iremin ağzından
Adımlarımı hızlandırdım. elimdeki borcam bana ağırlık yapıyor'du ama katlanmak zorundaydım. Lidya bu aralar hiç iyi değildi belki küçük bir umut ile ona sevdiği tatlıdan yapmıştım. aniden son sürat ile yanımda bir araba durdu. arabaya baktığımı'da arabanın büyük ve siyah olduğunu gördüm. enteresan, diye düşündüm arabanın yanından geçip gidecekken bir ses duydum. silah ,sesi hemen elimdeki borcamı yere bırakıp cebimdeki silahi çıkardım. ve etrafa baktım, ee kimse yoktu
Aniden ağzıma kapatılan bez parçası ile çırpınmaya başladım kimdi bunlat gözlerimi kapatmadan gördüğüm tek şey arabadan inen adamlar olmuştu
Lidyanın ağzından
odamda boş boş otuurken aşağıdan gelen sen ile ayağı kalktım ve aşağı indim. Buketin telaş ile etrafta geziniyordu, karan'ında buket ten ten bir farkı olduğu söylenemezdi. "ne oluyor" buket aniden bana döndü "İrem onu bulamıyoruz, en son 6 saat önce onunla görüştüm ve bir daha haber alamadım" aniden cebimden bir ses geldi bildirim sesi telefonu elime alıp gelen mesaja baktım Ne odlu lavinia yoksa pes mi ettin. unutma cehennemin ateşi sönmek üzere.
Gelen birde fotoğraf varfı gelen fotoğrafa baktığımda foroğraftakinin irem olduğunu anladım. "hay sikeyim" bu hareketim ile bukettelefona baktı ve çığlık attı yektaya baktım "Lidya gidecekmisin?" Kafamı salladım "Lidya yapma hepimiz biliyoruz artık güçlü durmak zorunda değilsin biraz dinlen hiç mutlu değilsin" arene baktım ve fısıldadım "ben yeterince güçlüyüm işte cehennem şimdi başlıyor"
Arabada oturmuş binanın içine bakıyordum. İrem oradaydı biliyordum. belime silahlarımı taktıktan sonra arabdan indim arkamdan yekta'da indiğinde binanın içine girdik.
etraf oldukça sessizdi önüme cıkan kapıyı açtığımda içeride 3 tane adam gördüm, sandalyeye bağlıydılar ve bağırıyorlardı içeri girip etrafa baktım kimse yoktu. aniden odada bir ses yankılan'dı "merhaba Lidya demekki geldin geldiğine göre önünde duran 3 adamı görüyorsun. demektir masanın üzerindeki kağıtları al ve oku" bu'da kimdi böyle masanın üzerinde'ki kağıtları aldım ve okumaya başladım.
Kerem yıldız 40 yaşınday'dı ve bir kıza tecavüz etmişti.
Elime diğer kağıdı aldım.
Murat güneş 38 yaşında oda bir kıza tecavüz etmişti.
Kalan son kağıdıda aldığımda okumaya başladım .
Mehmet Akar 42 yaşında arkadaşları murat ve kerem ile yigenine tecavüz ettiler.
Adama öfkeyle baktım ve bağırdım "şerfsiz pislik" masanın üzerinde duran keskin bir bıcak vardı o bıçağı alıp adamın üstüne yürüdüm ve bıçağı boynuna sapladım bıçağı boynundan!Çıkarıp kafasını kestim.
ellimdeki kalan kelleye bakıp sırıttım ve kelleyi arkadaşlarına gösterdim "nasıl güzelmi birazdan bizde böyle olacaksınız kıskanmayın" adamın gözünün içine lavinia çiçeğini yerleştirdiğimde adam çığlık attı.
"sen o sun sen lavinia'sın aman tanrım" ona yaklaşıp fısıldadım "namı değer lavinia tam karşında" onunda kellesini kestiğimde diğer adama baktım
"en sona seni mi bıraktım şanslısın en acısı seninki olacak" ona yaklaşıp tüm vücuduna bıçağı sapladım aklıma gelen fikir ile bıçağı kasıklarına saplayıp çıkardım adam o kadar çok çığlık atıyorduki kulaklarım acıyordu.
"bir sus amına koyayım konsantire olamıyorum kulağımın dibinde bağırıyorsun" sırıttım eh buda mesleğimin meslek hastalığı olsun adamın kafasını kestiğimde elimdeki kelleyi duvara savuşturdum aniden gelen yüksek ses ile duvara baktım duvar kırılmıştı ama sorun bu değildi sorun duvarın içinde bir şey olmasıydı duvara yaklaşıp icinde ne olduğuna baktım duvarın icinde genç bir kız ölü bir şekilde yatıyordu.
Kızın üstünde bir kağıt vardı "orospu çocuğu notlar ile konuşmayı çok seviyor herhalde" notu alıp okumaya başladım "karşında az önce öldürdügün o 3 adamın kurbanı duruyor" kıza baktım bembeyaz teni vardı dudakları sanki ölüme karşı koymuş kadar renkliydi.
saçları canlılığını kaybetmemisti. sanki güzel siyah saçları vardı gözümü incecik bedeninde gezdirdim bedeninde yer yer morluklar ve yaralar vardı.
iç acıtıcıydı yektaya baktım "ona güzel bir mezar hazırla olurmu" yekta kafasını salladığında odadan çıkıp gittim nerede olduklarını biliyordum uzun bir süre yürüdüm ve karşımdaki odaya girdim evet İrem oradaydı ama yanında bir kadın vardı o kadın geçen gün arabama aldığım kadındı ikisinde elleri ayakları ve ağızları bağlanmıştı.
arkamı dönüp o adama baktım kimdi bu "merhaba Lidya yoksa lavinia mı demeliyim" bana bakan kadının gözleri irice açıldı "seni buraya bir seçenek seçmen için çağırdım" "beni sen çağırmadın ben kendim geldim" "sana birini seçme hakkını veriyorum en yakın arkadaşınmı Yoksa kadına bakıp yüzünü buruşturdu bu mu?" Bu kadın nı getirmeleri saçmalıktı tanımıyordum onun için çok fazla düşünmedim, ve "İrem" diye fısıldadım. adam gülmeye başladı "ah lidya ne diyeceğimi bilemiyorum kendi süt anneni seçmiyecek kadar bencil olmuşsun" süt annem'mi? kadına baktığımda bana hayal kırıklığı ile baktığını gördüm. aniden gözümün önüne, unuttuğum bir kaç parça anı geldi
"Hadi gülsüm anne çabuk hızlı koş"
"Ah kızım biraz yavaş koşsan ben senin gibi genç değilim yavrum" söyledikleri ile kıkırdadım ve yavaşladım gülsüm anne yanıma geldiğinde ona sarıldım "gülsüm anne" "efendim yavrum ne oldu" "annem neden bu gün hiç odasından çıkmadı.annesinin odasından cıkmama sebebi bir hayli büyüktü babası annesini feci bir şekilde dövmüştü küçük kızı annesini bu şekilde görmek istemezdi "annen biraz hasta yavrum iyileşince çıkacak odasından" "başımı sallayıp gülümsedim hadi oyun oynayalım, gülsüm anne"
koşmaya başladığımda gözlerimi kapattım ve gülümsedim aniden bir bedene Çarptığımda yere düştüm gülsüm anne hızla yanıma koşmaya başladı aniden yanağımda bir sızı hissetim.
babam bana tokat atmıştı.
dolu gözlerim ile babama bakmaya başladım gülsüm anne beni hızlıca kaldırdı ve yanına çekti başımı aşağı eğdim "özür diler-" babam aniden elini kaldırıp bana tokat atacağı zaman biri onun elini tuttu.
elini tutan annemdi annemin yüzünün belirli yerlerinde yaralar vardı dudağı patlamıştı gülsüm anne beni ordan uzaklaştırıp kucağına çekti ona sarılıp ağladım.
"şshhhttt yavrum benim ağlama çok mu canın yandı"
konuşmayıp ağladım aniden gülsüm annenin sıcak dudakları, yanağımı buldu.
ağlamam kesildiğinde ona baktım "kectimi yavrum?" Ona gülümsedim ve kucağına yattım "geçti gülsüm anne"
Ona baktığımda gözümün dolduğunu fark ettim.
hayır hayır hayır ben onun ölümüne neden olacaktım adam silahını çıkarıp ona doğrultuğunda bağırdım "HAYIR" hemen ona doğru koşup onun önüne geçtim omzumda keskin bir sızı hissetiğimde omzuma baktım.
vurulmuştum umrumda değildi ona baktım iyiydi ama gözlerinde Belirli bir korku vardı cebimdeki silahı çıkartıp adama doğrulttum ve onu başından vurdum geri çekilip tuanayla ve ona baktım.
hemen iremi çözdüğümde ona sarıldım sıra ona geldiğinde onu cözdüm aniden bana sarıldı.
"yavrum,yavrum, benim seni ne kadar aradım bir bilsem ne çok özledim seni yavrum"
bende ona sarıldım "bende,bende gülsüm anne.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölüm arafı
ActionKorkum yoktu kimseden ne ateşten ne alev'den karanlığın ve adaletsizliğin hüküm sürmüş olduğu bu dünya da korkmak yakışmazdı bana.