şarkı önerisi:dance in the dark-au/ra
Tanıştığıma memnun oldum ben de Sarah Beyazsoy.Bir başıma usulca oturuyorum.Camdaki manzara bir kayboluyor bir görünüyor ve bir şerit halinde devam ediyor ve başrolde yine ben Aynı zamanda da seyirci de biz.Bir koşuşturma hakim oluyor."O da ne!ne oluyor burada"Kameralara göz kırpıyor.Tek ayağını bacağının üstüne atıyor ve izlemeye başlıyor."Ah şimdi bir tane patlamış mısır olsa da patlatsak burayı"yanına kayarak geldi.Yanındaki sandalyeyi kendine doğru çekti ve izlemeye başladılar.
Bir elektrik cızırtısı ve metronun tekerleklerinde kıvılcımlar saçılmaya başladı.Alev gittikçe yükseliyordu.Işık tayfında yer bulundu."Bana eşlik edebilir misin?Bir kahkaha sesi arkalarından.Kaçıyolar ama arkalarından kovalayan yok.
Kapı ardına kadar açılıyor.Kapıdan içeri ışık seğiriyor.Kapkaranlık yüzlerini aydınlatıveriyor.Bir anda kendini direksiyonda buluyor."Eeeh tamam yeterli bu kadar aydınlık size"Beyefendiye bakarak"Şöförcüm sence de zamanları dolmadı mı?"Yüzüne şeytani bir gülümseme yerleştirerek saatin pillerini takarak geriye sarıyor zamanı.
Tarihler 2007'yi gösteriyor.Gülümse çekiyorum.Herkes bir gülücük konduruyor ama onun gamzesinde daha iyi duruyor.Ben sahte bir gülümseme yerleştiriyorum dudaklarıma ama gözlerim gülüyor.Peyniiiirr!
Telefon çalıyor.Annem bakıyor.Telefondaki ses evi boşaltın hemen diyor.Tanımadığım yabancı insanlar eve giriş yapıyor.Beyaz Laleleri çiğneyip geçiyorlar."Hey sen oradaki turşu kafa,Lalelerin beyazlığını kirletme çabuk terk et evimi"Onlar hala devam ediyor dinlemeyerek.En son odama doğru yol alıyolar.Arkalarından koştum.Demiştim ya yavaş adım alırım ama odaları geçişim ışık hızı.Odayı melankolik bir müzik esir almaya başladı.Odanın kapısı ardına kadar sertçe kapandı.Rüzgar esir almaya başladı perdeyi.Ben tuşlara basmaya devam ediyorum ve kapı açıldı.
İçeriye konukları davet ettim.Konukların izinsiz girmesine izin verdim.İçeride bir kalabalık oluşmaya başladı.
Bir kenarda oturuyorum yalnız ve sessiz.Sessizliği insanlar bölüyor mutlu bir tebessüm yerleştiriyorlar ve yakıştırıyorlar birbirlerine ama bana uğratmıyorlar herhalde yüzümdeki kapatıcı kadar yakıştırmıyolardır bundan olsa gerek.Elinde evrak çantalı insanlar,tekdüze giysilerle kuşanılmış.Karşımda küçük çehreli bir çocuk meraklı gözlerini açmış bana kilitli,sanki yardım istiyor ama gözlerinin içindeki burukluğu okuyabilen yokmuşçasına.Önlüğü rengarenk boyalarla kirletilmiş hayal gücünü döktüğü bir resim tuvali ve onun o çocuk dünyası gayet renkli duruyor ama elindeki fırça siyah boyaya batırıp çıkarılmış.
Aracın pürüzsüz siyahlığını bir çizik bozuyor.Fırçayı dokuya değdirerek kapattı."Tamam o zaman pek de bir sorun yokmuş"
Şasi'de sorun var Hanımefendi.Anlam veremeyerek"Ne demek istediniz?"
Şasi, aracın tabanındaki sağlam metal konstrüksiyondur. Araçtaki tüm yapılar şasiye bağlıdır. Tüm donanımları üzerinde taşır."Ne zaman alabilirim bayım arabayı"10 yıl önce arabayı aldınız ve yine 10 yıl sonra alabilirsiniz.Ellerini şıklattı ve garajın kepenkleri kapandı.Yerden destek aldı.Bir ayağını ve bir elini kaldırarak denize doğru atladı,kurtulabileceğini bilerek.Şıp sesi bir borudan damla şeklinde damarlarında ilerliyor."Serumu değiştirildi mi?"sesi.Su yukarı doğru yükseliyor.Bütün bedenine doğru uzanıyorArtık kirli sularda da yüzmeyi öğrendi.Poşet büzülmeye başlıyor ama tabiatına uygun olmayarak.Bir anda vazo yere düşüp kırılıyor.İyileşme umuduyla yaşayanların barındığı yerde bir siren sesi barınmaya başlıyor.Nabızını çok yakında hissediyor.Çok hızlı bir şekilde koşmaya çalışıyor.Vazgeçişin zorunluğunun yükü altında eziliyor.Koşuyor odanın kapısının önünde elinde oyuncağıyla oturmuş bir çocuk çığlıklar içinde"Hayır o ölmemeli kendine bunu yapamaz" Hasta bakıcı yanına yaklaşıyor ve kulağına fısıldıyor."O iyi olacak ölmedi,sadece kana ihtiyacı var,seruma değil"Serum patlayıveriyor ve bir su içinde boğuluveriyor,adımlarını yavaşlatıveriyor.Bir el uzanıyor ve onu kendine doğru çekiyor.Gökyüzü yerini tavan alıyor ve tavana doğru uzanıyor.Tavanı renkli ışıklar almaya başlıyor ve renkler birbirine delice karışıyor,sıkı sıkı tutunuyor.Tıpkı birbirlerine tutundukları gibi.Yeniden başroldeyiz.Sandalye de yeniden yerlerimizi alıyoruz."Yeteri kadar siyah boya var"Birbirlerine siyah boyalar sıçratıyolar ama bize denk gelmiyor.Camın arkasından seyre başlıyoruz,bir filmin finali gibi."Ama bizimki bir dizi olmaya başladı."Bir anda camın saydamlığında bir yüz fark ediyorum.Elinde oyuncağı ve ona da siyahlık denk gelmiş ama elindeki tuval hala renkli.Omuzuna dokunarak"Nereye daldın öyle"Bir anda onun boşluğu doldurduğu yere bakıyorum ve o artık yok ama gözyaşlarını bana armağan etti.
"Başınız sağolsun"Herkes simsiyahlar içinde.Ben ise onun doldurduğu yere bakıyorum küçücük bedeninin.Başucunda tuvali duruyor hala renklerin canlılığıyla.
Nanaaananananaaa!
Piyanonun başındayım.Ellerim tuşlarda bir ileri bir geri hareket ediyor.Gözler ise benden karanlığa doğru ilerliyor ve bir anda yeis kaplamaya başlıyor bir zehir gibi yayılmaya başlıyor ve en son piyanonun sesi yok oluveriyor.
Topuklularım kırık ama yere emin basarak.Bir topuk tıkırtısı yankılanıyor koridorda."Annecim uyudun mu?" O annesine doğru koşarak."Anne karanlık korkutuyor beni,beni burada yalnız bırakma,ellerim üşüyor"
Bu sadece bir mülakat işiniz için."Bence erken hüküm vermemek gerekir."Gelecek için ne vadediyorsunuz?" Şöyle saatine bir bakarak "Hmm düşünmem gerek düşünülmeyerek sorulmuş bir soruya yanıt verirken.Bu soruyu benim sormam gerekmiyor muydu.Hatlar karıştı."
Bir telefon çalıyor."Evi çabuk boşaltın"
O gün dışarının soğukluğuna hiç kimse aldırmadı.Sorulan sorular da hiç düşünülmemişti o yaşta bir çocuk için.Ard arda sıralanan sorular ve beynimin içini yiyen düşünceler.Düşün,düşün,düşün en son boğuluyorum artık hiç de soğuk değil içerisi.Sorguların yerini hıçkırıklarla dolu çığlıklar alıyor ayağını yere sertçe vurarak vazoyu yere fırlatıp atıyor.En son ellerini bal arısı rengi saçına götürüyor ve çekiştirmeye başlıyor dalgalarından eser kalmayıncaya kadar.Akşam yattığı yerden uyandı ve düzleştiriciyi aldı.Saçında gezindirmeye başladı.Saçlarının dalgasını dağıtıncaya dek.Isısını giderek yükseltti.Bal rengi saçlarının parlaklığını yerini kıvılcımlar almaya başladı ve bir koku burnuna serzenişte bulundu o kokuyu davet etti.İyileşme umuduyla yaşayanların barındığı yerde bir siren sesi barınmaya başlıyor.Nabızını çok yakında hissediyor.Çok hızlı bir şekilde koşmaya çalışıyor.Koşarken masaya takılıp sendeledi ve masa alaşağı oldu.Masadan düşen makas, saçlarının ölü tellerine son verdi.Ölü telleri düzleştirmeye devam etti ve elindeki saç tellerine baktı ve bu karmaşaya anlam veremedi.Saçlarını bağlamaya çalıştı ama toka tutmadı.Tokanın lastiği gevşekti yerden aldı ve mezarının başına bıraktı.
Konuklar dağıldı.Toprağa dokundu hâlâ soğuktu ama boştu.
Küçücük bedeni büyük bir bilinmezlikte kaybolmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Laleler
Mystery / ThrillerViyana'nın önde gelen ailelerinin varisi Sarah Beyazsoy,bilmediği bir evde kendini bulur.Evi esir almaya başlayan müziğe kulak verir ve kaçar."Hisleri bu kadar anlamlı kılan müziğin ezgisi miydi yoksa bizim yüklemek istediğimiz anlamlar mıydı,Bu ar...