3 - İnanma

26 2 0
                                    

not: bu bölüm de uzun olabilir, keyifli okumalar.

.

Öleceğim demiştim değil mi? 

Adam beni kapıyla arasına alıp öylece durdu.Kalbim yerinden çıkacaktı adeta.Ben ona korku dolu gözlerle bakarken o çok rahat duruyordu.Hatta öyle rahat bakıyordu ki gözlerine kilitlendim.Küçük dilimi yutmuş bile olabilirim.

Öleceğim

Elini kaldırdığı anda korkudan gözlerimi sıkıca kapattım.Bir şey yapmayınca gözlerimi açtım.Fakat o sadece kapüşonunu çıkarttı.İşte yüzünü artık tamamen görebiliyordum.Saçları hafif dalgalı ve gözleriyle uyumlu kahve rengindeydi.Yüzüne yakışan kirli sakalları vardı.İçim bir tuhaf olmuştu fakat bulunduğumuz durumda beni öldürme ihtimali bile varken bunları pek önemseyemezdim.

"Elimi açacağım ama bağırmak yok, sakin ol" kafamı aşağı yukarı salladım. Elini kaldırdığı gibi kaçmaya çalıştım.Fakat o kadar güçlüydü ki yine aynı pozisyona getirmesi iki saniye sürmedi.Bu sefer gözlerimden yaşlar süzüldü.

"Bak... düzgün düzgün konuşalım.Ben sana zarar vermek istemiyorum biliyorum evine izinsiz girmiş olabilirim ama durum gözüktüğü gibi değil" Ona korku dolu gözlerle bakarken anında elini ısırdım.İnleyip geri çekilince elime geçen ilk şey olan vazoyu havaya kaldırıp temkinli adımlarla üstüne yürüdüm.

"Sen kimsin ve benden ne istiyorsun?" Bağırmaya çalışmamamın nedeni apartmanda ve çevremde oturanların hepsinin neredeyse yaşlı olmasıydı. Ne duyarlar ne de bir şey yapabilirlerdi.Kendi başıma halledecektim.

"Bırak elindekini konuşalım" komikmiş.

"Evime giriyorsun ve konuşalım mı diyorsun?"

"Seni incitmek istemiyoru-"

"Annemin kolyesini nereden buldun?" daha da üstüne geldim.O ise hiç hareket etmiyordu. "İzin ver konuşalım" Sinir kat sayım yükseliyor ve konuşalım öyle mi?..

"Annemin kolyesi sende ne arıyo-" Ani hareketle elimdeki vazoyu alıp yere attı ve üstüme gelen bu sefer oydu. "Uzak dur benden" gözyaşlarım tek tek düşmeye devam ediyordu.

"Sana bir şey yapmayacağım sadece oturup konuşmamız ve benimle gelmen lazım, bu kadar Dilan" 

"Seninle geleceğime inanıyor musun bir de, kimsin söyle!" 

"Bak ben birini arıyorum ve senin yardımınla olacak bu" o bunu derken kapının kilidini açıp tam kapıyı açacakken yine beni durdurdu.Başa sardık.

"Beni bir dinler misin?" dizimle bacak arasına sert bir tekme indirdiğimde acıyla geri çekildi.Kapıyı açmayı umarken fark ettim ki anahtarı alıp cebine koymuştu.Artık aklıma bir şey gelmiyordu ve korkudan da bir şey düşünemiyordum.Sonra aklıma cama çıkmak geldi.Koşarak cama çıktım.Bu sefer oldu bu iş diye düşünüyordum fakat camı açtığım ilk saniye kolumdan tutup camı sertçe kapattı.Nefes nefese karşısında duruyordum o da nefes nefeseydi.Yorulmanın verdiği hafiflikle aşağı yavaşça düşüp oturdum.Sırtımı duvara verdim.

Adamın yüzüne bakmıyordum sanki kaderimle yüzleşmiş gibi ağlıyordum yere bakarak.Sonra ne oldu bilmiyorum ama ikimiz de hiçbir şey yapmadan iki dakika soluklandık.Ben yere bakarken onun önümde bir dizini çöküp eğildiğini ve tam görüş açıma geldiğini görünce şaşkınlıkla bakışlarımı ona yönlendirdim.Ne yapıyordu bu manyak?

"Lütfen dinler misin artık?"

Hiçbir ses çıkarmadım.Yüzüne bakmaya devam ettim.Gözlerine baktığımda bana bir şey yapmayacağına dair içimde bir his beliriyordu ama buna inanmak saçmalık olurdu.Sağlıklı bir insan gibi düşünüp elinden kurtulmanın yolunun bulmalıydım.Çünkü hisler insanı yanıltabilir, yanlışa sürükleyebilir ve şuan hiç yeri değildi.

HeykeltıraşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin