1×11.B

61 27 0
                                    


••|Cinayet|••

Bahçede dört kişi büyük gölün etrafında dolaşıyorduk. Gölün biraz uzağında olan büyük gövdeye sahip ağaca Hailey sırtını dayadı. Sonra çimenlerin üstüne oturdu ve tekrar ağaca yaslandı. Biz de Hailey'e uyum sağlayarak yanındaki boş yere oturdum ve kafalarımızı ağaca dayadık.

"Bu beşliyi seviyorum." dedim huzur dolu sesle. Hailey ve Bethnay aynı anda.

"Bende..." dediler. İkiside şaşırıp birbirlerine gülümseyerek baktı.

"Ayrıca bende." diye ekledi Angela.

Ava sessizdi ama yüzündeki samimiyet dolu gülümseme her şeyi anlatıyordu.

Kendi aramızda konuşmaya, şakalaşmaya, gülmeye başlamıştık. Sonra bizim tarafa doğru gelen Jake, Justin ve Noah'ı fark ettik.

"Biz de aranıza katılıyoruz." dedi Jake, yeşil çimenlerin üstüne oturdu. Hailey'nin karşısındaydı. Bethany de hemen Jake'in yanına sokuldu, Jake kolunun birini Bethany'nin küçük omzuna attı.

Hailey'nin morali bozulmuştu ama gülümsemesiyle gizlemeye çalışıyordu. Bu tatsızlığı dağıtmak için bir konu açmaya çalıştım.

"Alex'in birden sözlü yapması hiç iyi olmadı." dedim keyifsiz sesle.

"Sanırım D aldım." dedi Justin.

"D- bekliyorum." dedi Angela.

"B bekliyorum." dedi Noah emin sesle.

"Hadi oradan! Sen her gün çalışıyor musun ki?" diye sordu Jake.

"Herkes uyurken ben masamın başında vakit geçiriyorum." dedi Noah.

"Sözlü gerçekten zordu ama..." dedi Hailey.

"Klasik Alex ve sözlüleri..." dedi Angela. Ardından konu tekrar değişti.

"Richard konusu hakkında ne düşünüyorsunuz? Veya onun..." dedi Hailey, sonra ellerini tırnak işaretini yaptı alaylı bir şekilde. "... gerçek olmayan efsanesi hakkında? En başından beri var olduğunu biliyorum." dedi Hailey. Sesinde bir ikna edicilik vardı.

"Bilemiyorum. Ama ne zaman onun adını ansak ve gerçek olduğunu savunsak öğretmenler hemen devreye giriyor. Bu da beni kuşkulandırıyor." dedi Justin açık kahverengi gözlerini çimenlerde gezdirerek.

"Yani gerçek mi?" dedi Bethany garip sesle.

"Buradaki herkes zaten Richard'ın gerçek olduğunu biliyor, ayrıntılı olarak bilmesek bile... Sadece öğretmenler bunun yalan olduğunu bize inandırmaya çalışıyor." dedi Noah.

"Neden peki?" dedim kaşlarımı çatarak.

"Birisi sırf merakı yüzünden ortalığı kurcalamasın diye." dedi sert bir ses. Arkamdan gelmişti. Bir saniye bu ses çok tanıdıktı. Kaşlarımı çattım. Arkamı döndüğümde kollarını geniş gövdesinde birleştirmiş, kaşları çatılmış, yarım göz kapaklarıyla umursamaz bir şekilde bana bakan Hunter'dı bu sesin sahibi. Ve az önceki söylediği cümle tam bana söylenmiş bir cümleydi.

"Yeni kanatların da çıkmış bakıyorum." dedi alaylı bir sesle. Emin ve dik duruşunu hâlâ bozmuyordu.

"Yeni kanatlar mı?"diye sordu Noah.

"Uzun hikâye." dedim kısık sesle.

"Jake hadi önemli bir iş için gitmemiz gerek." dedi Hunter bu sefer ciddi bir sesle. Ellerini siyah pantolonun cebine koymuştu.

"Ne işi?" dedi. Kaşları havaya kalkmıştı.

"Bir şeyi de anla!" dedi öfkeyle. Sesi biraz yüksek çıkmıştı. Jake sıkıntıyla iç çekti ve oturduğu yerden kalktı.

Geçmişin Kara Yüzü (Soylular 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin