2×1.B

52 26 4
                                    


Merhaba sevgili okurlarım!

Nasılsınız? Hayat nasıl gidiyor?

Oylama ve satır arası yorum yapmayı unutmayın. Sizleri seviyorum. ♡♡♡

••|Şelale ve Kan|••

Bugün Dünya Görevleri vardı. Melekler, periler ve şeytanlar: kılık değiştirerek insanların dünyasına iner ve onlara verilen görevi yapmaya çalışırdı. Melekler insanları iyiliğe sürüklerken, şeytanlar kötülüğe sürüklerdi. Periler ise bölümlere ayrılırdı. Dilek Perisi, Diş Perisi, Rüya Perisi... Ve melezler de vardı... Seçtikleri bölüme göre derse giderlerdi. Daha Dünya Görevleri hakkında bilgi sahibi değildim. Elflik bölümü üzerine seçmiştim. Bethany ise hemen gönüllü olmuş ve şeytan bölümünü seçmişti.

Elf görevleri her zaman -vakit olarak- kısa olurdu. Bu yüzden elf alanındaki öğrenciler şu an boştu. Ayrıca vampirlerin de...

Herkesin toplandığı ana merkez vardı. Uçuruma yakın bir yerdi. Melekler, şeytanlar ve periler uçurumdan atlar ve sihirli şekilde insanların yaşadığı yeryüzüne inerlerdi.

Toplanma alanının civarlarında öylesine geziniyordum. Yaklaşık onbeş ila yirmi dakikadır buradaydım ve gelen biri yoktu. İlerlerde bir yerlerde büyük bir göl vardı. Oraya gidebilirdim, belki bu sebepsiz sıkıntılı hâlimi alıp götürürdü.

💎

Kendi başıma göle doğru yol almıştım. Birkaç dakika içinde ölün olduğu tarafa gelmiştim. Göl epey büyüktü. Suyun rengi açık mavi ve turkuaz ile karışık biçimdeydi. Çok duruydu. Yüzümün simasını görmüştüm. Nedense gülümsedim. Sonra başımı oradan kaldırdım. Gölün yukarısında büyük bir tepe olduğunu fark ettim. Burada bir tepe mi vardı, daha önce niye hiç görmemiştim ki?

Tepeye doğru çıkıyordum. Ve tepeye doğru çıkan patikaya eşlik eden uzun ağaçlar vardı. Adımlarımı akışına bıraktım. Sola doğru döndüm, tepeye çıkmıştım ama patika hâlâ devam ediyordu. Etrafı inceleyerek yürüyordum. Kuru yaprakların çoğu yere dökülmüştü, adım attığım her an sesleri çıkıyordu. Uzun ağaçların arasında parlayan bir şelale fark etim. O kadar parlaktı ki birkaç kilometre uzaklıktan bile fark edilebilirdi. Parlayan şelaleye doğru koştum, büyüktü, yakından daha çok parlaktı ve muazzamdı. Şelaleye daha fazla yaklaştım. Elimi şelalenin içine daldırdım ama sonra şelalenin arkasında bir şey fark ettim.

***

Gizem, insanı kendini çektirmenin en iyi yoluydu, sanki bir tüye ip fırlatıp çekmek gibiydi. Bir olay veya bir kişi herhangi biri... İnsanı en çok merak ettiren şeydi, bir yandan da -biz fark etmesek de- bir şekilde de bağlıyordu bizi. Ve kendimizi sırlar dolu çukurlarda bulduğumuzda ise çıkılması imkansız bir mağara gibi oluyordu. Fakat bir yandan da çıkmak istemeyen taraf bizdik. Merak duygusunu yoğunlaştırıp farklı bir duyguyla bağlıyordu bizi ve onu terk etmek istemiyordum sanki. En azından ben böyleydim, ne olursa olsun.

💎

Şelalenin arkasında bir şey fark ettim. Şüpheyle oraya baktım, sonra şelanenin içinden geçebildiğimi fark ettim ve hiç tereddüt etmeden geçtim. Üstüm başım sırılsıklam olmuştu ama pek umursamamıştım. Islak saçlarım yüzüme yapışmıştı, ellerimle onları kulağımın arkasına kıstırdım. Eski bir yerdi, kırılmış sütunlar vardı ve yeri halı gibi kaplayan sütun parçacıkları. Çoğu kırılmış sütunun boyum gibi olan parçaları dik kalabilmişti. Yosunlar ve sarmaşıklar duvarları sarmıştı. Sonra parlayan, çeşitli desenlerle süslenmiş ve tam ortasında saate sahip büyük bir kapı gözüme ilişti. Şaşkın bakışlarım kapıya çarpmıştı. Neden bir şelalenin arkasında böyle görkemli ve bir yandan da o kadar gizemli bir kapı bulunuyordu.

Geçmişin Kara Yüzü (Soylular 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin