3×15.B

41 19 0
                                    

••|Karanlık Efendisi|••


Gömüldüm. Kendi içime, çaresizliğime, acının oluşturduğu derin çukura, boşluğun ifade etmediği hafifliğe gömüldüm. Kafamda düzensiz bir melodi gezindi. Notalar umutsuzlukla kaplanmaya başlayan düşüncelerime çarptı, beni hayatı sorgulattırdı. Gözyaşlarım bir sağanak gibi yüzümden aktı, kalbimin içinde şimşekler ve fırtınalar çarpıp nefes almamı, yutkunmamı zorlaştırdı. Kendime, duygularımı saklamak istediğim, ördüğüm duvara şiddetli dalgalar çarptı. Suyun gazabı, gözyaşlarımın getirdiği derin dehşetli acı o duvarları yıktı ve beni çok güçsüz kıldı. Çenem titredi, ayakta durmaya çalışmak zor geldi. O anları hatırlamak, beni kedere boğdu, boğmaktan çıkarıp sert duvarlara çarptı, şiddet uyguladı.

Göğe doğru uçtuğumda bu olaylardan, acılardan, yaşananlardan kaçmak için uçtum. Kanatlarım yorulmak nedir bilmedi, acı nedir bilmedi. Sadece kendimi buradan çıkarmak için her şeyden güç aldı ve uçtu. Sonsuzluğa, en son yere, hiçliğin olduğu yere...

Bir ışık beni ele geçirdi, içine çekti. Bunu umursamadım. Beni nereye ışınladığını, götürdüğünü umursamadım. Çünkü zaten her şeyimi kaybetmiştim, kaybetmeye devam ediyordum. Bir anlam etmedi benim içim, umudumu yerle bir ettikten sonra ben kalkacak gücü nerede bulacaktım bilmiyorum. Bana güçlü ol, demeleri benim üzerimde işe yaramayacaktı, benim her şeyimi elimden almışlardı, hangi amaç için güçlü olacaktım?

Gecenin çöktüğü bir yer, temiz bir yer, kanın, dehşetin, katliamın, acımasızlığın yer almadığı bir yer. Huzurlu koku salgılayan çiçekler, vücudu rahatlatacak hafif bir esinti... Ağaç dallarının ve yapraklarının esinti sayesinde hafifçe sallanması... Benim üzerimi ve çimenli geniş yeşil araziyi aydınlatan ay ışığı. İki yer arasındaki ince çizgi gibi.

"Umut karanlığa battığında, yeni amaçlar için tekrar ayağa kalkarsın." dedi yankılanan bir ses. Yere bakan kafamı biraz kaldırdım. Boştu, kimse yoktu. Sonra o ses yine kulaklarıma ulaştı.

"Dibe battığında yapacağın tek şey tekrar en tepeye çıkmaktır." dedi özlü sözleri etrafa yayarak. Bense tek bir şey söyledim:

"Kendini göster!" dedim ayağa kalkmaya çalışırken. Sesim titrek veya ürkek çıkmamıştı. Oldukça emin ve cesur çıkmıştı.

"Görmek istiyorsan, bunu sen yapacaksın." dedi yumuşak sese sahip adam. Biraz yaşlı olduğu belliydi sesinden.

"Artık bir şey yapmak veya uğraşmak istemiyorum. Her şey üzerime yüklendi!" diye sitem ettim. O esnada arkamdan gelen sarı ışığı fark edip önüme döndüm. Bu... Karanlık Efendisi'nin ta kendisiydi. Gözlerim şokun etkisiyle kocaman açıldı.

"Siz..." dedim fısıldayarak. Yürümeye başladı, ışığı yavaş yavaş dindi ve ay ışığı onu daha görünür bir hâle soktu.

"Richard sana benden söz etti, değil mi?" dedi ellerini arkasında birleştirerek. Yavaş yavaş yürümeye devam etti. İşte bu sefer sesim kısık ve kararsız çıktı.

"Evet.." dedim onu arkasından takip ederek. Bir anda durdu. Yüzünü aya çevirdi, ona baktı.

"Bu ay ve gökyüzü de bir zaman sonra kana bulanacak." dedi Karanlık Efendisi. Anlatmaya çalıştığı şeyi anladım.
"O yaklaşıyor." dedi yine. Bende çaresizce aya baktım. Yutkundum.

"Bundan siz sorumlusunuz." dedim içimde tutamayarak. Sessiz yerde sesim normal çıkmıştı. Burun çekmeleri saymazsak... Başını yavaşça bana döndürdü. Hafif gülümseme belirdi.

"Evet, biliyorum." dedi normal sesle. Sesinde ne bir korku, ne de bir başka duygu vardı. İfadesizdi.

"Neden ailesine bunu yaptınız? Onun böyle işler yapacağını bile bile hemde." dedim hesap sorar gibi. Hareket etmedi, mimik değişmedi. Ayı izlemeye devam etti. Veya karşıdaki manzarayı.

Geçmişin Kara Yüzü (Soylular 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin