not: her şey hayal ürünüdür, keyifli okumalar
Akşamüzeri, hava kararmaya yüz tutmuş vaziyetteyken dükkanımın balkonundan izlediğim o mükemmel kızıl manzaraya bakarken daldığımı yeni fark edip kendimi toparladım.En sevdiğim manzaraydı işte bu.Yaşadığımı hissettiren bir yanı vardı bu manzaranın ya da bilmiyorum sadece kızıllığına da vurulmuş olabilirim.Eylül ayının ilk haftasındayız ve dükkanımı kapatmama yarım saat kala balkonda keyif çayı içiyorum.Elbette bitki çayı.Aslında pek yorucu veya koşuşturmalı bir hayatım yok ama sanki dinlenmeye ihtiyacım varmış gibi hissediyorum.Bitki çayını da bu sakinleştirici özelliğinden dolayı içmeyi seviyorum.
Kafamdaki düşünceleri bir kenara itip oturduğum yerden kalktım.Ben bir heykeltıraşım ve dükkanımda eserlerimi sergileyip satıyorum.Kendimi bildim bileli en sevdiğim iştir bu.Annem bana hep sanatçı ruhlu olduğumu söylerdi.Güzel annem...Keşke burada olsaydın.
Sandalyemi düzelttikten sonra bütün büyük heykellerin üstünü beyaz örtüyle kapattım, önlüğümü çıkardım, çantamı aldım ve dükkanı kilitleyerek sokağa çıktım.Bir kaç adımda neredeyse evimdeydim zaten.O yüzden yavaş yavaş yürümek daha mantıklıydı.Dükkanın hemen yanında olan mini markete girdim.Birkaç ihtiyaç alıp çıktım.Marketten çıkıp evimin yönüne dönmemle biriyle çarpışmam bir oldu.Koca cüsseli bir adamdı bu ama kapüşonu yüzünden yüzünü pek göremedim.Yine de pardon demeliyim ya?
"kusura bakmayın, karanlıkta göremedim"
Adam bunu deyince gözlerime garip bir bakış attı.Tedirgin olmadım değil şimdi.
"sıkıntı değil, buyurun"
Başımı onaylarcasına indirip hemen yanından geçip gittim.Beni ürkütmesi normaldi çünkü neredeyse dev gibiydi ve bakışları altında iki saniye de olsa ezildiğimi hissetmiştim.Evimin yoluna döndüm ve birkaç adımda apartmana vardım.İçeriye girmeden önce de etrafa bakıp öyle girdim.Şu aralar bu bölgede taciz haberleri artmaya başladı sonuçta dikkatli olmakta yarar var değil mi? Evimin içine girince bir oh çektim, poşetleri mutfağa bırakıp doğruca koltuğa yayıldım.Bugün çok müşterim gelmişti ve atölyemin hazırlıkları için telefon etmem gereken çok kişi vardı.Kısacası normalde sessiz sakin geçen günüm bugün biraz olsun hareketlenmişti.Komik geliyor kulağa ama evet bu benim maksimum gördüğüm hareketlilik.Sessizliğe alışık bir bünyem var.Çocukluğumdan beri ne konuşkan biriyim ne de enerjik.
Üstümdekileri değiştirmek için kalktım ve odama ilerledim o sırada bir mesaj geldi.
Pelin: Dilanım, biricik arkadaşım yarın sabah bana geliyorsunn!!!
Pelin: İTİRAZ İSTEMEDİĞİMİ DE BİLİYORSUNDUR UMARIM!!
gülümseyerek ona yazmaya başladım
Ben: ya ben ne zaman itiraz etmişim hanımefendi, seve seve gelirim
Ben: yalnız kahvaltıyı birlikte hazırlarsak gelirim ona göre
Ben: İTİRAZ İSTEMEDİĞİMİ DE BİLİYORSUNDUR UMARIM!!
Pelin: ya...ama ben de kahvaltı hazırlayabilirim :(((
Pelin: gerçekten :(
küçük bir kahkaha attım
Ben: tabi hazırlarsın da mutfağı yakmazsan iyidir.
Pelin: abartıyorsun ama
Ben: peloşum sen en son sahanda yumurta yapmaya çalışırken mutfağın yarısını yakmıştın hatırlatırım
Pelin: of tamam ya... sen gel gerisi önemsizz kraliçemmmmm
Ben: yağcı seni :D
Telefonu kapatıp üstümü değiştirdim.Pelin benim yıllardır tek dostum ve onun gibisini bir daha bulamayacağımın bilincindeyim.Çünkü o gerçek bir dost.Annemin ölümünden beri beni yalnız bırakmayan tek dostum o.Benim için yeri apayrı biri.
Pijamalarımı giydikten sonra tuvalete gidip dişlerimi fırçaladım ve yatağın içine resmen balıklama atladım.Yatağımı çok özledim desem az kalır.Tüm yatağa yayılıp gözlerimi kapattım, uykumun en güzel derinliklerinde cirit atıyor iken kapı çalmasın mı.Tedirginlikle ve şaşkınlıkla kalkıp kapıya yöneldim.Bu saatte Pelin hariç kim kapıma gelecekti ki? cevap: hiç kimse. "Kim o?" diye seslendim ama cevap yok.Tüm stres bedenime yayılırken nereden geldiğini anlamadığım bir cesaretle kapıyı şak diye açtım.Kimse yok mu?
bir zarf var
kırmızı bir zarf
mühürlü kırmızı bir zarf
İçimden tüm duaları okuyarak ve etrafa bakarak elime aldım zarfı.Ardından hemen kapıyı kapattım.Kalbim hızlandı çünkü kim akşam saatinde kapısı çalınıp bir zarf alırdı ki.Ellerim titreye titreye zarfı açtım.
içinden bir kolye- bir dakika annemin kolyesi mi?
sakin ol sakin ol sakin ol
kolyeyi alıp incelerken kalbim ağzımda atıyordu resmen.Annemin kolyesi...annemin en sevdiği kolyesi...benim ona aldığım kolye...
hiç düşünmeden kolyeyi alıp kokladım.Annemin parfümü kokuyordu
Annem...
gözlerimin dolduğunu hissedince hemen zarfın içine tekrar baktım.İçinde bir not vardı başka bir şey yoktu.Heyecanla notu açtım.
Yardımın lazım sanatçı
-B.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heykeltıraş
Teen Fiction☆ Heykeltıraş olan Dilan, annesinin öldüğünü sanıyorken bir gün onun yaşadığını öğrenir ve onu kurtarmak için kendisinden yardım isteyen zengin bir adamın teklifini kabul ederken ona bu süreçte eşlik edecek olan Bora'ya hisler beslemeye başlar. ☆