"Üçüncü dünya savaşını mı çıkarttınız amk bu ne" diye bağırarak salona girdim. Becao sonunda kendine güreş tutacak birini bulmuştu. Fred'in üzerine üzerine yürüyordu.
Mert abi koltuklardan birinin tepesine çıkmış gülüyordu. İrfan abi ise ona ulaşabilmek için savaş veriyordu ama İsmail abi ve Tadić buna izin vermiyordu.
İrfan(E) abi ve Livakovic klasik kaleci kapışmasına girmişti. Oradan oraya hoplayıp kimin reflekslerinin daha gelişmiş olduğunu tartışıyorlardı.
Arda amuda kalkmıştı. Evet, bu gözler yanlış görmüyordu. Ali Koç mu yaptırdı yine acaba? O sırada Kent ve Szymanski onun fotiğraflarını çekiyordu. Arda'nın acı çekişini görüyordum.
King ve Djiku FIFA oynuyorlardı. King sağolsun kaçırdığı her pozisyonda basıyordu küfrü.
Ferdi abi Serdar abiye türkçesinin ne kadar iyi olduğunu kanıtlamaya çalışıyordu. Galiba ne kadar çok bağırırsa o kadar iyi olacağını düşünüyordu. Öyle olmasaydı neden bütün evi "BENİM ADIM FERDİ KADIOĞLU" diye inletirdi ki?
Batshuayi son ses 'çingenem' açmıştı. Kukaklık takmaya tenezzül etmiyordu tabii. O sırada Dzeko ona 'beni sev' açtırmaya çalışıyordu. Ama Batshuayi dinlemeyip dans ediyordu.
Benim bağırışımla birlikte hepsi bana döndü. "Başımıza taşlar yağacak" dedi hala ters duran Arda. Kent şok içinde ağzını açtı. "Sen şimdi uyandın mı" dedi hayretle.
"Yok abi, uyanmadım. Git bak yukarı hala yatakta mı yatıyorum" dedim alayla. Hala yüzlerinde aynı şaşkınlık vardı. İrfan abi Mert abiyi bırakıp yanıma geldi. Elini gözümün önünde salladı. "Rüzgâr, ben kimim?"
"Nescafe İrfan'sın"
"Valla doğru" dedi hayretle.
İsmail abi "Bugün tarihe geçmeli beyler. Rüzgâr ilk defa kendi kendine ayılmış" dedi ciddiyetle. Onu onaylayan sesler geldi.
"Bugün büyük gün" diye açıklama yaptım. Saat çoktan 10 olmuştu. Bugüne özel uyumamıza izin verilmişti.
Mert abi koltuktan inip muhabbete dahil olmak istiyordu. Ama İrfan abiden çekiniyor gibiydi. "Noldu size yine?" diye sordum merakla. İrfan abi tekrardan hatırlamış gibi hışımla ona döndü. İsmail abi anında kendisini ikisinin arasına attı.
"Lan yeter" dedi bıkkınlıkla. Mert abi soruma cevap verdi. "Ya ben bişey de yapmadım ki şimdi. Alt tarafı Gözde yengeye İrfan'la aşk dolu fotoğrafımızı atıp onu kumasıyla tanıştırdım."
Bir kahkaha patlattım. Mert abinin dalga geçtiği her halinden belliydi. Kahkahası evi inletiyordu. Fakat İrfan abi dışından tövbe çekiyordu. Bu halleri çok komikti.
Arda kıpkırmızı olmuştu. "Abi yeter mi" dedi zorlukla. Görünüşe göre Kent yine onunla uğraşıyordu. Benim bakışlarımı fark ettiğinde "hadi yetsin bakalım, yoksa Rüzgâr oradan üstüme uçacak" dedi.
Alışmıştım artık. Sadece ona dil çıkarttım. Arda da kendini yere bıraktı. Yazık yavrum, nasıl da kızarmış. Ulan Kent, naptın çocuğa?
Yanına gidip bağdaş kurarak yere oturdum. Canım abilerim orda değilmişçesine. "Domates olmuşsun" dedim sırıtarak. O da kendini gülmeye zorladı. "Bana beş saniyeden çok amuda kalkamazsın diyor. Bana. Ben mi kalkamıcam abi?"
Son dediğine büyük bir kahkaha attım. Sonra İrfan(E) abi geldi. "Valla amuda kalkarmısın onu bilemem. Ama yerden kalkman lazım kardeşim. Kahvaltıya geç kalıyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rüzgâr'ın Kızı
Fiksi PenggemarYeşil sahanın üzerindeyken top ayağıma geldiğinde tribünlerdeki ses yükselmişti. Fenerbahçe taraftarı hep bir ağızdan iki kelime söylüyorlardı sadece. "Rüzgâr'ın kızı".