Ağlıyor muydum? Hayır. Sadece düşünceler boğmuştu beni.
Bir kere olsun pişmanım demedi. Bir kere olsun hatırlamadı bile kendisinin beni daha bebekken bırakıp gittiğini.
Değil çünkü Rüzgâr. Değil. Gelme amacı sen değilsin. Gelme amacı para. Ün. Şöhret. Adına her ne dersen.
"Kırgınsın."
Hala o koltuktan kalkmamıştım. Şimdi ise yanıma Arda oturmuştu. Şu çocukla bir güncük mutlu olsam ölür müyüm acaba?
"Kızgınım."
"O senin baban Rüzgâr. İster kabullen, ister inkar et. Ama o senin baban."
"Değil Arda. O adam benim babam olamaz."
Olmamalı.
Beni teselli edercesine elini omzuma koydu. "Ne konuştunuz? Yani özel olmayacaksa."
Özel mi kaldı oğlum ya.
"Onunla gitmemi istiyor."
Şaşırmıştı. Belki de korkmuştu. "Nereye?"
Şu saniyeye kadar hep babama olan kızgınlığım yönetmişti beni. Asıl olayı düşünememiştim. "PSG"
PSG bana teklif mi yapmıştı yani?
Sakin ol Rüzgâr, ortada bir resmiyet yok.
Kucağıma düşen zarf ile kalakaldım. Yiğit atmıştı. Üzerindeki tanıdık arma bana deja vu yaşattırıyordu.
"Siz Londra'dayken geldi."
Evet, galiba artık önümde resmi bir teklif var.
"Sen, gidecek misin?" Bana korku dolu gözlerle bakan Arda'ya baktım. Bir cevap bekliyordu. Hayır dememi bekliyordu. Seni bırakmam dememi bekliyordu.
Benden çok şey bekliyordu. Ben cevap veremeyecek kadar karmaşık düşüncelerle mücadele ediyordum.
"Bak, kimsenin karışmasına izin verme tamam mı? Benim bile Rüzgâr. Hele o pis herif yüzünden vereceğin kararı hiç değiştirme. Kendini düşün kardeşim. Sadece kendi istediğini yap."
"Bizim için gelmedi, değil mi?" Acı ama gerçek Rüzgâr.
Yiğit kafasını geriye doğru attı. Gözlerini kapayıp bir müddet bekledi. "Hayır. Amacı bizim kariyerimizi kendi istediği gibi şekillendirip üzerimize konmak."
Sevilmemek hiç bu kadar koymamıştı. Kendi taraftarım beni ıslıklarken bile bu kadar koymamıştı.
"Gitmek istemiyorum" dedim en sonunda. Sessizce bizi izleyen Arda gülmüştü. Ama sonrasında tekrardan az önceki haline döndü.
"Onunla durmak zorunda değilsin Rüzgâr. Hayatından çıkarabilirsin. Sadece kariyerine odaklanıp onun üzerinde bir hakkı olmasına izin vermeyebilirsin."
"Arda, sen değil miydin az önce gidecek misin diye soran?" İkizler burcu mu ne bu çocuk.
Acı bir tebessüm oturdu yüzüne. "Senin hayatına mani olamam ki güzelim. Hayatının şansını benim yüzümden geri tepmene izin veremem."
Gözleri mi dolmuştu onun?
Arda hızlıca dışarı çıktı ve beni Yiğit'le yalnız bıraktı.
"Aşk böyle bir şey mi?" dedi Yiğit hala Arda'nın arkasından bakarken. Bilmiyorum kardeşim. Baksana, daha ben aşkın ne olduğunu öğrenememişken engel oluyorlar.
"Yiğit, ben nasıl bırakabilirim burayı? Seni, ablamı, abimi, takımdakileri, gerçek babamı, Arda'yı... Ben bu takımı nasıl bırakabilirim?"
Yiğit istemsizce güldü. "Valla Arda'yı bilmem de, Fenerbahce aşkı kalbe zarar. Dünyanın en büyük kulüplerinden biri teklif yapıyor ve sen hala Fener'i bırakamam diyorsun. Allah kahretmesin ki ben de öyleyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüzgâr'ın Kızı
FanfictionYeşil sahanın üzerindeyken top ayağıma geldiğinde tribünlerdeki ses yükselmişti. Fenerbahçe taraftarı hep bir ağızdan iki kelime söylüyorlardı sadece. "Rüzgâr'ın kızı".