İnsan bu. Eninde sonunda bağlanıyor şu dünyanın bir güzelliğine. Dünya sana bas bas bağırıyor kendinden çok kimseyi sevme, sana zarar verecek bu sevgi diye. Onu dinlemek istiyorsun. Bağlanamam diyorsun ama bağlanıyorsun. Kendimden çok sevemem diyorsun ama seviyorsun işte. Bu karşılık beklemeden duyduğun aşkın sana zarar vereceğini bile bile seviyorsun.
Bu bağımlılığı sadece bir insana karşı duyanları anlayamıyorum bazen. Hayat denilen serüveni sadece o insanın yönetmesine izin verenleri anlayamıyorum. Bir insan ne kadar mükemmel olabilirdi ki? En fazla ne kadar sevebilirdin onu?
İnsanlara duyulan her aşkın sonu aynı bitmiyor mu zaten? Eninde sonunda iki taraftan biri bir hata yapardı ve birbirlerine nefretten başka bir duygu beslememeye başlarlardı. Bu çocuk benim kaderim dedikleri çocuk mesajlarına görüldü attı diye kıyameti koparan kızlar da dünyada en çok biz seviyoruz sanarlardı. Sevgilisinin karşı cinsten biriyle en ufak temasında kıskançlıktan çatlayıp ilişkiyi bitiren erkekler de.
Ben sonu olan bir sevginin bağımlısı olamazdım. Şimdi bana soracaksınız insanlara layık göremediğin sevgiyi kime gösteriyorsun diye.
Ben hiç kimsenin ölümlü duygularına düşmemiştim şu hayatta da bir çift rengin asaletine tutulmuştum işte. Şu deli gönlümü hiçbir şey çarptıramamıştı da bir armaya sevdalanmıştım.
Ben bu renklerin hikayesine sevdalıydım. Bir araya gelip oluşturdukları çubukluya sevdalıydım. Hayallerimin baş kahramanı olan bu takıma sevdalıydım. Ben Fenerbahçe'ye sevdalıydım.
Bağlanmak bile en çok onunla güzeldi şu hayatta. En çok onu sevmek mutluluk verirdi bana. Hayallerim bile onunla yaşarken nasıl ondan başkasını böylesine sevebilirdim ki?
Ömrünü hayatının aşkını bulmak için geçirenlerden olmamıştım hiçbir zaman. Ben doğduğumda kalbime işlemişti bu sevda. Bu ruh, bu kan hep benimleydi.
Aslına bakarsanız benim böyle olacağım daha ben yokken belirlenmiş. Can Bartu yıllar öncesinde o tarihi imzayı attığı zaman yazılmış benim kaderim. Fenerbahçe'nin efsanesinin torunu nasıl Fenerbahçe'li olmayabilirdi ki?
Olmayı istediğim kişi olmak için çok acı çektim. 17 yıllık hayatım boyunca hayallerimi gerçekleştirebilmek için uğraştım. Ama sonunda hayallerim sadece bir hayal olmaktan çıktı. Çubuklu için verdiğim savaşı kazandım. Ben Fenerbahçe Kadın Futbol A Takımı'nın 7 numarası, Sinyor Bartu'nun torunu Rüzgâr Alev.
_________________________________Güneş bazen o kadar sinirime gidiyor ki Adanalı olasım geliyor. Çünkü sabah beni sinir bozucu ışınlarıyla uyandırdığında aklımda tek bir replik canlanıyor. Aysel silahımı getir.
Bugün de güneşle olan kavgam sonucunda sinirlenip yataktan düşmemle daha da uyuyamayağımı anlamıştım.
Daha ne kadar uyuyacaksın ki zaten kış uykusu mu bu?
Sana kaç kere dedim ben uykuyu seven bir insanı-
Kendimle olan iç açıcı konuşmam saati görmemle yarıda kesilmişti. Gerçekten oha Rüzgar. Saat 4 e kadar camış gibi uyumuşsun kızım ya!
"Abii" diye bağırdım evdeki odalara bakarken. "Ablaaa." Onlardan yanıt alamayınca ikizime seslenmeye başladım. "Yiğiiiitt" Neredeydi şimdi bunlar? Tamam ben uyuyakalmış olabilirim. Ama benim bu evde 3 tane kardeşim var canım. Onlar beni uyandırmayacaklarsa niye varlar ki?
Herkes işini gücünü bıraksın Rüzgâr'ı kış uykusundan kaldırsın.
Sen sus. Zaten iyice psikolojimi bozuyorsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüzgâr'ın Kızı
FanfictionYeşil sahanın üzerindeyken top ayağıma geldiğinde tribünlerdeki ses yükselmişti. Fenerbahçe taraftarı hep bir ağızdan iki kelime söylüyorlardı sadece. "Rüzgâr'ın kızı".