2×8.B

41 24 0
                                    

Biraz geç oldu ama yine de koymak istedim..
Medya: Angela


••|Halüsinasyonlar|••

Artık işlerin tuhaflaştığını anlamıştım, en başından beri farkındaydım zaten fakat bunu bu kadar üstelememiştim. Tabii artık bu rüyadan sonra bunu üstelemem gerektiğini anladım. Bu rüya bir felâketi destekliyordu, ya da rüya değildi. Bu bana gönderilen bir mesaj da olabilirdi çünkü çok fazla bunlara benzer rüyalar görüyordum. Tabii içlerinde en gerçekçisi ve korkutucu olanı buydu. Ama anlayamadığım iki şey vardı. Birincisi: bu neye işaretti? İkincisi ise: bunları tek gören ben miydim, yoksa göre başka biri de var mıydı?

💎

Ava bana şaşkınlığın ve ürkekliğin karışmış bir duygusuyla bakıyordu. Tuhaf bir şeyler sezdiği elbette açıkça ortadaydı.

"İyi misin? Az önce tuhaf cümleler sayıkladın."dedi kısık sesle. Şaşkınlıkla baktım.

"Ne gibi?" dedim endişeyle.

"Yaklaşıyor, kehanet yaklaşıyor... Neydi bunlar?" diye sordu. Gördüğüm şeyi Ava'ya söyleyecektim, yoksa başka türlü sakinleşemeyeceğimi biliyordum.

"Kabustu... Ama sanki bir yandan da kabus değildi. Çok gerçekçiydi." dedim kaşlarımı üzgün bir şekilde eğerek. Etkisini hâlâ koruyordu.

"Hiçbir şey anlamadım." dedi. Haklıydı... Gördüğüm şeyi en başından anlattım.

***

Hepsini en ayrıntısı ile anlatmıştım. Ava bana korkuyla baktı. Sanki anlattıklarım onun gözlerinin önünde film gibi yansımıştı.

Ava donup kalmıştı, kaşlarımı şüpheyle çattım. Elimle omzunu dürttüm.

"Ava..."dedim kısık sesle. "Ne oldu, bu bir..." Cümlem yarıda kalmıştı. Ne diyeceğimi anlamıştı çünkü.

"Olabilir. Bilmiyorum." dedi ürkerek. Gittikçe geriliyordu. Onun daha fazla böyle olmasını istemiyodum, bu yüzden konuyu dağıtmaya çalıştım.

"Her neyse..." dedim kısık sesle. "Hailey ile Bethany'i gördün mü? Beni bir kere ziyaret ettiklerinden sonra onları görmedim." dedim. Cidden onları hiç görmemiştim?

"Elizabeth bir iş için aldı onları. Biraz uzun bir işmiş zaten. Ama seni sürekli sorup durdular." dedi hızlıca söyleyerek. 

Mutlu olmuştum. Sizi önemseyen birileriyle arkadaş olmak aile gibi bir şeydi. En azından ben öyle hissediyordum. Bu düşünceler üzerine yüzümde biraz gülümse belirginleşmişti.

"Hunter da bir-iki kez sordu seni," dedi fısıldamaya yakın bir ses tonuyla. Hunter da mı beni merak etmişti sahiden? Kaşlarım şaşkınlıkla kalktı.

"Hunter mi?" dedim şaşkınlıkla.

"Evet," dedi. Sonra bana şüpheyle baktı. Niye böyle bakmıştı ki şimdi?

"Kızardın!" dedi beni yakalayarak. Kızarmış mıydım? Pekâlâ kızardığımı hissetmiştim ama bu sadece şaşkınlıktandı.

"Şaşırdım çünkü." dedim zorunlu hissederek.

"Hım..." dedi inanmayan bir ses tonuyla.

"Gerçekten!" dedim kaşlarımı çatarak. "Ne yani?"

"Bir an bundan hoşlandın sanmıştım sadece..."dedi kurnaz sesiyle. Oh... Hayır...

Geçmişin Kara Yüzü (Soylular 1)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin