sadece bana baktığında,gözlerinin içindeki yıldızları gördüğümden beri gecelere küsüm.Senin yüzünden eskiden zevk alarak baktığım yıldızlar artık o kadar ilgimi çekmiyor sadece bir geometriden ibaretler ve işlemleri seninkiler kadar zor değiller.Bazen cevabına zor rast geliyorum.Adımlarını geri geri attı.Adımlar ona doğru ileri ileri gitti.Bu sefer istese de kaçamayacaktı.Bir çıkmaza doğru yürümek.En son adımını atamadı.Ay ışığı yüzünde buluştu ve bir anda seyirciler yok olmaya başladı.Yeniden saatin pil kutusuna uzanıldı.Piller tek tek çıkarılıp bir kenara fırlatıldı.Zihnindeki geçen düşünceler karmaşık bir şekil almaya başladı.Düşüncelerinin şekli altın orana uydu.Tam sayısal oranlar somuttu.Teker teker silmeye başladılar ve yeni bir oransızlık yeni bir düzgen ortaya çıkardı.Odanın yarılanmış kapısından kaynağını kestiremediği bir ışık sızdı yüreğine doğru.Işık,pusulası oldu.O yöne doğru emin adımlarla ilerledi.Salonun tam ortasında toz ve kirden zar zor seçilen bir piyano vardı.Piyano,kuvvetli ve hafif seslere,siyah ve beyaz tuşlara sahipti.Sahip olduğu zıtlıklara karşın bestelenen müziğin uyumu şaşırtıcı derecedeydi ama piyanisti...

Sessizliğin yerini fısıltalar almaya başladı.

Beyaz LalelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin