Keyifli Okumalar
Dilan'dan
Yemeklerimizi yerken Bora'nın anlattığı planın senaryosu beynimde dönüp duruyordu. Bir çok kişinin ölümünü görmek Boraların aksine Pelin'le benim kaldırabileceğimiz veya kolayca hazmedebileceğimiz bir şey değildi. Bunun bilincine çok geç varınca içimde yeniden farklı bir korku dalgası oluştu. Ne kadar kötü bir adamın adamları da olsalar onların da ailesi, evi, arkadaşları kısacası bir hayatı olan insanlardı. Sırf böyle bir işte çalıştıkları için onların ölümüne göz yummak hiç ama hiç etik gelmiyordu bana. Söz konusu annem de olsa içim pek rahat değildi bu konuda.
Pelin'in fazla soğukkanlı olan duruşu bir noktadan sonra bana batmaya başlayınca gözlerimi ona dikip işaret vermeye çalıştım. Pelin beni fark edince 'ne oldu' bakışı attı.
"Pelin benimle tuvalete kadar gelir misin rica etsem"
Pelin bir sorun olduğunu anlamış olacak ki hemen onaylayarak yerinden kalkıp benimle birlikte tuvalete yöneldi. Tuvalete yürürken içimde tutmaya çalıştığım korku bedenime yansımaya başladı. Ellerim zangır zangır titriyordu. Karnıma çoktan bir ağrı girmişti bile. Nefes alıp rahatlamaya çalışırken tuvaletin kapısından içeri girmiştik bile.
Mekan kapatıldığı için ve sadece ikimizin olduğunu bildiğim için rahatça konuşacaktım. Fakat o kadar stres olmuştum ki gözlerim bile dolmuştu. Sadece buna stres olmuşken baskın günü ne yapacaktık?
Pelin'e tam dönüp bir şey söyleyecekken Pelin bir anda koşarak lavaboda hızla ellerini ve yüzünü yıkamaya başladı. Ben daha ne olduğunu anlayamamışken. Pelin birden ağlamaya başladı.
"Pelin!"
Yanına koşup kollarından tuttum. Pelin aniden kötüleşince ne yapacağımı ne diyeceğimi bilememiştim. Her yeri su olunca bir sürü peçete koparıp yüzünü sildim. O biraz daha ağlarken neden böyle olduğunu anlamaya çalıştım.
"Pelin güzelim ne oldu?"
Pelin arkasına dönüp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
"Bakma bana... Bir şeyim yok!"
Onu tutup kendime yasladım. Bana sarılarak daha çok ağlamaya devam edince benim de ağlayasım tuttu.
"Di-Dilan özür dilerim... Böyle olmak istememiştim... Gerçekten istememiştim"
Pelin yüzünü ellerinin arasına alıp göğsümde hıçkıra hıçkıra ağlarken ben de onu sakinleştirmeye başladım.
"Pelin sakin ol lütfen ne oldu birden? Niye ağlıyorsun? Ben de ağlıyorum kahretsin"
"Ben... Ben... Bu anlatılanlar çok korkunç... Of neden böyle oldum... Dilan ben senin her zaman yanındayım bunu unutma... Özür dilerim" Hıçkırıklarının arasında zor konuşuyordu ama ben onu anlıyordum.
"Pelin asıl ben özür dilerim ne olur benden özür dileme, bunu söylemesi gereken kişi benim sen değilsin. Lütfen"
Ondan ses çıkmayınca bir problem olduğunu anladım hemen yüzünü açmaya çalıştım fakat Pelin koşarak bir tuvalet kabininin içine girip öğürmeye başladı. Peşinden koştum ve o kusarken saçlarını ve omzunu tutarak yardım etmeye çalıştım. O kusarken ben daha çok ağlamaya devam ettim. İkimiz de aslında duygusaldık sadece Pelin bu yanını çok göstermediği için onu böyle görünce -hem de benim yüzümden- daha da kötü hissediyordum. Birlikte ağladığımız nadir zamanlardan biriydi şu an. Birimiz ağlarken diğerimizin ağlamaması zor bir ihtimaldi. Yıllardır böyle olduğumuz için aramızdaki bağlar daha da kuvvetlenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heykeltıraş
Novela Juvenil☆ Heykeltıraş olan Dilan, annesinin öldüğünü sanıyorken bir gün onun yaşadığını öğrenir ve onu kurtarmak için kendisinden yardım isteyen zengin bir adamın teklifini kabul ederken ona bu süreçte eşlik edecek olan Bora'ya hisler beslemeye başlar. ☆
