İçeri girdiğimde karşılaştığım manzara kanımı dondurmuştu buket elçin bir sandalyeye bağlıydı ve çırpınıp küfür ediyordu hızlıca gidip onu çözmeye başladım karnımdaki yara işimi zorlaştırıyordu. Vurulmuşsun kafamı salladım buket yarı çıplak olduğum için bana üstündeki kapşonluyu vermişti hızlıca kapüşonluyu giyip elimi karnıma bastırdım canım acıyordu ama buradan çıkmamız lazımdı kapıya doğru yütüfüğümde içeri 3 tane adam girmişti sen büyük olanı al ikisi bende hızlaca adama doğru koşup karnına sert bir tekme attım adam acıyla inleyince yumruğumu suratına geçirip kasıklarına tekme attım işi bitmişti bukete baktığımda adamın onu zorlandığını gördüm adam bir anda buket in kolunu tutup onu duvara fırlattı sinirle adama doğru koştum ve yukarı zıplayıp onun suratına tekme attım adam yere düştüğünde onun yanına gidip onun kolunu tuttum ve kolunu ters çevirdim ve buketin cebindeki bıçağı alıp adamın gözünü bıçakladım "eğer bir daha sesin çıkarsa bıçağın hedefi şah damarın olur" dedim ve adamın boğazını bıçakladım buket e baktığımda bana dehşet içinde baktığını gördüm hadi kalk yerimde sendelediğimde buket korkuyla ayağı kalktı tuttum seni lavinia kafamı çevirip ona baktım "sen" "sana olanları biliyorum ve artık senin tarafınfayım
Kafamı salladım hadi "gitmemiz lazım" odadan çıktığımızda etraf sessizdi bir anda önümüze 2 tane adam çıkmıştı "Ooo hanımlar nereye böyle?" "ben sana söyleyeyim ananın amına" adam sinsice sırıtığında yanındaki arkadaşına döndü "bunlar güzel parça biraz eylenelim sonra kafalarına sıkarız" "sikinle eğlen" dedim ve adamın kasıklarına tekme attım adam acıyla böğürüp yere dizlerinin üzerine çöktü diğer adam geri geri gitmeye başladığında hızlıca ona doğru koşup onu yumruklamaya başladım aniden elimdeki bıçağı adamın kasıklarına sapladığımda acıyla böğürdü buket e döndüm "hadi çok zaman kaybettik gidelim
Buket adamın yanından geçerken adam buket in bacağını tuttup onu yere düşürdü buketi kenera çekip adamın yüzüne öyle sert bir tekme attım ki adamın gözü yuvasından çıkmıştı yuvasından çıkan gözü aldım ve adamın ağzına tıktım "diğer gözünü de yemek zorunda kalırsın" dedim ve adamın ağzına tekme attım hadi gel buket in elini tuttuğumda yürümeye başladık karnıma giren acıyla yere dizlerimin üzerine çökmek zorunda kaldım buket hemen yanıma gelip karnımda ki yaraya baktı lidya çok kan kaybediyorsun dedi ve üstümdeki kapüşonluyu çıkarıp yarama bastırdı
bağıramaz ya da yüzümü buruşturamazdım bunlar benim için güçsüzlük demekti zaten oğuz bizi izliyordu biliyordum bunlar benim acı vaveyla larımdı ayağı kalkıp yürümeye başladım depodan çıktığımızda deponun önünde bir araba olduğunu gördüm aniden arabanın kapısı açıldı ve içinden yekta çıktı
sarsak adımlar ile yekta ya doğru yürümeye başladım üstümde iç çamaşırlarım hariç hiç bir şey yoktu yekta baştan aşağı beni süzdüğünde kaşlarını çatıp bana doğru koştu kan bacaklarıma kadar akıyordu yekta beni dikkatlice kucağına aldı "yekta" yekta sesimi duymak için yüzüme eğildiğinde yanağına öksürdüm yanağı kan olmuştu yektaya baktığımda ağladığını gördüm "yekta ağlama bak seninleyim seni bırakmıyacağım"
yekta kafasını salladı ve daha çok ağlamaya başladı "yekta dünya ya sahip çık olurmu ona benim tatile çıktığımı falan söyle" yekta hayır diye bağırdı "hayır yapmayacağım çünkü sen yaşayacaksın" "yekta" son sözüm sevdiğim adamın ismiydi sonunda acılarımın hepsi bitti ve benim başım yektanın omzuna düştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölüm arafı
ActionKorkum yoktu kimseden ne ateşten ne alev'den karanlığın ve adaletsizliğin hüküm sürmüş olduğu bu dünya da korkmak yakışmazdı bana.